Topbaş otobüste ithalatı seçti Gökçek doğalgazlı otobüs yatırımı yaptırdı

TEMSA Global’in CEO’su Mehmet Buldurgan’la birlikte Hannover Ticari Araçlar Fuarı’na gittiğimde, Türkiye’de üretim yapan ana şirketlerin standlarını dolaşmaya çalıştım...

Mercedes-Daimler standındaki sohbetlerde İstanbul’daki Metrobüs uygulaması da gündeme geldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, toplu taşıma konusunda doğru politikayla yola çıkmış, ancak Metrobüs’teki hesaplarını iyi yapamamıştı. Projede asıl öngördüğü uzunluktaki araçtan 1-2 metre daha kısasına dönmek zorunda kalmıştı.

Çünkü, Avcılar-Topkapı arasındaki ilk uygulamada, yapılan yolun çok uzun araca uygun olmadığı anlaşılmıştı. Bu durumda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Metrobüs hattında çalıştırmak üzere her biri 500 bin Euro olan Mercedes’in Capasity modelinden 200 adet ithal etme yolunu seçti.

Metrobüs projesinde ilk öngörülen araçların fiyatı ise 1.2 milyon Euro’ydu.

Fuarda Almanya’nın diğer ticari araçlar devi MAN’ın standına uğradığımda MAN Kamyon ve Otobüs Ticaret Yürütme Kurulu Başkanı Tuncay Bekiroğlu’yla karşılaştım: "Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin 500 otobüslük ihalesini kazanmıştık. Hepsi doğalgazla çalışacak otobüslerin üretim ve teslimatı kasımda başlıyor, 2009 Eylül’üne kadar sürecek. Önümüzdeki 1 yılda 500 otobüs satmamız garanti."

Bekiroğlu’yla bunları konuşurken, ihale sürecini anımsadım. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, pazarlıklara bizzat katılmış, "doğalgazla çalışan otobüs istiyorum" kuralını koyduktan sonra eklemişti: "İthal otobüs istemem, Türkiye’de üretilmeli."

MAN Türkiye yönetimi durumu Almanya’daki merkeze iletmiş, 500 otobüslük ihale fırsatının kaçırılmaması için doğalgazlı otobüslerin Ankara’da üretilebilmesi için gereken adımları attırmıştı. Zaten doğalgazlı otobüs teknolojisi bulunan MAN, Ankara’daki otobüs hatlarında çok da büyük maliyetler gerektirmeyen bazı düzenlemelerle Gökçek’in isteğine uygun ortamı hazırlamıştı.

Türkiye’deki belediyelerin şehiriçi ulaşım için otobüs seçimleri konusunu Mehmet Buldurgan’la da konuştuk. Buldurgan, genel çerçeveye dönük tavrını ortaya koydu: "Türkiye, Avrupa’nın otobüs üretim merkezi konumunda. Dolayısıyla belediyeler Türkiye’de üretilen araçları seçmeli."

Konuya bu noktadan bakınca, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın Metrobüs projesini gündeme getirirken işin bu yanını gözardı ettiği ortaya çıkıyor.

Melih Gökçek’in MAN’a, "Doğalgazlı otobüsü Ankara’da üretin" diye bastırdığı gibi Kadir Topbaş da Mercedes’e, "Avrupa’daki en büyük otobüs fabrikanız Hadımköy’de. Metrobüs araçlarını burada üretin" diyemez miydi?

Gökçek, MAN’a ısrar etti, 500 otobüse ödeyeceği 83 milyon Euro’nun Türkiye’de kalmasını sağladı...

Topbaş ise, Mercedes Capacity’leri 100 milyon Euro’ya ithal ediyor...

Türkiye, mevduat sigortası için örnek ülke mi olacak

TANSU Çiller’in Başbakanlığı döneminde yaşanan 1994 krizi sırasında üç banka batınca, atılan en önemli adımlardan biri, bankalardaki mevduatlara yüzde 100 sigorta garantisi vermek olmuştu.

Türkiye, hesap sahiplerini rahatlatan bu adımdan uzun süre geri dönemedi. 2000’li yıllara kadar arada tartışıldı: "Artık mevduat güvencesi sınırı ABD ve Avrupa düzeyine inmeli."

Tartışmalara rağmen "indirim" gerçekleşemedi, bankalar arasında faiz yarışları yaşandı. "Yüzde 100 güvence"ye sığınan kimi bankalar en riskli adımları atmaktan çekinmedi. Derken 2001 krizi patladı, bankalara art arda el konulunca, mevduat sahipleri panikledi. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, güvenceyi yeniden gündeme getirdi: "Bankalardaki hesaplar yüzde 100 sigorta kapsamında."

Bunlar yaşanırken, bir yandan da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) kurulup, sektöre dönük "özerk yönetim" oluşturuldu. Ayrıca, ortaya çıkan "patronlarının hortumladığı bankalar faturası" acısını hafifletmek amacıyla Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), BDDK’dan ayrı kurum haline dönüştürüldü. TMSF, müthiş yetkilerle donatılıp, "hortumcu"lara yüklenildi.

2004 yılı ortalarına gelindiğinde Türk bankacılık sektörünün "sağlığına kavuştuğu" dikkate alınıp, mevduat güvencesine sınır koyma yolunda adım atıldı. ABD ve AB ülkeleri örneklerini inceleyen otoriteler, mevduata güvence sınırını 50 bin YTL olarak belirledi.

Cuma sabahı NTV’de soruları yanıtlayan TMSF Başkanı Ahmet Ertürk, "50 bin YTL’lik mevduat güvencesi sınırını yükseltmeye gerek yok. Bankacılık sektöründe risk söz konusu değil" mesajı verdi. Benzeri mesaj, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan da geldi: "Mevduat garantisini yükseltmeyiz."

Türkiye, mevduat sigortası sınırını 50 bin YTL’ye indirirken, ABD ve AB ülkelerindeki örnekleri inceleyip, kararını vermişti.

Şimdi, ABD mevduata sigorta güvencesini 250 bin dolara çıkardı, Yunanistan, "yüzde 100 güvence"ye yöneldi, İngiltere de sınırı 35 bin sterlinden 50 bin sterline çıkardı.

"Güvenilir örnekler" elimizden gitti... Bu durumda "50 bin YTL’yi değiştirmem" diyen Türkiye "örnek ülke" rolüne soyunabilir mi?..
Yazarın Tüm Yazıları