Tipime dijital rötuş yok

Şahsen bir-iki denemeden sonra fotoşopla ilişiğimi kestim.

Haberin Devamı

Hürriyet’e gelmeden önce gazetelerde pek fotoşoptan yararlanıldığını bilmezdim. Gazetelerdeki fotoğraflarına bakıp sanırdım ki Hürriyet’çiler daha güzel bir ırkın mensubu. Gelince gördüm ki burada fotoşop yapan eller dert görmüyormuş. Bir gün bir zatı muhteremle fotoğraf çektirmişim, Kelebek’e basacaklar. Fotojenik, ismimin önüne gelebilecek son sıfat olduğundan, “Beauty and the Beast”i çevirecek olsak o fotoğrafla “Beast” rolünü kapmakta hiç zorlanmam.

Bizim buralarda su gibi, hava gibi temel ihtiyaçlar listesinin üst sıralarında yer alan fotoşoptan medet umuyor, çocuklardan rica ediyorum: “Şuna bir el atsanız.” Arkadaş kuşanıyor mouse’u; ağzı da durmuyor: “Çenen büyük, burnun dolma, gözler faltaşı...”

En sonunda “Yapabileceğim bir şey yok, malzeme kötü” diyerek mouse’u fırlatıyor.

Olay mahallinden özgüvenim yara almış, Hürriyet’in fotoşop yapılacak düzeyde bile asgari tipe sahip olmayan yegane yazarı olarak küsüp gidiyorum.
Peki de bunları neden anlatıyorum?
Tabii ki sebebi var, hem de aşağıdaki yazıda.

Haberin Devamı

Fotoşop mağduru olarak yalnızca kendimi bilirdim, canlı halime dijital operasyon maalesef mümkün değil. Ama haberi okuyunca anladım ki, beterin beteri varmış, emniyet amiri Gülsüm Gültepe, Başbakan’ın fotoşoplu fotoğrafını eşine dostuna yollayınca başına gelmeyen kalmamış. Hakaretin dijital halinden ceza yiyecek inanır mısınız?

Dikkat dikkat, resimle oynanmaz

Bu yaz çok satan kitabın kapağında nesebi karışık o yaratığı gördüm.

Ynce bir kitaba yakışmayacak kadar uzun başlıkta ismi yazılıydı:

“Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer”.

Kapak beni paralize etti; yaratık desen ayrı, kitabın adı ayrı. Yaz sıcağında sadece kapaktakini okusanız nefesiniz tükenir, sayfayı çeviremezsiniz.

Kitabın isminin şokunu atlattıktan sonra kapaktaki yaratığa odaklandım.

Gagası tüylü, gövdesine sanki tutkalla yapıştırılmış gibi.

Yılbaşında satılan takma bıyıklı gözlükler kadar aykırı bünyeye...

“Gerçek olamaz, olsa olsa fotoşoptur” diye tahminde bulundum.

Yanılmışım, az biraz araştırınca öğrendim ki fotoşop değilmiş.

Gerçekten de Avustralya’da yaşıyormuş o yaratık; adı ornitorenk.

MİZAH BİZİM ÜLKEDE CEZASIZ KALMIYOR

Tesadüfe bakın ki gazetelerde günün haberi de fotoşop konuluydu.

Belki de okudunuz, şehit kızı polis, emniyet amiri Gülsüm Gültepe hakkında savcılık Başbakan’a hakaretten dolayı soruşturma açmış.
Neden derseniz, şundan: Gültepe Facebook’ta arkadaşlarıyla Başbakan’ın fotoşoplu fotoğrafını paylaşmış. Fotoğrafta Başbakan Hintli gibi gösteriliyormuş; kulağında da küpe varmış.

Vay vay vay... Sen misin...

Emniyet amirinin avukatı Birol Öztürk’ü aradım, adamcağız “Düşünce özgürlüğüne aykırı bu” diye paralıyor kendini: “Müvekkilimin sayfasına ismini bilmediği biri Başbakan’ın fotoşoplu fotoğrafını koymuş, o da bu fotoğrafı arkadaşlarıyla paylaşmış. Sonra birileri savcılığa isimsiz ihbar mektubu göndermiş. Savcılık ve Emniyet Müdürlüğü Başbakan’a hakaretten dolayı soruşturma açtı. Savcılık ifade aldı. 24 ay kıdem durdurma cezası isteniyor.”

Komikliklerin, mizahın bizim vatanda cezasız kalmadığını çoktandır biliyoruz.

MİZAH DERGİLERİNE YENİ HAYVAN ÖNERİSİ

Başbakan’ı kedi, köpek gibi göstermenin hakaretten sayıldığını öğrendik birkaç yıl önce. De... Ben bu son mevzudaki hakareti pek idrak edemedim.

“Seni pislik!” diyeceğime “Seni Hint!” desem hakaretten sayılır mı?

(Hintli mi doğru, Hint mi? Hint tabii ki, her yerde yanlış yazmışlar.)

Birinin suratına tüküreceğime kulağına küpe taksam?

Ya da Allah korusun ornitorenkle fotoşop yapsam?

Bilmem anlatabildim mi?

Anlamasanız da fark etmez.

Zira davalık olmak istemiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları