Temmuzdan sonrası IMF kararına bağlı

8.5 milyar dolarlık ABD kredisinin kullanılmayacağının anlaşılması, piyasaları çok fazla etkilemedi. Öyle anlaşılıyor ki; piyasalar zaten bu krediden umudu kesmişti...

Dün, faizler hemen hemen aynı seviyede iken, borsanın çıkmaya devam ettiğini gözledik. Kurdaki artışın ise çaprazdan kaynaklandığı söyleniyor.

8.5 milyar dolarlık kredinin iptaline rağmen, borsadaki yaşanan çıkışın en önemli nedeni olarak ‘yabancı girişi’ gösteriliyor. Bankacılar, yabancıların ‘Hükümetin IMF’yle yeni stand-by imzalayacağına inandırıldığını’ kaydederek, bu nedenle düşük endeksten yabancı girişinin başladığını söyledi.

ABD kredisinin iptaline rağmen piyasaların tepki vermemesine, acaba ‘Haziran bilançosu kaygısı’ mı diye baktık ama bankacıların büyük bölümü, böyle bir kaygının rol oynamadığını söyledi. Cumadan bu yana faizde değişiklik olmamasını, çalkantı durulduktan sonra Haziran başında yüzde 26’ya inmesine rağmen faizlerin şu anda 27.5 seviyesinde bulunmasını da buna örnek olarak gösterdiler. Bu bankacılar, ‘Eğer bilanço kaygısı rol oynasaydı, faizler en azından yüzde 26’ya inerdi’ dedi. Buna karşılık, faizin bu habere rağmen çıkmamasını bilanço kaygısına bağlayanlar da var...

Haziran ayında Hazine’nin yüklü itfalarının bulunmaması, bu nedenle borçlanma açısından rahat olması, piyasaların sakin seyrinde önemli rol oynadı. Bir de piyasalarda ‘Hükümetin IMF’le 2005 sonrası için, borçların da erteleneceği bir yeni stand-by yapacağına’ ilişkin genel bir kanı oluşmaya başladı. Yani, eğer böyle bir anlaşmaya gidilirse faizler düşer, ama gidilmezse, piyasalar bunu satın almaya başladığı için, sıkıntı olabilir...

TEMMUZ VE SONRASI

Haziran ayı içborç açısından sakin bir ay olurken, temmuzdan itibaren yüklü geri ödeme başlıyor. 7 Temmuz’da Hazine’nin 12.7 katrilyonluk içborç geri ödemesi olacak. 21 Temmuz’da da 5.2 katriyonluk geri ödeme bulunuyor.

Temmuzdan sonraki 3 aylık dönemde, içborç geri ödemelerinin toplamının 45 katrilyon lira civarında olması bekleniyor.

Bu arada dışborç geri ödemelerinde, nisbeten sakin bir dönem gözüküyor. Ancak bankaların ödeyeceği sendikasyon kredilerinin toplamı, ikinci yarı için 4.3 milyar dolar düzeyinde. Bunun 1.4 milyar doları temmuz ayında gerçekleşecek.

Bankacılar, sendikasyon kredilerinde sıkıntı olmayacağını tahmin ettiklerini söylüyor. Bankaların bu kredileri büyük ölçüde çevirecekleri tahmin ediliyor.

Kısacası; haziran ayı rahat geçti sayılır. Ancak temmuz ayından sonra işler biraz zorlaşıyor. Hükümetin temmuz ayı içinde mutlaka IMF ile ilgili kararını açıklaması gerekiyor ki; bundan sonrası rahat geçebilsin.

Yabancı bankacılar, 7 Temmuz’daki geri ödemelerin bile, IMF açıklaması olmadığı takdirde, sıkıntı yaratabileceğini kaydederken, Hükümetin mutlaka ağustos ayına kadar IMF yönetimi tatile girmeden önce yeni bir stand-by açıklaması yapması gerektiğini söylüyorlar. Aynı yabancı bankacılar, son dönemde borsaya yabancı sermaye girişi olduğunu hatırlatarak, açıklamanın gecikmesi halinde sıcak paranın geri dönüşünün başlayabileceğini kaydediyor. Şu anda piyasada IMF’yle yeni bir anlaşma ihtimali yüksek görünüyor ama, ‘IMF ile yeni bir anlaşma için AB’nin kararı beklenecek’ türünden haberlerin de, ‘acaba?’ sorusunun gündeme gelmesine yol açtığı ve hálá tedirginlik bulunduğunu da söylemeliyiz.

Hükümetin Temmuz ayında hızla IMF’yle yeni bir anlaşmayı açıklayıp, ardından da aralık için, ekimden itibaren piyasaları AB beklentisine sokmasıyla ikinci yarı rahat geçirilir gibi gözüküyor. Aksi takdirde ise işler zor.

‘Hükümet, faizlerin bu yüksek seyrini ancak yeni bir anlaşma açıklayarak kırabileceğini ve geciktikçe maliyetini artırdığını, faiz dışı fazla gereğini yükselttiğini görmüyor mu?’ sorusu, özellikle yabancıların çok sık sorduğu bir soru haline gelmeye başladı.
Yazarın Tüm Yazıları