Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Halktan mı korkuyorsunuz, kendinizden mi?

İşlerine geldiği zaman ‘‘anayasal kurumları ve anayasal yetkileri’’ ağızlarından düşürmeyenler, işlerine gelmediği zaman standartlarını nasıl da değiştiriyorlar...

Standart değişimini en sık yaşayan politik kişiliğimiz bildiğiniz gibi Süleyman Demirel...

Türk siyasetinin bu en büyük yıldızı, dokunulmuzlıkların sınırlandırılması ile ilgili olarak yaptığım ve kamuoyunda da kabul gören ‘‘Referandum'a gidelim’’ teklifim için ‘‘Meclis'i sokaktan idare edemeyiz. Türkiye bir kurumlar devletidir’’ diye buyurmuş...

Bu cümlelerin iler tutar yeri yok.

Türkiye kurumlar devletidir, doğru.

Ama, yıpranmış saygınlığını günden güne kaybeden kurumların devleti.

Önceki gece ATV Haber'in sokakta konuştuğu vatandaşlar, ne yazık ki, meclis çatısı altındakilere küfür etme noktasına gelmişlerdi.

‘‘Milletçe anlaşıp, bir daha bu şerefsizlere oy vermeyelim’’ diyenler vardı.

Bu mu kurumlar devleti? Bu mu kurumları korumak?

Demirel'in sokak dediği kişiler de halk oluyor.

Yani bundan 9 yıl önce ona siyasete dönme iznini verenler... Onun bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmasına yol verenler...

O zaman sokak iyi de şimdi mi kötü?

Ayrıca da, Anayasa Türkiye'nin en temel kurumu değil mi?

Referandum da halka Anayasa'nın tandığı bir hak, bir yetki değil mi?

Başkanlık sistemi tartışmalarını başlatan aynı Demirel, halktan ‘‘Evet’’ geleceğini bilse, bu konuda referandum istemez mi?

Her şey gün gibi ortada...

Yüce Meclis'i işgal altında tutan çıkar grupları, halkın isteğini hiç, ama hiç umursamıyorlar...

Halk da kendi verdiği yetkiyi kötüye kullananlardan hesap sorabilmek istiyor...

Siz hiç kendi kendini yargılayan ve mahkûm eden suçlu gördünüz mü?

O zaman mahkemeyi halk kursun... Adına da referandum densin...

Bu iş ya olacak, ya olacak!

O dokunulmazlıklar ya sınırlandırılacak, ya sınırlandırılacak...

Yoksa işin sonu kötü...

Meclis bu hızla saygınlık kaybetmeye devam ederse...

O hiç istemediğimiz halk mahkemeleri sokaklarda kurulacak.

Ve hep beraber çok üzüleceğiz...

Siz o günleri iyi bilirsiniz Süleyman Bey... Değil mi?

Beyaz kurdele takalım

Halkın gücünün ötesinde bir güç yok...

Türkiye'de de bu test edildi ve onaylandı.

Refahyol'u ne ordu, ne basın düşürdü.

Onları tarihe gömen halkın gücüydü.

Sokak eylemleri, karanlık eylemleri, güç birliği yapan sivil toplum kuruluşları, Refahyol'u yıktılar...

Galiba şimdi yine güç birliği zamanı.

Biz vekillerimize gerektiğinde dokunmak istiyoruz.

Bizim verdiğimiz yetkiyle hırsızlık yapmalarını istemiyoruz.

Herkes için adalet istiyoruz.

Gelin bu niyetimizi gösterelim...

Meclis'teki kadın milletvekilleri güzel bir eylem başlattılar.

Adı, beyaz kurdele eylemi.

Gelin bu eylemi yayalım...

Radyolar açılsın diye otomobillerimizin antenlerine, yakalarımıza siyah kurdele takmıştık.

Şimdi de gelin yakalarımıza, otomobillerimize bayez kurdele takalım...

Hadi gelin!

Savunma da bağlamaz

Refah Partililer, partilerine yöneltilen suçlamalara neden olan konuşmalarla ilgili olarak hep aynı savunmayı yaptılar.

‘‘Onların sözleri. Partiyi temsil etmez. Partiyi bağlamaz.’’

Son olarak Genel Başkanları'nın sözleri için de böyle demişlerdi.

Şimdi biz de diyoruz ki, ‘‘Erbakan'ın yaptığı savunma da partiyi bağlamaz. Madem onun sözleri partiyi bağlamıyor, savunmasının bağlayacağını kim garanti edebilir. Parti bizzat gelsin kendini savunsun...’’

Ne diyorsunuz Refahlı beyler?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Devlet yönetimine çok standartlılık egemen olamadığı zaman.

Yazarın Tüm Yazıları