Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

İnsan olduğumuz hatırlanacak galiba

Hürriyet'in Bakanlar Kurulu üyelerine verdiği davette, Başbakan Yılmaz'la uzun uzun sohbet etme fırsatı buldum.

Pek çok konuyu konuştuk ki, bunları Hürriyet'in haber sayfalarında göreceksiniz.

Sohbet konularından biri de Eşber Yağmurdereli'nin nahoş biçimde tutuklanmasıydı.

Konuyu açtığım zaman Yılmaz'ın yüzüne keyifsiz bir ifade yayıldı.

‘‘Avrupa ile ilişkileri rayına oturtmaya ve insan hakları ile ilgili birtakım sözleri tutacağımızı göstermeye çalıştığımız bir sırada bunun olması üzücü. İnsan hakları konusunda en önemli sıkıntımız aslında üslup meselesi. Haklısınız. Bunu kurumsal olarak gözden geçirmek gerek’’ dedi Yılmaz.

Daha sonra aynı konuyu Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ile de konuştuk.

Sungurlu ilginç bir biçimde, olayda, aranan kişiyi programa çıkararak benim de suçum olduğunu söyledi. Olayın biçimi konusunda o da memnuniyetsizdi. Ama Yılmaz'ın olaydan duyduğu üzüntüyü, açıkçası Adalet Bakanı'nda göremedim.

Yılmaz'ın sözlerinden ve daha da önemlisi yüz ifadesinden, Başbakan'ın insan hakları, düşünce özgürlüğü konularında Avrupa'da verdiği sözleri tutacağı izlenimini edindim.

Yılmaz'ın Çiller dışında bugüne kadarki başbakanlardan bir farkı var.

Köy değil, kentsoylu.

Avrupa eğitimi almış. Bu yüzden de insan hakkının ne anlam taşıdığını biraz daha fazla biliyor.

Ve ben biraz daha umutluyum.

Ecevit'in de desteğiyle, hükümet, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının insan olduğunu galiba hatırlayacak.

Ne şans be!

ÖZER Çiller'in Nazlı Ilıcak'la televizyon sohbetini izledim ve güldüm.

Ilıcak, en sıkıştırıcı soruları peş peşe sıralıyordu.

Ve Özer Çiller bu sürpriz(!) sorulara vereceği yanıtları elindeki küçük kâğıtlara yazmıştı. Ve her ne hikmetse, Özer Çiller'in kâğıtları sıralamasıyla Ilıcak'ın soru sıralaması birbirini tutuyordu.

Yani Ilıcak sorarken, Özer Çiller elindeki kâğıtları karıştırmıyor, vereceği yanıtları sırayla okuyordu.

Bu kadar şans olabilirdi.

Sanki soruları ve soruların sıralaması Özer Çiller ve Nazlı Ilıcak tarafından birlikte hazırlanmıştı.

Ancak onurlu bir gazeteci böyle bir şey yapmayacağı için, bu sadece şans eseri olabilirdi.

Bu nasıl helikopter?

NEYMİŞ bu Puma helikopterler yahu?..

Kim aldı bunları?..

Trakya'da, son derece mülayim sayılabilecek bir havada Mesut Yılmaz'ı taşırken arızalanıyor.

Hadi arızadır, olabilir diyelim. Ya sonrası?..

Pist olmazsa inemezmiş.

Ne kumsala, ne kırlık bir alana...

İnerse devrilir, takla atarmış.

O sırada şans eseri bir helikopter pistinin yakınından geçiliyor olmasaymış, kaza kaçınılmazmış.

Ben böyle şey ne duydum, ne gördüm.

Böyle helikopter mi olur Allah aşkına?..

Benim bildiğim helikopter, nereyi bulsa oraya iner.

Ama anladığım kadarıyla bu Puma'lar inemiyor.

Peki bu helikopterler Doğu ve Güneydoğu'da nasıl görev yapıyorlar?..

Yoksa bu Puma'lar için Kuzey Irak'ın dağlarında, Cilo'da, Munzur'da dağ başlarına pist mi yapıyorlar?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Hocalarımız adam olduğu zaman.

Yazarın Tüm Yazıları