Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Tansu'nun nedimesi tahrifatçı mı?

Tansu Çiller abuk sabuk bir reklam kampanyası ile seçimlere hazırlanıyor..

Çiller daha önce bu ülkede başbakanlık yapmamış olsa, reklamlara inanabilirsiniz.

Ama cumhuriyet tarihinin enflasyon rekorunu yüzde 149 ile kıran bir hanımefendinin enflasyonla mücadele edeceğini söylemesi biraz garip oluyor.

94 kriziyle milletin evini, arabasını sattıran bir hanımefendinin hálá millete iki anahtar vereceğini söylemesi komik oluyor.

Faili meçhul cinayetler döneminin kraliçesinin demokrasiden söz etmesi milleti salak yerine koymak oluyor.

Tabii bunca şeye rağmen hálá bir partinin genel başkanı olduğu için Çiller'in milleti salak zannetmesi çok normal.

Tabii bilmiyor ki, onu genel başkanlıkta tutan millet değil, etrafındaki bir grup yalak ve bir grup çeteci.

Ha bu arada, hatırlayacaksınız geçtiğimiz haftalarda cebindeki ipek medille Çiller'in ayakkabılarının tozunu alan bir hanımdan, Ayla Özbek'ten bahsetmiştim.

Ayla Özbek'in yeni dönemde Meral Akşener'in yerine aday olduğunu anlatmıştım.

O Ayla Özbek'in geçmişiyle ilgili bir takım iddialar dolaşıyor ortalıkta.

Ben bu iddiaları ciddiye almadım.

Çünkü Tansu Çiller'in şaibeli kişilerle beraber çalışmayacağını biliyorum.

Çünkü Tansu Hanım her konuda olduğu gibi bu konuda da kıskançtır.

Fakat yine de Ayla Özbek'e sormak istiyorum:

‘‘Sayın Özbek, yıllar önce Çukobirlik'te çalıştığınız dönemde, evrakta tahrifat yapma suçlamasıyla soruşturmaya uğradınız mı?

Bu soruşturma sonunda görevden alınıp yargılandınız mı?’’

İki basit soru Ayla Hanım.

İki minicik soru.

Yanıtınız varsa beklerim.

Ben diyorum taka tuka

Yabancıların Türkiye'de olan biteni ne kadar algılayabildiğine dair çok somut bir örnek vardı dünkü Reuter bültenlerinde.

Küskünlere karşı harekete geçen hükümet yanlısı cephe, yani DSP-ANAP ve DYP Meclis'in çalıştırılma yöntemindeki yasaya aykırılıkları dün Anayasa Mahkemesi'ne götürdüler.

Çünkü Meclis oturumlarına başkanlık edenlerin içtüzük ve Anayasa hükümlerine aykırı hareket ettiği iddia ediliyordu ve bu konuda yetkili merci Anayasa Mahkemesi'ydi.

Reuter bu başvuruyu Avrupa'ya şöyle duyurdu:

‘‘Türk hükümeti Meclis'in kapatılması ve illegal ilan edilmesi için Anayasa Mahkemesi'nde dava açtı.’’

Hayda!

Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvuru, Meclis'in çalışma yöntemlerinin yasal olmadığı iddiasını dile getiriyor, saygın haber ajansı Reuter bunu hükümet Meclis'i kapatmaya çalışıyor diye algılıyor.

Türkiye'ye bu gözler aracılığıyla bakan Batı'nın sağlıklı karar vermesini nasıl beklersiniz ki?

Vicdani yasak, vali yasağından önemlidir

Yasakçı zihniyet hortlamak için hiçbir fırsatı kaçırmıyor. Ordu Valiliği il sınırları içinde Ahmet Kaya başta olmak üzere birçok sanatçının eserlerinin çalınmasını, kaset ve CD'lerinin satılmasını yasaklamış.

Yuh!

Ahmet Kaya hakkındaki fikrimiz bellidir.

Daha önce bu köşede de dile getirilmiştir.

Ama yasakçılık kabul edilemez.

Ahmet Kaya, bu ülkede halk vicdanında zaten mahkûm edilmiştir.

Ordu Valilik makamında oturan yasakçı zihniyetten önce, bu ülkenin radyo DJ'leri Ahmet Kaya'yı vicdanlarında zaten yasaklamışlardı.

Aylardır tek bir şarkısı bir radyoda çalınmadı.

Halk onu kafasında zaten yok etti.

Ordu Valisi'ne benden tavsiye.

Halkın vicdanında yasaklanan birini sizin yasaklamanız, yasakladığınız kişiye fayda sağlar.

Bırakın her şey kendi mecrasında aksın.

Halkın cezası sizin cezanızdan çok daha etkili olur.

Halk sizin yasağınızı dinlemez ama kendi vicdanını, kendi sağduyusunu dinler.

Öncü mahkum oldu

Çiller Ailesi'ne yakınlığıyla bilinen Öncü Gazetesi sık sık bana hakaret eder. Sevgili avukatım Rezzan Aydınoğlu da her seferinde onları dava eder.

Öncü Gazetesi aleyhine açtığım davalardan birini daha kazandım.

Bana 1 milyar lira tazminat verecekler. Üstelik yasal faizleriyle birlikte.

Kendilerine teşekkür ediyorum.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Siyaseti şarkıcılarla değil, halkla yaptığımız zaman.



Yazarın Tüm Yazıları