Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Sesten korkanlar, sessizlik isterler

Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz, partisinin seçim kampanyasını İstanbul'da yaptığı bir tanıtımla başlattı.

ANAP'ın reklam ajansını kutlamak gerek, tam ANAP'a göre bir sloganla kampanya yapacaklar:

‘‘Sessiz çoğunluğun sesi olacağız...’’

Anavatan Partisi bu seçimde sessiz çoğunluğun oyuna talip. İsabetli bir talep. Gelin ANAP'ın sesiz çoğunluktan oy istemesinin nedenlerine bakalım:

Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu'na akrabanızı atayacaksınız. Bu atama için itiraz kabul etmeyeceksiniz. Herkesin sessiz kalmasını isteyeceksiniz.

Daha sonra aynı Türk Hava Yolları'nın iç hatlarının bir bölümünü bir kişiye peşkeş çekmeye kalkışacaksınız. Yine kimsenin ses çıkarmasını istemeyeceksiniz.

Petrol Ofisi için şeffaf ihale yapacaksınız. İhaleyi birinci gelene değil, ikinci gelene değil, birinci ve ikincinin fikrini bile almadan üçüncü gelene verecekseniz. Kimse ses çıkarmayacak.

Petrol Ofisi'ni üçüncü gelene vermek için uydurduğunuz gerekçe yasalara aykırı bulunacak. Ama siz yine de kararınızda ısrar edecekseniz. Yine kimsenin sesini çıkarmamasını isteyeceksiniz.

İhaleyi verdiğiniz grup parayı denkleştiremeyecek. Özelleştirmede aylar kaybedilecek, milyonlarca dolar sokağa atılmış olacak, siz yine kimsenin sesini çıkarmamasını talep edeceksiniz. Petrol Ofisi ihalesini alan gruba ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın kuzeninin danışmanlık yaptığı konusunda bile ses çıkarmayacaksınız.

Karadeniz otoyolu diye bir proje başlatacaksınız. Neden yapıldığı, nasıl ihale edildiği, fizibil olup olmadığını kimse bilmeyecek. Sormak için kimsenin sesi çıkmayacak..

Türkbank ihalesinde gece yarıları telefonlarla iş bitireceksiniz. Konuyla alakası olmayan Kamuran Çörtük'ü durduk yerde aracı yapacaksınız. İşin içinde çete olduğunu bile bile ihaleyi vereceksiniz. Yine kimseden ses çıkmayacak.

Türkbank ihalesi de iptal edilecek. Devlet yine milyonlarca dolar zarara uğrayacak yine sessiz kalacak herkes.

Devleti bir bankadan kurtarmak isterken, basiretsizlik yüzünden devletin başına bir banka daha saracaksınız. Yine ses seda olmayacak.

Genel başkanları Mesut Yılmaz Türkbank ihalesine fesat karıştırılmasıyla ilgili davaya bakan savcıyla birlikte Karadeniz gezisi yapacak. Buna da ses çıkarmayacaksınız.

Şişli Belediyesi'ni bir hırsıza vereceksiniz. ‘‘Buldun başkan yaptın, bul yargılansın’’ diyen sesleri mahkeme kararıyla susturacaksınız.

Yeşilköy pistinin yapımındaki yolsuzluklar ayyuka çıkacak. Ama ses çıkmayacak. Son olarak da bakanlarınız bakanlıkları aylarca önce sona ermesine rağmen makam otomobillerini hâlâ geri vermeyip saltanat sürecekler. Buna da kimsenin sesi çıkmayacak.

Haklısınız Sayın Mesut Yılmaz.

Siz ve partiniz için en iyisi sessiz çoğunluk. Çünkü bir sesleri çıkarsa, sizin de, partinizin de siyasi rakibiniz olan partiden ve genel başkanından çok da fazla farkınız olmadığını anlayacaklar.

Yanlış anlaşılan uyarı

ANAP'ın Şişli belediye başkanlığı aday adaylarından Yiğit İkiz, hakkında yazdığım yazıya bir yanıt yolladı.

Yanıtından anladığım kadarıyla kendisini suçladığımı düşünmüş.

Yazıyı okuyanlar, yazımda bir suçlamada bulunmadığımı, belediye başkanı olması halinde ortaya çıkacak bir çıkar çatışmasının, temiz adını lekeleyebileceğini söylediğimi hatırlayacaklardır.

Belediyelere itfaiye aracı pazarlayan birinin, belediye başkanı olması sıkıntı verici olabilirdi.

İkiz, yanıtında şöyle diyor:

‘‘14 yıl boyunca kimsenin benim Sayın Mesut Yılmaz'ın eniştesi olduğumdan haberi olmadı. Niçin?...

Çünkü Sayın Mesut Yılmaz'ın politikaya girdiği 1983 yılından beri hiç bir devlet kuruluşu ile iş yapmadım. Tüm iş hayatımda hiçbir devlet bankasından kredi almadım, talep dahi etmedim. Devletle iş yapan veya yapma arzusunda olan kişilere aracılık veya danışmanlık yapmadım. Ortağı bulunduğum Elkasan firmasının Kocaeli ve Gaziantep belediyelerine satmış oldukları araçlarla ilgili olarak ne satın alma müdürleri, ne itfaiye müdürleri, ne de sayın belediye başkanları ile en ufak bir temasım olmamıştır ve benim bu firma ile olan ortaklığımdan haberleri bile yoktur.’’

Uzun yanıtın önemli bölümü böyle.

Zaten ben de Sayın İkiz'in çevresini kötüye kullandığı yolunda bir imada dahi bulunmamıştım.

Sadece uyarmıştım.

Anlamamış.

Eski bir yol

SABAH Gazetesi, köylünün cebine açıktan 10 milyar dolar konulduğunu yazdı dün.

Son derece doğru bir tespit.

Ancak yeni bir şey değil.

DP'nin, AP'nin kırsal kesimi nasıl oy deposu haline getirdiğini zennediyorsunuz!

Yıllarca bu yolla Türkiye inanılmaz kaynaklarını heba etti.

Şimdi DYP'nin kırsaldaki ağırlığını kırmak için aynı yolu rakipleri kullanıyor.

Yolu açanda mı suç, yoksa kullananda mı?

Yanıtı zor!

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Fark etmez demenin çok şey fark ettirdiğini anladığımız zaman.



Yazarın Tüm Yazıları