Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Allah nazardan korusun

Özelleştirme İdaresi Başkanı Uğur Bayar, Türkiye'nin bir türlü beceremediği özelleştirme işinde harikalar yaratıyor.

Ama o harikaları anlatmadan önce size biraz Uğur Bayar'ı tanıtayım.

Bayar, Türkiye'de başbakanının hatalarına direnebilecek dirayetteki ender bürokratlardan biri.

Kamuoyu onu ilk kez Tansu Çiller'in şaibeli TOFAŞ özelleştirmesindeki tavrıyla tanındı.

O dönemde Özelleştirme İdaresi'nde görevli olan Bayar, Çiller'in ihale zarflarını konutta açmasını bir tutanakla tespit ettirip, Çiller'in sıkıntıya girmesine neden olan ve devlete sahip çıkan bürokrattı.

Bu olaydan sonra Bayar uzun süre sıkıntı çekti. Çiller iktidarı dönemlerinde çalıştığı özel sektör kuruluşlarına bile baskı uygulandı.

Ancak o Bayar inat etti ve şimdi özelleştirmenin başında.

Ve geldiği günden bu yana son derece başarılı. Son derece doğru programlarla adım adım ilerliyor. Koşamıyor belki ama durmuyor da...

Ve İş Bankası'ndaki kamu payının özelleştirilmesindeki üslup Bayar'ın başarısını pekiştiriyor.

Blok satış yapmadan, bankanın bir bölümünü holdinglere ve dev sermayeye peşkeş çekmeden, siyasetçilerin araya girip lobi yapmasına fırsat vermeden küçük parçalar halinde halka arz yoluyla İş Bankası'ndaki kamu payını özelleştirdi.

Hem böylesi daha iyi oldu.

Blok satışta ödemeler zamanında yapılmayacaktı, satıştan sonra yeni pazarlıklar gündeme gelecekti, siyasetçiler araya girecekti. Gelen para heba olup gidecekti.

Üstelik de fiyat kırılması çok daha kolay olacaktı.

Halbuki, bu tarz satışta hem bir yandan talep patlaması yaşandı, hem de küçük parçalar halinde satış olduğu için lobilere iş düşmedi.

Şaibesiz, tertemiz bir satış oldu.

Bayar şimdi Türk Hava Yolları'nın da aynı yöntemle satılacağını söylüyor.

Hadi hayırlısı. Tabii bu arada Bayar'a bütün bunları yapabilme fırsatını tanıyan, ihale zarflarını eve taşımayan siyasi otoritenin de hakkını teslim etmek lazım.

Nazar değmez inşallah.

Beşiktaş sözcüsünden Fener ağzı

Galatasaray ‘‘gık’’ dese ortaya şaibe iddiaları atılıyor.

Bakalım benim yazacaklarımdan sonra ne olacak. Cumartesi akşamı evde spor haberlerini izliyorum televizyonda.

Hatırlamadığım bir kanalda Beşiktaş Basın Sözcüsü Cenk Koray konuşuyor.

Bir gün sonra Fenerbahçe ile önemli bir derbi maçına çıkacak olan Beşiktaş'ın basın sözcüsü Cenk Koray, Fenerbahçe maçı ile ilgili tek kelime etmiyor.

Koray Galatasaray'a ve Tahkim Kurulu'na ateş püskürüyor.

Efendim lig böylesine kritik bir noktadayken, nasıl olurmuş da Tahkim Kurulu Galatasaraylı iki futbolcuya verilen cezaları kaldırırmış da, bu Tahkim Kurulu şaibeliymiş de... Oymuş da, buymuş da... Bir an konuşanın Fenerbahçe basın sözcüsü olduğunu zannettim. Ama Beşiktaşlı olduğunu dünya alem herkesin bildiği Beşiktaşlı Cenk Koray'dı. O Cenk Koray'ın sözcülüğünü yaptığı Beşiktaş ertesi gün çıktı ve Fenerbahçe'ye 2-0 yenildi.

Kimse tek kelime etmiyor.

Ya aynı durumda olan Galatasaray olsaydı ne olacaktı merak ediyorum.

Yazmak zor iş

Yazarlık çok zor zanaat.

CHP iyi adımlar atar. Bunları översiniz.

CHP'li okurlar memnundur. Kutlayan yazılar yollarlar. Ya da sessizce onaylarlar.

Diğer partililer küfür kıyamet yazarlar.

Üç gün sonra CHP bir halt eder yazarsınız.

Üç gün önce helal sana diyenler küfre başlarlar. ‘‘Sen de mi satıldın’’ diye soranlar çıkar. Mesut Yılmaz'ın aleyhine yazarsınız. Aynı yönde düşünenlerden tebrikler gelir.

On gün sonra Yılmaz'ın haklı olduğunu veya Yılmaz'a haksızlık yapıldığını yazarsınız.

Tebrikler küfre dönüşür.

Bir kez daha satılmışsınızdır.

‘‘Biz de seni adam sanmıştık’’ diyenler olur. Bunlara göre adamlık, körü körüne bir fikri, bir siyaseti savunmaktır.

Galatasaraylıyım ya, arada Galatasaray'ı savunurum. Bazen fanatikçe.

Hemen mektuplar, fakslar...

‘‘Seni seviyoruz ama Galatasaray'ı yazarsan sevmeyeceğiz.’’

Ee, bunu diyenler Fenerbahçeli. Ben de onları mı sevmeyeyim. Sonra Trabzon'da yapılanlardan dolayı Fener'i savunurum. Bu kez Trabzonlular ve Galatasaraylılar söverler.

Alıştık artık diyeceğim ama bazen alışmak da zor geliyor.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ

Bilgisayarları oyun oynamaktan çok, iş yapmak için kullandığımız zaman.













Yazarın Tüm Yazıları