Tarkan da Olimpos’u keşfetti ya...

En son 20 gün önce Olimpos’a uğramıştım ve nasıl sakin, nasıl şahaneydi...

Sezon henüz baÅŸlamadığı için...Â

Yoksa bir zamanların sessiz sakin Olimpos’unu artık böyle yakalamak mümkün mü?

Hele iki-üç gün önce Tarkan’ın Olimpos’un en meşhur yerine, yani Kadir’in ağaç evlerine fotoğraf çekimi yapmak için gittiğini okuyunca daha çok yıkıldım.

Çünkü Olimpos bundan sekiz-dokuz yıl önce gazetenin gelmediği, televizyonun olmadığı, cep telefonunun çekmediği bir adet kurtarılmış bohemya planetiydi.

Burayı ilk önce Avustralyalı ve Yeni Zelandalı gezginler keşfetti.

Onlar her yıl yazın ilk aylarında burayı gelirlerdi.

Ne zaman burası kulaktan kulağa dolaşarak fazlasıyla popüler oldu, onlar da elini ayağını çektiler ufaktan...

Çünkü Olimpos kalabalıklaşmış, şehre dair her şey buraya da gelmişti: Gazete-televizyon, hatta küçük bir döviz bürosu bile açılmıştı.

Antalya Müzeler Müdürlüğü de duruma uyandı ve Olimpos antik kentine giriş için ücret almaya başladı. Ve nihayet Tarkan bile Olimpos’a indi!

Gizlice gitseydi hadi neyse, bir de gazetecilerle kovalamaca oynayarak Olimpos’un virajlı yollarını Etiler’e çevirmişler ki, en korkunç olanı bu!

Kısacası artık hiçbir yerde huzur yok. Her yer giderek sosyalleşiyor, aynılaşıyor.

Asıl korkunç olan bu galiba...

Sezen savaşları

Tolga Akyıldız, Hürriyet Cumartesi ekindeki köşesinde son günlerde manasız bir şekilde üzerine gidilen Sezen Aksu’nun başına gelenlere değinmiş ve son noktayı çok güzel koymuş: "Siz Sezen Aksu’nun müziğini değil başka bir şeyleri konuşmak istiyorsunuz. O ise magazin malzemesi olmak istemeyen diğer birçok sanatçı gibi konuşmuyor magazin mahkemesinin değerli üyelerine..."

Cidden doğru: İşlerine geldiği gibi konuşmayınca Sezen Aksu tabu oluyor, şu oluyor, bu oluyor...

Tanrısal magazinin
kulu/kölesi kimileri de "Fırsat bu fırsat" deyip sabah sabah programlarında çığırtkanlık yapıp konu üzerinden prim toplamaya çalıştı hafta içi, hálá çalışıyor.

En fenası bu...

Dahası, tanrısal abinin bu işten nemalanmaya çalışıp dört koldan Aksu’ya karşı savaş açtığının bilinmesi/konuşulması.

Neyse ki bunlar gelip geçici. Neyin kalıcı olduğu belli. Fazla söze gerek yok...

Anjelique’den açılış notları

Boğaz hattındaki kulüpler birer birer açılıyor.

Anjelique de geçenlerde açıldı. Her zamanki gibiydi mekan, açılış gecesi olduğu için biraz daha sırt sırta bir kalabalığa sahipti sadece.

Mesela sırt sırta olanlardan biri Oktay Kaynarca’yla Güzide Duran’dı.

Mekandakiler önce yeni bir ilişki zannetti bu sırt sırta durumu.

Ama ikili hiç yüz yüze gelmediğinden bu tez kısa sürede çürüdü tabii.

Aynı geceden asıl tuhaf izlenim şu: Hani kadınlar birbirlerini "Ne giymiş, ne takıp takıştırmış, nasıl da zayıflamış" diye beğeniyle karışık bir hasetle baştan aşağı süzer ya, o geceki erkek müşterilerde böyle bir durum vardı.

Grubumuzdaki kadın arkadaşın tesbiti şu oldu: "Erkekler bize değil, birbirlerine bakıyor yahu!"
Yazarın Tüm Yazıları