Tarık Akan’a övgü

26 Eylül tarihli Milliyet Gazetesi’nde, Derya Sazak’ın sinema aktörü (dostluğundan onur duyduğum) Tarık Akan’la yaptığı bir söyleşi yayınlandı.

Derya Sazak’ın soruları kavrayışlı, anlayışlı ve sakin sorular. Yanıtlar ise Tarık Akan’ın ne denli çağının çağdaşı bir insan olduğunu gösteriyor. Benim için, ‘çağının çağdaşı olmak’, her bağlamda, en önemli insanlık erdemi ve vatandaşlık düzeyidir.

Tarık Akan, ‘Ben bir sinema oyuncusuyum... Siyasetçi ya da partili değilim, ülkemin daha demokratik, çağdaş olabilmesi için zorluklara göğüs gererek kendi görüşlerime uygun filmler yapmış bir sanatçıyım’ diyor.

DEVLETİN İRADESİ

Laf lafı açıyor ve sıra 28 Şubat’a geliyor. Tarık Akan, 28 Şubat’ı (1997) onayladığını söyleyince de Derya Sazak böyle durumlarda mönüye eklenen klasik soruyu soruyor:

‘Demokrasilerde askerin sivil yönetime müdahalesi savunulabilir mi? Darbe sola karşı olunca karşı çıkacaksınız, ‘şeriat’a karşı diye ‘postmodern darbe’de bir sakınca görmeyeceksiniz. Burada çelişki yok mu?’

Tarık Akan, bu klasikleşen tuzak soruya harika bir yanıt çıkartıyor:

‘Ben 28 Şubat’ı askerin müdahalesi olarak görmüyorum. Devletin iradesiydi!’

Bu konuda şimdiye kadar söylenmiş en müthiş saptama ve tanım: ‘Devlet iradesiydi!’

TERSİNDEN ANLAMI

Derya Sazak’ın her zaman zuladan çıkartılan sorusuyla ben de kozumu paylaşmak istiyorum: Demokrasilerde askerin, sivil yönetime müdahalesi kuşkusuz savunulamaz. Aslında sorunun ‘demokratik ülkelerde’ adresiyle sorulması gerekirdi. Zuladan çıkan tuzak sorunun tersinden anlamı şu: ‘Demokratik olmayan rejimlerde asker, sivil yönetime müdahale edebilir.’ Benim için bu da yeterli bir gerekçe değil.

Türkiye’de askeri müdahalelerin yapıldığı dönemlerin yönetiminin demokrasi kantarında kaç okka çektiğini tartışmayacağım. Ben askeri müdahaleye muhatap olan hükümetlerin cumhuriyet rejiminin temel niteliklerine ne ölçüde bağlı olduklarını; bu temel nitelikleri (demokrasi, laiklik ve sosyal hukuk devleti) ve cumhuriyetin devrimlerine karşı tutumlarının niteliğini soracağım ve bunun yanıtını kendim vereceğim:

Askeri müdahaleye muhatap olan bütün hükümetlerin, cumhuriyet rejimiyle ve onun kurumlarıyla sorunları olmuştur. Rejimin temel ilkeleriyle uzlaşmazlık sorunları olan bir iktidarın ve siyasal partinin meşru ve demokratik olduğunu söyleyebilir miyiz? Söyleyemeyiz!

RESTORE ETTİLER

Bu nedenle Türkiye’de yaşadığımız askeri müdahalelerin sağa ya da sola karşı olması, yorum olarak bir yan ürün düzeyindedir, dolayısıyla ikincil, üçüncül sıradadır.

Sanıldığı ve iddia edildiği gibi askerin müdahaleleri Türkiye’yi elli-yüz yıl geri bırakmamıştır; tam tersine demokratikleşme yolunda cumhuriyetin ilke ve değerlerini öne çıkartarak soyut demokrasiye kapsamlı bir içerik kazandırmıştır (1960, 1997). Ya da düzeni restore etmek istemiştir (1971, 1980).

Tarık Akan’ın, Türkiye’de pek az kimsenin fark ettiği ‘devlet iradesi’ işte budur! (Yazıya devam edeceğim.)
Yazarın Tüm Yazıları