Tarihi bir hafta yaşadık

Uğur CEBECİ
Haberin Devamı

B737-800’ler bu hafta seferlere başladı

Atatürk Havalimanı böylesine güzel bir haftayı belki çok uzun süredir yaşamamıştı.

Geçtiğimiz hafta çarşamba günü Türk Hava Yolları Bakım Hangarı’nın önünde altı yeni Boeing 737-800 uçağı belkide son kez bir arada duruyordu. Çok hoş bir kahvaltı hazırlanmıştı. Bir tarafta bakımdaki uçaklar, kapı önünde yeni kuşlar, sevinçle koşuşan insanlar... Diğer tarafta uçakları okşayan teknisyenler, yeni nesil Boeing'leri selamlayan pilotlar onlarla ilk sıcak teması gerçekleştiriyorlardı.

Türkiye'nin yeni uçakları, üçüncü nesil Boeing'ler çevresinde sessizce bir sevgi zinciri oluşmuştu.

Kanatları geniş, kuyruk dikmeleri yüksek ve heybetli, motorları güçlü, 737 ailesinin boyu uzamış, endamı hoşlaşmış yeni uçakları kapılarını açmış ilk yolcularını bekliyorlardı. Bir kamu kuruluşu olmasına rağmen Türk Hava Yolları bu mutlu güne özel bir şirketin düzenleyebileceği görkemli bir törenle merhaba diyordu.

Çevremde bütün eski dostlar vardı. Türk Hava Yolları'na yıllarını vermiş teknik adamlar, müdürler, başkanlar, pilotlar, kabin memurları uçaklara bakıp 'ne güzeller' diye fısıldaşıyorlardı.

O teknoloji harikası metallerle bütünleştik. Bakışlarımızla selamlaştık. 'Nazar değmesin' gibi hoş klasik sözcüklerle tanıştık.

BAŞBAKAN GELİYOR

Yeni uçakların tanıtım törenine Başbakan Mesut Yılmaz Güven Air'e ait Bell 430 VIP helikopteri ile geldi. Apronun bir kenarına indi ve alkışlarla uçakların arasından geçti. Hem karşılayıcıların ellerini sıktı, hem de yeni uçakları gördü, gözleri ile selamladı.

Kimse konuşmasını çok uzatmadı. Hangarın tam önündeki TC-JFD çağrı kodlu 'Rize' uçağına alındık. İçeri adım attığımda inanılmaz bir keyif aldım. Halılar koltuklar, kaplamalar, metaller hepsi ayrı bir koku ile yeniliğin zevkini sundular.

Kokpit ise şıkır şıkırdı. Boeing'in ikinci neslindeki karmaşa kaybolmuştu. Bu üçüncü yeni nesil 737 uçaklarında cam kokpit daha anlaşılır hale gelmişti. Tüm sistemler 5 ayrı bilgisayar ekranında pilotun önüne geliyordu. Uçaktaki mükemmel bilgisayar her yeri pilot adına gözlüyordu. Her sistemi kontrol eden sistemler topluluğu uçağın karmaşık yapısında bilinmeyenleri, olabilecek talihsizlikleri ekranlara taşıyordu.

GÜZEL BİR BUSINESS

Kabine girdiğimde kendi kendime ‘İşte adam gibi bir business koltuğu’ dedim. İlk bakışta dikkatimi çekenler:

* İki sıralı düzende business class, uçak tipine, menziline göre dünya standartında.

* Koltukların yatış açısı çok güzel.

* Koltuk sertliği hızla vücudun şeklini alabilecek uygunlukta ve kolay deforme olmayacak yapıda.

* Bacak kesme noktasındaki eğimler mükemmeldi. Kan dolaşımını zorlamayacak cinsten görünüyor.

* Aradaki kol koyma yeri geniş servise yardımcı oluyor.

* Koltuk arkalarındaki ceket asma yeri köşeye yakın uygun bir yerde.

* Kol koyma ortak bölümünde ortadan çıkan küçük tepsi içki-meyve suyu servisinde masa açma zorunluluğunu kaldırıyor.

* Kol koyma yerinden çıkan katlanabilir masa ve öne çıkış kayması iyi.

* Baş üzerinden otomatik açılan ekranların koltuğa uzaklığı boynu zorlamadan seyredilebilir ölçüde.

* Oturulan koltuğun önündeki koltuk arkasının içinin oyuk şekli insanı daha geniş bir yerde oturuyor hissi ile rahatlatıyor.

* Koltuk arasındaki cep üzerine konan ve içini gösteren küçük file, yolculuk sırasında buraya atılanları görme ve unutmama imkanını sağlıyor. Oraya çöp atıldığında da utanmak için yolcuya bir fırsat tanıyor.

* Koltuk arasındaki bölümün oturma yeri ile birleştiği bölümde yaratılan çukur kısım uçuş sırasında yolcunun rahatca kitabını vs. koymasını sağlıyor. Kötü bir yanıda unutma ihtimalini de arttıracak cinsten gibi görünüyor.

* Baş üzerindeki hostes çağırma butonu, okuma ışığı açma düğmesi uygun uzaklıkta.

* Ayakları koymak için hareketli bir parça yükseliği istenildiği gibi ayarlanarak orta uzun uçuşlarda rahatlık sağlıyor. Ama açık renkleri nedeniyle çabuk kir gösterecek. Temiz uçağa bile kirli görünümü verebilir. En iyisi bundan sonraki uçaklarda ayak koyma yerlerinin halılara uygun olarak koyu lacivert yapılması.

* Uçakta kabindeki bagaj koyma yerleri önünde tutunmaya yarayan oluk bagaj koyarken denge sağlanmasına yardımcı oluyor.

* Kabin girişinde ortada tavandan açılan ve içine sağlık kiti ile oksijen tüpünün konduğu bölüm uçağın en ilginç ayrıntılarından biri.

EKONOMİ BÖLÜMÜ

Bu bölüm için seçilen koltuklar standartların en rahatı olarak seçilmişti. Bir süre oturdum. Bel kavraması, başı arkaya koymada rahatsızlık yaratmaması koltuğun yapısının iyi olmasını hemen anlamamı sağladı. Ekonomi bölümünde ilk beğendiklerim şunlar oldu:

* İki koltuk aralığı ne çok dar ne de geniş. Standartların üzerinde rahat görünüyor.

* Koltukların yatış açısı iyi. Koltuk yattığında arka koltukta yarı yatış hizasında sorunsuz bir yolculuk imkanı doğuyor. Ön koltuk yattığında arkadakinin rahatsızlık oranı düşük.

* Boeing 737-400/500 serisine göre ekonomi bölümü ferah görünüyor. Klasik sıkışıklık hissedilmiyor.

* Uçağın orta bölümünde kanat üzerinde sağ ve solda ikişer toplam dört adet olan acil tahliye kapılarının yanı en ideal koltuklar. Bu koltukların ölçüsü standart olmasına karşın business class rahatlığı sunuyor.

* Açık renkler çok iyi aydınlatma ekonomi kabinine derinlik ve genişlik kazandırmış.

* Ekonomi sınıfı için orta mesafe menzilindeki bir uçakta olabilecek tüm imkanlar bu uçakta fazlasıyla var.

* Servis masalarının boyutları ile uygun seçilmiş. Zorlayıcı değil. Masa açıkken bile az da olsa hareket imkanı var.

* Servis troleylerinin ölçüleri çok iyi ayarlandığı için servis sırasında bile ekonomi koridorunda büyük sıkıntı yaşanmıyor.

* Bu bölümdeki tuvaletler ikinci nesil Boeing 737'lere göre daha iyi dizayn edilmiş. Kabinde kapladıkları hacim aynı olmakla birlikte rahat, içerideki hareket imkanı daha fazla.

* Mutfak bölümü kabin memurlarının hareket kabiliyetini arttıracak detaylara sahip. Boeing, B777'lerde kullandığı kabin, mutfak ve tuvalet tasarımlarını yeni nesil 737'lere de uygulamış. Ortaya oldukça yumaşak hatlara sahip, gözü yormayan ve çok kullanışlı mekanlar ortaya çıkmış.

İLK UÇUŞUN KEYFİ

THY'nin hazırladığı iç dizaynı Boeing o kadar çok beğenmişki, artık müşterilerine bu şekli önermeye başlamış. Uçağın kokpiti ise mükemmel. Bir bakıma üçüncü nesilde kusursuzluğa erişilmiş gibi görünüyor. İlk uçuşta 155 konuk ile havalandık. Tırmanış ağır ve biraz uzundu. Sanırım ağırlığı artan uçakta tırmanışın biraz daha uzun sürmesi normaldi. Uçak düz uçuşa geçtiğinde inanılmaz bir rahatlık vardı. Güçlendirilmiş motorlar tırmanışta maksimum gaz açışı ile hafif tiz sesler çıkardılar. Ürkütücü olmayan bu ses gazın normala çekilmesi ile kayboldu. Doğal olan bu ses uçağı dinleme alışkanlığı olan yolcular için başlangıçta yadırgansa da sonra alışılacak bir standarttır.

Kalkıştan sonra Ankara'ya doğru yöneldik. Sarı bozkırların üzerinden tekrar İstanbul'a dönerek alçalmaya başladık. Yeni uçakla İstanbul üzerinde oldukça alçak sayılabilecek bir uçuş yaptık. İstanbul gerçekten kanatlarımız altına serilirken, bir yolcu uçağı ile alçak uçuşta tedirgin oldum. Kuşkusuz uçağın tutunma ile ile ilgili bir sorunu yoktu. Ama ben hep uçakların olması gereken yükseklikte uçmasından rahatlık duyuyorum.

Gelelim bizim pilotlara. B737 filosunun pilotlarını hep çok beğeniyorum. Bu uçağa da kısa sürede 'intibak' etmişler. B737-800'ü tedirgin değil, kararlı kullandılar. Tekerlek kesmemizden 55 dakika sonra 1.8-3.6 pistinin 1.8 başına hızlı geldik. Revers açma zamanı iyi gibiydi. Belki bizim rahatımız için pisti rahat kullandılar. Huzursuz olmadım.

GELELİM YOLCULARA

Mutlu haftanın sonunda yeni altı uçak seferlere başladı. Şimdi uçaklar mühendislere, teknisyenlere, pilotlara THY işletmecilerine olduğu kadar yolculara da emanet. Ne var ki, bazan yepyeni bir uçak seferden feci şekilde kirlenmiş, kirletilmiş dönüyor. Hatta kırılmış koltuk masaları, çalınmış küllükler, zorlanarak kapatılmış üst bagaj menteşeleri atmış, tuvaletleri tıkanmış olarak iniyor. Biz yolculara düşen görev bu uçaklarda, evimizde gösterdiğimiz özenle seyahat etmek. Kirletmeden, çizmeden, kırmadan, onları incitmeden yolculuk yapmamız gerekiyor. Uçaklar tescilleri ile THY'nin malı görünüyor ama aslında onların gerçek sahibi bizleriz. Ve o uçaklar gittikleri ülkelerde kapılarını açtıklarında bizim evimizin kapısı açılıyor diye düşünmeliyiz. Canlarını acıtmadan, güzelliklerini bozmadan, işkence etmeden, kirletmeden, kırıp dökmeden yolculuk yapmalıyız.

Buna uçaklarımızın öyle çok ihtiyacı varki...

Çok mutluyuz

İşin Boeing cephesinde yer alan iki Türk uçakların teslimatında en fazla mutlu olan kişilerdi. Tibet Giray, Boeing Kontrat Bölümü Başkanı ve Serdar Gürz Boeing Satışlar Teknik Sorumlusu. Onların işi çok zordu. Hem Boeing'in hem de Türkiye'nin çıkarlarını düşünmek zorundaydılar. Uçakların zamanında teslimi için büyük çaba harcadılar. Çeşitli nedenlerle gecikme olunca en büyük üzüntüyü onlar yaşadılar. Çünkü onların klasik kontratları dışında duygusal sorumlulukları da vardı. Teslim töreni için Seattle'dan İstanbul'a gelen Tibet Giray ve Sardar Gürz teslimattan en fazla keyif duyan kişilerdi. Boeing fabrikalarında önemli yerleri olan Tibet Giray ve Serdar Gürz, 'Biz çok mutluyuz. Bugünü çok büyük heyecanla beklemiştik.' dediler.

Doğru karar verdik

Bütün hafta boyunca en fazla heyecanı çeken ikili, THY Yönetim kurulu Başkanı Dr. Cem Kozlu ve Genel Müdür Yusuf Bolayırlı oldu. Aylar önce aldıkları kararın sonucunu bekliyorlardı. Sonunda sipariş verilen 26 uçaktan ilk altısı geldi. Dr. Kozlu 'Büyük uçak alımında nasıl Boeing 747'yi seçmediysek, orta menzilli uçak alımında da doğru karar vererek 737'yi seçtik dedi. Genel Müdür Yusuf Bolayırlı da uçak seçiminde THY'nin çok büyük bir deneyime sahip olduğunu, uçak alınmayan dönemlerde bile komisyonların sürekli gelişimleri izleyerek filo yapısına uygun modeller üzerinde araştırma yaptıklarını söyledi. Bolayırlı uçak seçiminin THY'de uzmanlık dalı haline geldiğini vurguladı. Seçilen uçaklar kadar iç dizaynlarınında önem taşıdığını belirtti.

Uçakta fıstık krizi

Amerikan Kongresi'nin uçaklarda yer fıstığı dağıtılmasını yasaklayan kararı üreticileri ayağa kaldırdı. Yolcularda görülen fıstık alerjisi nedeniyle alınan bu karar sonrasında fıstık üreticileri en büyük müşterileri olan havayollarını kaybetmemek için Kongre'ye baskı yapmaya başladı.

Üreticiler uçaklarda verilen yemekler dahil bir çok ürünün allerjik olduğunu, hayattaki her şeyin allerjik etkilerinden söz ederek neden fıstığın hedef seçildiğini sordular.

Yolcuların uzun yıllardır içki yanında fıstığa alıştığını belirten havayolları yetkilileri de karardan rahatsız oldular. Uçaklarında fıstığı kaldıran havayolu şirketleri yolcuların baskısı ile karşılaştıklarını, bazı yolcuların marketlerden satın aldıkları fıstıklarını uçağa getirdiklerini, hosteslerin gözlerinin içine baka baka yediklerini açıkladılar.

ARAŞTIRMALARA DESTEK

Fıstık üreticileri, alerjilerin azaltılması için yapılan araştırmalara her yıl milyonlarca dolarlık destekte bulunuyorlar. Fıstığın allerjik özelliği yanısıra uçaklarda çok sayıda boğazına fıstık kaçan yolcu yüzünden sorun yaşandığı bildiriliyor. Dışındaki tozların fıstık yeme sırasında solunum borusuna kaçtığı bu yüzden bazı uçak yolcularının boğulacak gibi olduklarını belirtiliyor.

Yapılan araştırmalarda uçakta yediği fıstık nedeniyle ciddi bir allerjik sorunla karşılaştığı için havayolu şirketi aleyhine tazminat davası açan yolcu sayısı çok az. Ama bunun karşılığında uçakta çok sayıda yolcunun fıstık yemekten hoşlandığı, içkisinin yanında mutlaka fıstık istediği de biliniyor.

Türk Hava Yolları çok sayıdaki uçuşta yolcularına fıstık veriyor. Ancak bugüne kadar fıstıkla ilgili ciddi bir şikayetle karşılaşılmadı. Zaman zaman gelen şikayetler fıstığın cinsi, tuz oranı ile ilgili oluyor. Şirketin tarihinde de fıstık nedeniyle meydana gelen bir rahatsızlık sonucu uçakların zorunlu inişi de görülmemiş.

TOLGA ÖZBEK

Frankfurt Main ortak arıyor

FRANKFURT Havalimanı'nın sahibi ve işletmecisi Frankfurt Main şirketi, Türkiye'de yapacağı yatırımlar için Türk ortaklar arıyor.

Frankfurt Havalimanı dışında Almanya'daki 6 havalimanının da işletmeciliğini yapan firma bünyesinde, sadece Frankfurt Havalimanı'nda 4 bini Türk olmak üzere 60 bin kişi çalışıyor. Frankfurt Main'ın Türkiye Temsilcisi Udo Kellerberg, havayolu ile kargo ve yolcu taşımacılığı alanında, özellikle Ege Bölgesi'nde gümrüklü veya gümrüksüz bir alanda, Türk girişimcilerle birlikte ortak yatırımlar planladıklarını belirtti. Ortak yatırım konusunda Türk Hükümeti'nden de destek gördüklerini belirten Kellerberg, ‘‘Bu konuda Türkiye'de temaslarda bulunduğumuz tüm kurum ve kuruşlar bize büyük ilgi gösterip yardımcı oldular. Biz yatırım ve lojistik gücümüzü Türkiye'ye aktarmak istiyoruz.’’ dedi.

Yazarın Tüm Yazıları