Süleyman Demirel anılarını yazsa...

Hayır, durup dururken kuru deriden bal çıkartmıyorum. Son haftalarda Türkiye’nin eğitim düzeni, YÖK, İmam-Hatipler, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim Birliği Yasası), Soldan Özür Dilemek konularında yazdığım yazılarda Süleyman Demirel’in adını birkaç kez anmak zorunda kaldım.

Kolay değil, tam 40 yıldır var olan ve iz bırakan bir siyaset adamı.
Süleyman Demirel’in bir özeleştiri yapmasını ve bunun kitap halinde yayınlanmasını istemek olanaksız... Özeleştiri militan sola özgü bir yöntem! Süleyman Demirel hangi ideolojiye göre özeleştiri yapacak? Onun bulunduğu alan ve eksende kişilikler ve kimlikler öndedir. Zaten özeleştirinin de Moskova Duruşmaları ve komplolar dışında bir işe yaradığı görülmedi. Bu nedenle Süleyman Demirel’in özyaşamöyküsünü ya da anılarını okumak isterdim.

***

Siyaset adamı Demirel ve siyaseti benim, eşim Ülker’in ve kuşaktaşlarımızın hayatlarına derinlemesine girmiştir.
“Demirel” denince benim aklıma 1961 Anayasası’na, Mehmet Ali Aybar ve sendikacı arkadaşlarının Türkiye İşçi Partisi’ne, her türlü demokratik açılıma tahammül edemeyen, politik hoşgörüden yoksun, “Bana milliyetçiler (sağcılar) suç işledi dedirtemezsiniz!” diye haykıran tekboyutlu bir politikacı geliyor.
“Demirel” denince aklıma İmam-Hatip Okulları ile Komünizmle Mücadele Derneklerini kollamalar; TÖS gibi öğretmen sendikalarına karşı yürütülen düşmanca politikalar, öğretmenlerin hallaç pamuğu gibi atılarak yıl içinde birkaç kez sürgün edilmeleri geliyor.
“Demirel” denince aklıma Milliyetçi Cephe hükümetleri, hayali ihracat skandalları, kayırılan birader ve yeğenler geliyor.
“Demirel” denince aklıma Adalet Partisi, “Adalet Partisi” denince de Erbakan Hoca’nın İslamcı partilerine, ırkçı-milliyetçi partilere, belki de Milli Görüş’e yataklık yapmış, “limonluk” koruması sağlamış bir milliyetçi-muhafazakar parti geliyor. Hürriyet ve İtilaf Fırkası, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası geliyor aklıma... Milliyetçi-Muhafazakar partiler Demokrat Parti’yle olan göbek bağlarını gururla açıklarlar ama Demokrat Parti’nin bağlı olduğu zihinsel ve ideolojik bağları anımsamak ve anımsatmak istemezler.
Ben anımsıyorum!

***

Fransızca öğretmeniydim. 1965-1966 yıllarında Fransız Hükümetinin açtığı bir sınavı kazanarak eğitim görmek üzere gittiğim Paris’teydim. Temmuz 66’da Fransa’ya geri dönmek üzere Türkiye’ye geldim. Gelişimin üzerinden iki gün geçmişti ki İngilizce öğretmeni olan eşim Ülker İnce solcu olduğu gerekçesiyle Aydın’dan Isparta’nın Yalvaç ilçesine sürüldü. Oğlumuz üç yayındaydı. Ben Aydın’da kaldım. 1967’de Muğla’ya gönderildik. 1967-68 yıllarında girdiğim bütün yurtdışı burs sınavlarını kazandım. Hepsi iptal edildi!
Demirel iktidarı öğretmenlik mesleği ortamını cehenneme çevirdiği için 1969 yılında TRT’ye geçtim. TRT’de ilk karşılaştığım gerçek, Demirel’in “Özerk TRT”ye karşı açtığı amansız savaştı. Demirel TRT’yi iktidarın borazanı yapmak istiyordu. Hükümeti, hükümetleri giderek Güney Amerika hükümetlerine benziyordu.

***

Demirel’in hükümet ettiği ülkede yaşayan yetişkinler o yıllarda 1910, 1920 ve 1930 doğumlulardı. 1910 doğumluların çoğu Cumhuriyet’e tutkuyla bağlıydı. 1920 ve 30’larda doğmuş olanlar Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yarattığı laik eğitim ortamında okumuşlardı. Ve Demirel, Atatürk cumhuriyetinin bu en önemli yasasını benimsememişti, beğenmiyordu!

***

Ne dersiniz, Süleyman Demirel’in anılarını yazması gerekmiyor mu?
Yazarın Tüm Yazıları