Stresi sünger gibi içine çekiyor

Rasim Öztekin iyi bir stres yöneticisi gibi görünmüyor!

Onun stresi kendinden uzak tutmak bir yana, arayıp bulduğunu ve bir sünger gibi içine doldurduğunu düşünüyorum. Ne yapıp etmeli bu huyundan süratle vazgeçmeli. Buna en çok kalbinin ihtiyacı var.

GENLERİ İYİ PROTEİNLER ÜRETMİYOR

Kalp-damar hastalıklarıyla genetik miras arasında yakın bir ilişki vardır. Eğer ailenizde kalp-damar hastalığının görülme sıklığı yüksekse dikkatli olmalısınız. Bu hastalığı kolaylaştıran diğer risk faktörlerinden uzak durmalısınız. Varsa mevcut risklerinizi süratle ortadan kaldırmalı en azından azaltmalısınız. Uzmanlar birinci derece akrabalarınız arasında erkeklerde 50 yaş ve öncesinde, kadınlarda 55 yaş ve öncesinde kalp krizi geçiren varsa riskinizin yüksek olduğunu belirtiyor.

Bu ve benzeri şansızlıkları yaşayan akrabalarınızın sayısı arttıkça, riskiniz de artıyor. Rasim Öztekin’in de böyle bir şansızlığı var. Rasim Bey’in ailesinde erken yaşta kalp-damar hastalığına yakalananların sayısı oldukça fazla. Ayrıca bu hastalığı kolaylaştıran ve hızlandıran hipertansiyon ve şeker hastalığı gibi sağlık sorunlarını yaşayanların sayısı bir hayli yüksek.

İYİ KOLESTEROLÜ ÇOK DÜŞÜK

Rasim Öztekin erken yaşlarda böyle bir risk planlamasının önemini bilmediğinden olsa gerek sorundan habersiz bir yaşam sürmüş. Kilo fazlalığı, sigara kullanımı, aktivite azlığı gibi hatalar yapmış. Muhtemelen bu nedenle de erken bir yaşta kalp-damar hastalığına yakalanmış. Ne iyi ki zamanında yapılan müdahalelerle ve iyi bir kardiyolojik takiple sorunlarını kontrol altına almayı becerebilmiş. Rasim Bey’in iyi kolesterol HDL’si az, kötü kolesterol LDL’si yüksek seyrediyor. LDL yüksekliğinin ve HDL düşüklüğünün arkasında da o kötü genetik mirası yatıyor. Rasim Öztekin’in genetik mirası notu işte bu nedenle düşük: 6

YAŞAM TARZINI İYİLEŞTİRMİŞ

Rasim Öztekin yaşadığı kalp problemlerinden sonra yaşam biçiminde olumlu yönde değişiklikler yapmayı iyi başarmış. Aktivitesini arttırmış, yeme-içme alışkanlıklarını sağlıklı hale getirmiş. Kilosunu kontrol edebiliyor. Sürekli diyetisyen desteği alıyor ve bu destek ona bilinçli bir beslenme alışkanlığı sağlıyor. Zaman zaman yaptığı kaçamakların sayısını azaltması, aktivitesini biraz daha arttırması, birkaç kilo daha vermesi gerekiyor. Rasim Öztekin’in yiyecek ve içecek seçimlerine ilişkin notu orta düzeyde: 8

AKTİVİTESİ DÜŞÜK

Rasim Bey’in fiziksel aktiviteyle arası pek yok. Eskisine oranla daha aktif olsa da, arzu edilen düzeyde bir aktivite planı uyguladığını söylemek zor. Rasim Bey’in haftada en az dört kez 30-35 dakikalık tempolu yürüyüşler yapması şart. Bunu her gün yapabilirse daha da güçlü bir savunma sistemi oluşturacak. Aktivite notu ortanın altında kalıyor: 6

O TİPİK BİR SÜNGER

Rasim Öztekin yoğun çalışan, işi stres bakımından son derece zengin (!), yaşam ritmi değişken bir kişi. Ayrıca, biyoritmi düzensiz bir ortamda mesleğini icra etmeye çalışıyor. Dizi çekimlerinin zamanı, saati, dakikası hep değişiyor. Ayrıca sanatçı kişiliğinin ve biraz da kendi kişisel yapısının gereği olarak Rasim Bey orta düzeyde bir stres üreticisi. Genelde gergin bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Neşeli ve şakacı kişiliği ve olumlu bir bakış açısına rağmen stres yaşamında önemli bir yer tutuyor. Rasim Öztekin stres yönetiminde sünger davranışı uygulayan gruba giriyor. Stresi yansıtacağı veya "Kalsın, ben almayayım" diyeceğine hem stres üretiyor, hem bulduğu streslerin çoğunu sünger gibi içine çekiyor.

A’YI BIRAKIP, B’YE GEÇMESİNDE YARAR VAR

Kalp-damar hastalığı yaşayan biri için stres yönetimi çok ama çok önemlidir. Eğer A tipi bir kişiliğiniz varsa yani mükemmeliyetçi, her şeyi zamanında ve dozunda isteyen biriyseniz, üretken olma telaşı içindeyseniz kalp hastalıklarına yakalanma olasılığınız yüksektir. A tipi kişiliği olanların hiç olmazsa 40’lı yaşlardan sonra hele 50 yaş virajını dönünce B tipi kişiliğe geçmelerinde, olan-biteni biraz hoş görüp, olduğu gibi kabul etmelerinde, bu da geçer diyebilmelerinde, "olmuşa çare yok" diye düşünebilmelerinde yarar var. Kısacası 50’ye kadar A tipi kişilik belki de iyi bir şey ama sonrası biraz karışık! Rasim Bey’in stres yönetimi notu da bu nedenle düşük kaldı: 6

UYUMLU BİR HASTA

Rasim Öztekin iyi bir hastadır. Doktorları, diyetisyenleriyle -egzersiz uzmanları hariç- uyum içinde çalışır. Verilen ilaçları dikkatli kullanır. Besin desteklerinden akıllıca yararlanır. Aktivite eksikliğini tekrar tekrar hatırlatıyorum çünkü en önemli sorunları arasında yer alan düşük HDL kolesterolü ve kilo problemi çözmede daha çok aktiviteye ihtiyacı var. Rasim Bey’in bu bakımdan alkışlanacak bir notu var: 9

Rasim Öztekin’e sağlıklı, huzurlu ve kahkahası bol bir yaşam diliyorum.

BİR UYARI

HAREKETSİZ MİSİNİZ?

Vücudunuzun hareket için yaratıldığı, hayatın sürekli bir hareket istediği doğrudur. Kaslarınız, tendonlarınız, kemikleriniz kullanıldıkça güçlenir form kazanır. Kalbiniz ve akciğerleriniz fiziksel aktivitenizi artırdığınız ölçüde ek kapasitelere ulaşır. Hareket kapasitenizi düzenli bir programla sürdürüp artırdıkça kalbinizin kan pompalama kapasitesi artar, kan basıncınız düzene girer, total kolesterolünüz ve trigliserit düzeyleriniz düşüp, HDL kolesterolünüz artar.

Özellikle kendini fazlaca yorgun hissedenler, kendi yaş grubu aktivitelerine uyum sağlamakta güçlük çekenler, çabuk yorulacağından korkarak fiziksel aktiviteden kaçınmaya başlayanlar, kısa yürüyüşlerden, birkaç basamak merdiven çıktıktan sonra yorgun ve nefessiz kalanlar hareketsiz bir yaşam sürdürdüklerinden kuşku duymamalı. İsterseniz "hareketsiz yaşam" tanımını biraz daha netleştirelim:

7 Gününüzün çoğunun hareketsiz oturarak geçiriyorsanız,

7 Günde 150-200 metreden az yürüyorsanız,

7 Boş zamanınızı hareket etmenizi gerektirmeyecek aktivitelerle geçiriyorsanız (televizyon seyretmek, káğıt oyunları...),

7 Masa başı, aktif olmayan bir iş yapıyorsanız,

7 Haftada hiç olmazsa üç kez, 30-35 dakika kadar egzersiz yapmıyorsanız,

Hareketsiz bir yaşam sürdürdüğünüzden kuşkunuz olmasın.

Rasim Öztekin (47) Aktör

Genel sağlık durumum iyi. Ama sağlığımla ilgili iki tane önemli soru işareti var: Birincisi geçirdiğim kalp rahatsızlığı, ikincisi mide sorunlarım. Ailemde kalp hastalığı, hipertansiyon, şeker hastalığı, kanser gibi hastalıklar yaygındı. Şişmanlık da yaygındı. Buna karşın aile üyelerinin büyük bölümü 80 yaşından fazla yaşadı.

Özellikle kalp sorunum yüzünden beslenmeme dikkat ediyorum. Yine de sık sık kilo alıp diyet yapmak zorunda kalıyorum. Genellikle kırmızı et yerine balık ve tavuğu tercih ediyorum. Hamur işlerinden kesinlikle uzak duruyorum. Çorba, ızgara çeşitleri ve pilav mönümün en başında yer alıyor. Süt, yoğurt, meyve ve sebze gibi temel ürünleri soframdan eksik etmiyorum. Ara öğünlerim var ama bunların arasında abur cubur yemiyorum. Bazen yemeklerdeki tuzu biraz kaçırıyorum.

Günde iki bardak çay, bir fincan kahve içiyorum. Sigara kullanmıyorum. Haftada sadece bir kez alkol alıyorum. Besin desteği olarak V2000, Quenzime-Q, Omega3 alıyorum. Pek fazla fiziki aktivitem yok. Haftada bir gün açık havada yürüyorum. Hayata hep pozitif bakan, kendine gülebilen birisiyim. Sosyal ilişkilerim sağlıklı. Ama stres yüzünden zaman zaman hatırlama güçlüğü ve konsantrasyon eksikliği hissediyorum.
Yazarın Tüm Yazıları