Sorunlar büyük partilerin uzlaşması şart

SEÇİM sonuçlarına ilişkin birçok anket ortalıkta dolaşırken, görünen o ki; ya AKP’nin tek başına iktidarı, ya da CHP-MHP koalisyonu gelecek. Sayıları 30’u bulacak bağımsızların, tam anlamıyla kilit konuma gelmesi halinde, biraz daha belirsiz bir durum ortaya çıkabilir.

Şu anda imkansız görünüyor ama; bu durumda birinci parti olmasına kesin gözüyle bakılan AKP’nin MHP ya da CHP ile, ya da ikisiyle birden koalisyon kurma ihtimali ortaya çıkıyor ki; bu ihtimal işleri en fazla karıştıran sonuç olarak öne çıkıyor.

Öyle ya da böyle seçim sonuçları bir hükümet çıkaracak. Sonuç ne olursa olsun, hiçbir partinin, iktidar olsa bile, tek başına Anayasa’yı değiştirecek bir çoğunluğa sahip olmayacağını ise, şimdiden söylemek mümkün.

Halbuki; Türkiye’nin gündemindeki öncelikli sorunun adı Anayasa...

Son birkaç aydır yaşanan gelişmeler Anayasa’nın, artık mutlaka kapsamlı bir değişiklikten geçmesi gerektiğini, açıkça ortaya çıkardı. Bununla birlikte "Cumhurbaşkanını halkın seçmesi" gibi, şimdi gündemde olmasa da seçimden sonra önümüze gelecek, devasa bir siyasi sorunla daha karşı karşıyayız.

Mevcut sistem devlet yönetiminde, iyi ya da kötü yönleri olan, belirli bir dengeyi temsil ediyordu ama Cumhurbaşkanını halkın seçmesi bu dengeyi tümüyle altüst edecek. Şimdi Başbakan Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, siyasiler çıkıp, rahatça "Cumhurbaşkanının yetkilerini azaltırız" diyorlar ama bu iş o kadar kolay değil. Yani Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle, sil baştan bir devlet yönetimi modelinin ortaya konulması gerekiyor. Bununla birlikte ne gelecek, devlet içindeki siyasi dengeyi artık kim kuracak, ikili bir Meclis sistemi kurmak gerekecek mi, bütün bunların tartışılması gerekecek.

Yani bir yandan Cumhurbaşkanı seçmek için gerekli çoğunluğu bulmak adına uzlaşma gerekirken, öte yandan yine Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte yapılacak değişiklikler için de, Anayasayı değiştirecek çoğunluk yani uzlaşma gerekiyor.

DEVLET POLİTİKASI GEREKEN KONULAR

Bizce bu birbirinin içine girmiş iki sorun da, çözülmeyi bekleyen çok büyük sorunların başında geliyor. Bunlar için mutlaka tüm partilerin biraraya gelip uzlaşmaları, bazı ilkesel mutabakatlara varmaları gerekecek. Bununla birlikte yeni Meclis Başkanı seçimi de birbirinin içine girmiş siyasi sorunların içine dahil olacak.

Özetle; böyle bir uzlaşma şart. O zaman masaya oturulurken, çok daha geniş kapsamlı bir uzlaşmayı masaya koymak gerekiyor.

Çünkü bu değişikliklerin ardından siyasi partiler ve seçim yasalarının değiştirilmesi gerekiyor. Artık hiçbir parti bundan kaçmamalı; sistemi zorlayan baraj gibi sorunları ortadan kaldırmalı. Bunun için de seçim sonrası en uygun zamandır, vaktin geçmemesi gerekiyor.

Bizce bu siyasi konularla birlikte temel ekonomik reformlar konusunda da artık geniş kapsamlı bir uzlaşma zemininin hazırlanması gerekiyor. Doğru dürüst bir sosyal güvenlik reformu için, belli oldu ki; Anayasada konuyla ilgili değişikler yapılması gerekiyor. O zaman Anayasa değişiklikleri yapılırken bu reform da masaya gelmek zorunda.

Sadece yasal değişiklikler değil, uygulamalar için de, tüm siyasi partilerin biraraya gelmesi, gerektiği konularda askeri de içine alacak yani "devlet politikası" oluşturacak kadar geniş kapsamlı mutabakatlara ihtiyaç var.

Örneğin enerjide Türkiye bir üs olacaksa, AB kartını, Rusya, İran ve ABD oyunlarını buna göre oynayacaksa, o zaman enerji politikasının artık devlet politikası olması lazım. Aynı şekilde sanayinin etkin teşvikle yönlendirilmesi, istihdam sorununun çözülmesi, hep yakınılan "uluslararası Türk şirketleri" yokluğu, bankacılık sistemindeki yabancı payı için, yazılı olmasa da devlet politikası haline gelecek geniş kapsamlı uzlaşmalara ihtiyaç var. Belki de anayasa için zorunlu olarak masaya oturulurken, bunların bir paket halinde gelmesi gerekecek...

Yazarın Tüm Yazıları