Skandalın öyküsü

Bugün size Referans'ın manşetine taşıdığımız "TÜİK Skandalı"nın öyküsünü anlatacağım.

Haberin Devamı

Türkiye'de ekonomiyle ilgilenen herkesin bu hikâyeyi, hem kurumsal itibar hem de ekonomi gazeteciliğinin yani uzmanlaşmanın önemini daha iyi kavramak adına dikkatle okuması gerekiyor.

Piyasaların merakla beklediği haber sabah saatlerinde ajanslara düştü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) kaynaklı habere göre 2008 yılı aralık ayı sanayi üretimi yüzde 11,9 düşmüştü.

Sabah yazı işleri toplantımızda piyasaların merakla beklediği bu rakamı sektörel kırımlarına da bakarak enine boyuna tartışmaya başladık.
Açıkçası beklentiler daha kötü olduğu için ilk anda 11,9'luk oran herkeste olumlu bir hava bıraktı. Fakat esas önemli ayrıntıyı her zaman ki dikkatli üslubuyla editör masamızın deneyimli ismi Bahadır Özgür dikkatlerimize sundu.

Bahadır biraz da şüpheci bir üslupla "tüm sektörler baş aşağı çakılırken tekstil sektörünün aralık ayında yüzde 40 gibi anormal bir büyüme yakalamasını mercek altına almalıyız" dedi.

Bir anda yazı işleri masası ikiye bölündü.

Bir grup "şu kriz ortamında tekstil bu başarıyı yakalamışsa helal olsun. Madem öyle onların bu başarıyı nasıl yakaladıklarının hikayesini anlatalım" dedi.

Diğer grup "Referans haber merkezi her gün tüm sektörleri sahada çok yakından izliyor. Bu rakamların gerçek olmasını çok isteriz ama ya değilse?" diyerek her uzman gazetecide olması gereken şüpheci refleksle bu habere temkinli yaklaşılmasını önerdi.
Gerçekten de dikkatli bakanlar için TÜİK verileri çok ciddi bir biçimde kafa karıştırıcıydı. Düşünsenize tekstil ile bağlantılı hazır giyim yüzde 19, deri yüzde 18,9 daralmış ama tekstil sanayi üretimi yüzde 40 artmış!

"Masa başında daha fazla tartışmanın anlamı yok" diyerek işe koyulduk.

Her halükarda bir gazeteci için yapılması gereken belliydi.

Ya şu kriz ortamında tekstil sektörüne dair muhteşem bir başarı öyküsü ile karşılaşacaktık ya da (ağzımdan yel alsın) büyük bir skandalla!
Çıkıp önce tekstil piyasasından, sonra da TÜİK'ten, açıklanan rakamların sağlaması yapılacaktı.

Bu noktada görevi deneyimli editörümüz Şebnem Turhan üstlendi.

Başladı tekstil sektörünün önde gelenleriyle temkinli yaklaştığımız başarı hikâyesinin arka planını konuşmaya. Ve her adımda gelişmeleri bizimle paylaşmaya.

Haklı olarak ilksektörün deneyimli isimlerinden İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi'yi aramış.

Fakat o da ne?Â

Daha sorusunu tamamlayamadan Tanrıverdi'den "bu çok mantıksız" tepkisini almış.

Tanrıverdi duyduğu rakamların şaşkınlığıyla aynen şu tepkiyi vermiş:

"Hazırgiyim imalatı düşerken kumaş ve hammadde kısmı artıyor. Bu rakamlara bizim tereddütlerimiz var. Anlam veremiyorum ama iyi olur İnşallah!"

Hazırgiyimci şaşkın, peki rakamın asıl muhatabı yani imalatçı ne diyor?

Şebnem'in ikinci durağı İstanbul Tekstil ve Hammadde İmalatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle.

Tanrıverdi her şeye rağmen nezaketinden bizim yazı işlerindeki bazı arkadaşlar gibi iyimserliğini korumak istiyor oysa Gülle hepten şaşkın: "Bu rakamlar beni çok şaşırttı, anlam veremiyorum. TÜİK kime bakıp kimden yapmış. Ne içerde hareket ne de dışarıda bereket var."
Fakat esas darbeyi sektörün sıkıntılarını her hafta Referans'ta vukufiyetle kaleme alan kendisi de tekstil sektöründe yıllardır üretici olan Şevket Sürek vuruyor: "Ben hammadde satıyorum. Eğer artış olsa ilk ben fark ederdim. Aralıkta satışlarım son 12 ayın dibinde. TÜİK nereye bakıyor. TÜİK'in başka yerde tekstilcisi mi var? TÜİK Türkiye diye yanlış bir ülkeye sormuş olmasın?"
Temkinli de olsa "bir başarı hikâyesi yakalayabilir miyim?" umuduyla kolları sıvayan Şebnem umutsuz.

Hangi kapıyı çalsa sonuç değişmiyor.

Bu arada TÜİK verilerine güvenerek televizyonlara çıkan uzmanlar "krizin dibi göründü" gibi çok keskin yargılara varıyor büyüme üzerine ahkâm kesiyor.

Sonunda Şebnem dayanamayarak belki de en başta çalması gereken kapıyı çalıyor.

TÜİK yetkililerine tekstilde yüzde 40'lık büyümenin piyasada nasıl bir karşılığı olduğunu bulamadığını dolayısıyla açıkladıkları rakamda ciddi bir yanlış olup olmadığını soruyor.

TÜİK uzmanı kendinden emin bir ses tonuyla önce itiraz ediyor sonra da konuyla ilgilenip döneceğini söylüyor.

Ve yaklaşık 2 saat sonra Şebnem'in telefonu çalıyor.

Aaa, oda ne?

Az önce kendinden çok emin bir ses tonuyla konuşan yetkili galiba bu kez biraz mahcup: "Size ve gazeteniz Referans'a çok teşekkür ederiz. Sayenizde teknik sebeplerden kaynaklanan bu büyük hatayı fark ettik. Yeni rakamları yarım saat sonra açıklayacağız."

Hakikaten de yarım saat sonra TÜİK düzeltilmiş yeni büyüme rakamlarını açıklıyor.

Sanayi üretimindeki daralma sabah açıklanan yüzde 11,9'dan 17,6'ya yükseltiliyor.

Tekstil sektöründe yüzde 40 olarak açıklanan ve tüm sektörü şaşkına çeviren büyüme rakamı ise yüzde 23,7'lik düşüş olarak revize ediliyor.

Rakamları görünce Şebnem ve Bahadır'a dönüyorum.

İkisinin de ağzından "Referans Gazetesi çalışanı olarak görevimizi yaptığımız için mutluyuz ama TÜİK ve ülke ekonomisi adına üzgünüz" yanıtı dökülüyor.
Arkasından ısrarlı sorularımız üzerine TÜİK yetkilileri "konuyla ilgili bir soruşturma başlatıldığı" bilgisini bizimle paylaşıyor.

Açıkçası ben bu skandal hatanın kasti olmadığını umut etmek istiyorum.

Bu yüzden soruşturmanın sonucunu merakla bekliyorum.

TÜİK gibi açıkladığı verilerle tüm piyasalara yön veren saygın bir kurumun "şaibeli hale gelmesini" düşünmek bile geçirmek istemiyorum.

Yazarın Tüm Yazıları