Sevgiliye dokunmak ibadettir

Evvel zaman içinde, insanların birbirlerini aylarca görmeseler de sevdikleri, mektuplaştıkları bir alem vardı.

Haberin Devamı

“İki gözümün ikisi...” ya da “canımın paresi...” diye başlayan eflatuni mektuplar.
Birbirlerinin saç teline değerken heyecan yapan, dokunmaya kıyamayan sevgililer.
Sonra o günler geçti, dokunmatik zamanlar geldi. Cinsellik devrimiyle dokunmanın her şey ve hiçbir şey olduğu bir afacanlıktır başladı. Seks jimnastiğe dönüştü, dokunuş banalleşti.
Artık dokunmuşuz dokunmamışız fark etmiyordu. Hormonlar sazı eline almış bırakmıyordu. Bu hep böyle gidecek sanıyorduk. Ta ki internet gelene kadar.
Dokunma özürlü dahilerin icadı sosyal paylaşım siteleri sayesinde, yeniden bir temassızlık çağına girdik.
Herkesin profil fotoğrafından ibaret olduğu bu devirde temasa da, vücut diline de fazla lüzum yoktu.
Dokunmak yeniden tabu oldu: Şimdi yine birbirlerine dokunmadan yazışan internet âşıkları var. Ama ataları gibi mesafelerden ya da savaşlardan dolayı değil, korkudan.
Gözyaşına dokunamıyorlar, kahkahasına dokunamıyorlar, esprilerine, hayallerine ve zaaflarına dokunamıyorlar birbirlerinin.
Çünkü dokunurlarsa bilmedikleri korkunç bir virüsün kendilerine geçeceğinden korkuyorlar.  
Oysa bu virüs sadece âşık olmadan sevişenlere bulaşıyor ve adına kısaca “yalnızlık” diyoruz: Bilimsel adıyla söylemek gerekirse Kazanova sendromu.
Hayatı klavye başında ve temassız geçirenler, bu sendromun milleti öldürdüğü eski zamanlardan kalma korkular yaşıyor.
İlk insanlar gibi, cesaret verecek bir mabet arıyorlar. Kendilerini iyi hissedecekleri bir kutsal mekân. Bu yüzden vazgeçmiyorlar, nerede olduğunu bilmedikleri bir sevgiliyi aramaktan.
Çaktırmasalar da, siber uzayda yol alırken bir görünüp bir kaybolan o yüzü sonunda bulacaklarına inanıyorlar.
Milyarlarca data transferinin ortasındaki yalnız kalpler, dokunacak birini bulmanın umuduyla işte bu yüzden atıyor. 

Haberin Devamı

Motorcu da mağdur

Trafikte kural-mural sallamayan motorculardan bahsettikten sonra, motosiklet kullanıcılarından mektuplar aldım.
“Genelleme yapmışsın, düzgün kullanan pekçok motorcu var” diyorlar: “Ne çektiğimizi bize sor!. Asıl trafik mağduru biziz.” Zaten “yazınıza teşekkür ederiz. Motor tipi araç kullananları bilinçlendirmek için en kısa zamanda örgütlenip çalışmalara başlayacağız” şeklinde mektuplar beklemiyordum, ne yalan söyleyeyim.
Herkes mağdur olunca döndük mü yine başladığımız yere: İşimiz yine trafik canavarının insafına kaldı.

tatlı  Sözlük

Haberin Devamı

Depremcilik: Memleketimize mahsus bir ekmek kapısı.

Yazarın Tüm Yazıları