Sevgili hatıra defterim

30 Ağustos'tan 31 Ağustos'a geçerken sabah saatleri: Sevgili hatıra defterim. Bebeğin de haykırması olmasa aslında son derece sessiz ve güzel olabilecek bir saatte sana bu satırları yazıyorum.

Belirtmek istediğim şu ki, hayvanlar áleminde bir tek insan bebeklerin doğdukları andan itibaren hızla kendilerini beslemeyi öğrenmemeleri ve en fazla 15 gün içinde de anne babalarının yanından ayrılıp kendi yaşamlarını kurmaya başlamamaları aslında büyük bir haksızlıktır. Tabiatın bize oynamış olduğu bu oyun nedeniyle ‘‘insan’’ adıyla anılan kategorinin, tüm canlılar álemindeki en bahtsız kategori olduğu da kesindir.

* * *

31 Ağustos sabah: Sevgili hatıra defteri. Gazeteye yazı yazarak hayatımı kazanmak zorunda olmamın korkunç sonuçlarından bir tanesi de her güne bütün gazeteleri okuyarak başlama cezasını çekmek zorunda kalmamdır. Güne böyle başlayınca, meseleyi toparlayıp hayatını olumlu bir akışa kanalize etme şansını baştan kaybediyor insan. Bana kalırsa insanları sabah saatlerinde bu tür bir travmaya maruz bırakmak yasaklanmalı ve bir kanun hükmünde kararname çıkarılarak bundan böyle Türkiye'de tüm gazetelerin akşam 18.00'den sonra satışa başlamaları kuralı getirilmelidir. Tüm gazetelerin aslında bir ‘‘meyhane baskısı’’ şeklinde yayımlanmaya başlamasıyla birlikte Türkiye'de stres oranının da muazzam bir hızla azalacağına inanıyorum ben.

* * *

31 Ağustos öğle saatleri: Ben hayatımda hiç namaz kılmadım ve sürekli de içki içerim. Ve şunu bilin ki sadece bu nedenden dolayı siyasete atılmıyorum; çünkü Türkiye'de hiçbir ‘‘kitle partisinin’’ benim gibi bir insanı aday olarak göstermeye cesaret edebilmesi mümkün değil. Çünkü aday olabilmem ve değerli seçmen kitlelerini tatmin edebilmem için ya ‘‘Hiç içki içmedim ve sürekli namaz kılarım’’ demem gerekiyor, ya da illa liberal görüneceksem her ikisinden de yaptığımı birazcık anlatmam lazım. Birazcık içerim, birazcık namaz kılarım deyince liberal oluveriyorsun bu ülkede ve gayet tabii ki anında da liberal düşüncenin içine ediveriyorsun. Ama olsun, modern kitleler seni seviyor ya, asıl önemli konu o.

* * *

1 Eylül sabah: Hatıra defterine not. Bu satırları eşim değil ben Rana yazmaktayım. Serdar sabahın erken saatlerinden bu yana derin bir depresyon geçiriyor. Hayatın artık anlamı kalmadığını söylüyor hiç durmadan ve birkaç kez de yüksek sesle ağladı. Hüsamettin Özkan'ın seçimde aday olmayacağı haberini okuyunca bu acıya, onsuzluğa, onun var olduğu ama görünmediği bir siyasi ortama kendisinin adapte olmasının mümkün olamayacağını düşündüğü için acı çekiyormuş, böyle anlattı bana. Ona bir adet Xanax verdim; bir süre sonra açılacaktır, umut ediyorum.

* * *

1 Eylül öğle saatleri: Hatıra defterime notlar almayı sürdürecek gücü tekrar bulmuş durumdayım; çünkü Hüsam'ın siyaseti bırakacağı haberi bizzat kendisi tarafından yalanlandı. ‘‘Ben hayatta verdiğim her sözün arkasında durdum, seçimde de aday olacağım’’ demiş. Ben Hüsam'ın bu lafının Türkiye'deki üniversitelerde mantık derslerinde zorunlu olarak okutulmasından yanayım. Hangi sözü verdiği belli olmayan, verdiği sözler gizli olan bir insanın, ‘‘Ben verdiğim her sözü tuttum’’ diye konuşması, şimdi hayatta olsalardı Kant, Hegel, Schopenhauer ve nicelerinin kurdukları kendi içinde tutarlı düşünce modellerini temelinden çökertecek abuklukta bir olaydır. Üniversitelerimizde bu konu üzerinde düşünüldüğü takdirde eğitim kalitesinin anında birkaç misli artacağı da kesindir. Hüsam'ı özel yapan da budur işte. O tek bir cümleyle dünyadaki tüm mantık kurallarını zorlayacak güçte bir çıkış yapacak niteliklere sahiptir.

* * *

2 Eylül sabah: Sevgili hatıra defteri. Günde bir buçuk saat uyuyarak yaşamı sürdürme üzerine bir deneye başlamış durumdayım. Bugün bu deneyimin 15'inci günü. Son 15 günde toplam 18 saat kadar uyudum. İyi haber alan kaynaklara göre, gelmiş olduğum noktada sinirlerim oldukça laçka halde, öyle diyorlar. Bence bu kötü niyetli bir yorum. Neden böyle yorumlar yapmak zorunda hissediyorlar kendilerini anlamıyorum. Tamam, sabah internetten haberleri okurken bir an kendimi kaybedip bilgisayarımı pencereden dışarı attım ve sonra da köpeği boğmaya çalıştım, ama sadece bunlara bakıp da bir insan hakkında sonuçlara atlamaya çalışmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum. Umarım benimle ilgili değerlendirmeleri yakında değişir.
Yazarın Tüm Yazıları