Serdar Turgut: ‘Hiçbir yer’den haberler

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

GAZETEMİZİN ‘‘Hiçbir yer’’ muhabirinin son gönderdiği haber aşağıdaki gibidir.

‘‘Dünya Bankası Başkanı James Wolfensohn, Türkiye'deki temaslarını tamamlayıp ülkemizden ayrıldı.

IMF Türkiye Masası şefi Carlo Cottarelli ise maalesef hálá burada, ama tabii bu tamamen ayrı bir yazı yazılacak kadar derin ve trajik bir konu.

Bağımsız kaynaklardan edinilen izlenimlere göre James Wolfensohn Türkiye'de çok mutlu oldu.

Neyin kutlandığı belli olmayan ama gazetelere haber olan resepsiyonda onunla konuşan, hatta resim çektiren işadamları ile IMF'ye bağlılık dereceleri bu kuruluşun Washington'daki yöneticilerini bile şaşkınlığa ve mutluluğa iten çok yönlü danışman-ekonomistler de başkanın bu mutluluğunu teyit ettiler.

Başkanın bu mutluluğunun Türk ekonomisinin durumundan kaynaklandığı belirtiliyor.

Türk ekonomisinin dev adımlarla gelişmekte olduğu yolunda çok işaretler olduğunu söyleyen Dünya Bankası Başkanı, o gece resepsiyona katılan çok yönlü ekonomistlerden bir tanesine dönerek, ‘‘Örneğin alalım seni. Gazete yazarlığı yanı sıra o kadar fazla bankaya, özel şirkete danışmanlık yapıyorsun ki köşende bunu okuyucularına açıklamış olsaydın, yemin ediyorum onlar da ‘Herhalde bu adamın yazdıklarında doğruluk payı var. Ekonomi gerçekten iyiye gidiyor olmalı, yoksa bu kadar danışmanlık kimseye vermezler' diye düşünmeye başlarlardı’’ diye konuşmuştur.

Başkanın bu konuşması, resepsiyona katılan işadamları ve danışman-ekonomistleri engin bir neşeye boğmuş, çoğu uzun süre kahkahalarla gülmüşlerdir.

* * *

Dünya Bankası gibi ciddi bir kuruluşun başkanının, sadece işadamlarına ve banka danışmanı ekonomi yazarlarına bakarak Türkiye ekonomisi hakkında mutlu kararlara vardığını söylemek haksızlık olur.

Başkan zor şartlar altında da olsa Türkiye'yi gezmiş ve Malatya'ya gitmiştir.

Gezide hayvancılık projelerine özel önem veren Dünya Bankası'nın bu en üst yöneticisinin bir şey dikkatini çekmiştir.

Kilometrelerce uzunluktaki otlak alanlarında bir tek inek, koyun, kuzu bile bulunmadığını gören başkan, yanındakilere dönerek ‘‘Where are all the animals, my lamb’’ diye sormuştur.

Tercüman da bunu, ‘‘Bütün hayvanlar da nerede, kuzum’’ diye çevirince bir panik yaşanmış; Malatya'dan Erzurum'a, Erzurum'dan Kars'a, oradan da Sıvas'a kadar yapılan bütün araştırmalara rağmen başkana gösterilecek bir inek bile bulunamamıştır.

Bir ara hemen bir büyük inek ithal edip başkana gösterelim fikri ortaya atılmış, ancak zaman kısıtlı olduğu için bu yöntem de lokal insanlara cazip gelmemiştir.

Otlama sahalarının böylesine boş kalmasının Türkiye'de hayvancılığın tamamen öldüğünü ortaya çıkarıp, memleketimizin New York'taki reyting şirketlerinden habire yüksek not alan prestijini bozacağını gören yerel yöneticiler, otlak sahalar boş kalmasın diye çevre ilkokullardan acele toparlanan çocukları sahaya dizmişler ve onlar da hep birlikte ‘‘En büyük Dünya Bankası, başka büyük yok’’ diye bağırarak Wolfensohn amcalarını çok duygulandırmışlardır. Çocuklar ayrıca başkana çayda çıra da oynamışlardır.

Bu arada köylülerin sahada olmadığını gören Wolfensohn, adamların nerede olduğunu sorunca da ‘‘Yarısı İstanbul'da işsiz, yarısı da burada işsiz, kahvede oturuyorlar’’ cevabını almıştır.

Danışman ekonomistlerden bir tanesi bunun yanlış anlamalara yol açmaması için hemen olaya müdahale etmiş ve Wolfensohn'a dönerek, ‘‘Sayın başkanım, görüyorsunuz Türkiye nasıl da hızlı gelişti. İş gününü azaltma konusunda yemin ediyorum Almanya'yı bile geçtik. Kırsal kesimde ilerleme öylesine fazla ki, artık köylüler tek bir gün bile çalışmaya gerek duymuyorlar’’ diye konuşmuştur.

Bu konuşma ertesi gün bir gazeteye manşet olmuş ve hatta çeşitli ülkelerdeki çalışma saatlerinin karşılaştırmalı yayımlandığı tabloda TÜRKİYE kırmızı-beyaz renkle yazılarak milli duygular perçinlenmiştir.

* * *

Wolfensohn, İstanbul'a dönüşte havalimanından oteline giderken sağ tarafta Hürriyet'in binasını görmüş ve ‘‘Vay canına, bizde New York Times'ın bile böyle modern binası yok. Türkler valla muhteşem insanlar’’ diye yüksek sesle konuşmuştur.

Türkiye'nin her yerinde bulunan ve hatta bir keresinde bir New York'lu senatörü İstanbul'da hamamda yıkanırken basıp fotoğrafını çeken Hürriyet muhabirleri, ne yazık ki o otomobilin içinde olmadıklarından başkanın bu sözleri ertesi gün gazetede hak ettiği büyüklükte yer almamıştır.

Başkan, Türkiye'den ayrılmadan önce ‘‘Bari bir de süpermarket göreyim’’ demiş, Nişantaşı'nda gidilen süpermarkette ise meyveler bölümünde elma olarak sadece ithal kırmızı elma ve ithal golden elma olmasına bakıp, ‘‘Şu ilerleme düzeyine bak. Refah ne kadar artmış ki memlekette sadece ithal elma satılıyor’’ diye konuşmuştur. Başkanın bu konuşmasını yaparken gözlerinin yaşardığı da dikkat çekmiştir.’’

Yazarın Tüm Yazıları