Serdar Turgut: Ben demedim mi?

Serdar TURGUT
Haberin Devamı

‘IMF ile anlaşmış olmak memlekette neredeyse bayram havası yaratacak hale geldi. Ancak reçeteler her uygulandığında kriz sadece kısa dönemde azalır gibi oldu, orta ve uzun vadede ise standart reçete, krizi sona erdirmediği gibi bunu kurumlaştırdı, kalıcı hale getirdi. Ekonominin bütününde yaşanan kurumlaşmış kriz nedenleriyle fazla sorgulanamıyor. Halbuki göstermeye çalışacağım gibi kriz her geçen gün de tehlikeli bir noktaya doğru gitmekte.’ (13 Nisan 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

* * *

‘‘(Olaylara) borsanın sanal dünyasından bakarsanız ve ekonomiyi değerlendirme kriteriniz sadece bu noktayla sınırlı kalırsa, o zaman Türkiye ekonomisinin mükemmel olduğuna, büyük başarılar yaşadığına karar verirsiniz. Üstelik kendileri de bir borsa oyuncusu olan dış yatırım çevreleri, zaman zaman Türk ekonomisini öven raporlar yazarlar ve bunlar haber de olur. Ancak bütün bunlar sanayi-üretim temeli sürekli gerileyen bir ülkede borsanın hacminin, rakamların sürekli büyümesinin getirdiği tehlikeyi de ortadan kaldırmaz. Bir küçük iğne, balonun tamamen patlamasına yol açabilir; bu olursa da Türkiye'de büyük buhran yaşanır. Tehlikeyi daha da artıran bir unsur, IMF'nin standart reçetesinin bu tehlikeli durumu kısa-orta vadede çözmeye yarayacak hiçbir tedbir getirmemesidir.’’ (14 Nisan 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

* * *

‘‘Türkiye'de borsa fena halde şişmiş, sanayi üretimi geriliyor ve kısa vadeli sermaye hareketleri de tehlikeli boyutlarda. Bankaların hemen hepsi açık pozisyonda ve kriz çıktığında aklımıza tek gelecek ‘reçete' de yine IMF'nin kriz çözücü değil de krizi artırdığı artık belli olan reçetesi. Bu tehlike değilse, başka neye tehlike diyeceğiz bilemiyorum.’’ (14 Nisan 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

* * *

‘‘Dünyada bugün borsanın yükselme trendinin sağlıklı olup olmadığına karar vermek için bakılacak en iyi gösterge, kişi başına düşen gelirdir. Gelir düzeyi artarken borsada artış varsa bu sağlıklı bir artıştır. Yok gelirler artmazken borsa durmadan yükseliyorsa o noktada büyük bir sağlıksızlık vardır. Borsa o tür ülkede tehlike sinyalleri vermektedir aslında. Türkiye'de bugün borsada bir balon vardır ve bu balon bir gün söndüğünde karşılaşılacak tablo, 6 milyonluk aktif ekonomik nüfustaki sayı azalma sürecinin hızlanması olacaktır.’’ (5 Mayıs 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

* * *

‘‘Çalışmaya bugünden başlamalı ve fikir üretmeliyiz. Çünkü enflasyon oranını yüzde 80'den yüzde 40'a indirmenin toplumsal maliyeti, bu oranı yüzde 40'tan yüzde 20'ye indirgemenin yaratacağı toplumsal maliyetin yanında hiç kalır. Çok değil, bir yıl içinde Türkiye, bugünkünden çok daha vahim bir bölüşüm sorunu ve iç piyasanın bırakın daralması, yok olması meselesiyle karşı karşıya kalacak. Ülke sermayesini böylesine büyük bir krize mahkûm etmemek ve ‘Öteki Türkiye'yi de modern bir ülkeye yakışan ekonomik düzeye getirmek için bugün gecikmeden yeni Türkiye'nin modernleşme programını hızla tartışıp uygulamalıyız.’’ (13 Temmuz 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

* * *

‘‘Aslında benim istediğim de Türk ekonomisinin büyük bir tehlikeye düşmesinin önlenmesinden ibaret. Bu radikal bir talep değil ve hatta belki de radikalizme karşı da bir girişim. Ama işin ilginç yanı, Türkiye'de bugün var olan ekonomi modelinin yerine kapitalist sistemin içinde kalınarak yeni bir model getirilecekse -ki bunun getirilmesi kaçınılmaz- bunu ancak radikal düşünmeyi bilen insanların yapabilecek olmasıdır. Bu, Türkiye'de yaratılmış olan burjuvazinin de aslında manen yenilmiş olduğunu gösterir. Var olan ve bir şekilde süregittiğine inanılan sistemden memnun olanlar, kısa vadeli para kazanmalar ve borsa kazançları hayaliyle tatmin olup yaşıyorlar. Radikal fikirlere sahip olan insanlar, işler böyle gittiğinde ekonominin hiç beklenmeyen bir anda çökebileceğini ve bundan da sonunda yine kaçınılmaz olarak halkın darbe yiyeceğini görmeliler.’’ (18 Nisan 2000 tarihli Renkler köşesinden.)

Yazarın Tüm Yazıları