Sedat Ergin: Top ikinci kez Bahçeli'nin sahasında

Sedat ERGİN
Haberin Devamı

Başbakan Bülent Ecevit'in başlattığı liderler turu ile birlikte Türkiye dünden itibaren cumhurbaşkanlığı seçimi menziline girmiş bulunuyor.

Ecevit, dünkü temaslarından sonra bu girişiminin başarı şansı konusunda kamuoyuna oldukça iyimser bir izlenim yansıtmış bulunuyor.

Dünkü açıklamadan yola çıkarsak, Süleyman Demirel'in görev süresinin uzaması konusundaki tutumlarını en belirgin şekilde ortaya koyan iki liderin Başbakan Ecevit ve DYP Lideri Tansu Çiller olduğu söylenebilir.

ANAP Lideri Mesut Yılmaz, Demirel'in görevinin ‘‘bir süre daha uzatılmasına sıcak baktığını’’ söylemekle birlikte, anlaşılan yalnızca 3 yıllık bir süre artırımına taraf gözüküyor.

Daha önemlisi, Yılmaz'ın bugüne kadar Türk kamuoyu karşısında Demirel'in görev süresinin uzatılması konusunda Ecevit ve Çiller ölçüsünde kendisini bağlayıcı kuvvetli bir taahhütte bulunmaktan kaçınmış olmasıdır.

Bu gönülsüzlük hali, Yılmaz'ın atacağı adıma karar vermeden önce havanın biraz daha netleşmesini bekleyip görme hesabıyla izah edilebilir.

Yine de en azından ilk aşamada, Yılmaz'ın Ecevit'in bu girişimine ciddi bir engellemede bulunmasını beklemek isabetli olmaz.

Bunun nedeni, Ecevit ile Yılmaz arasında 1997 yılından bu yana centilmence ve uyumlu bir şekilde yürüyen özel ilişkide yatıyor.

Yılmaz'ın Ecevit'i ortada bırakması, bu özel ilişkinin ruhuna aykırı bir durum yaratır. Bunun tek istisnası, ANAP grubunun gizli oylamada Demirel'i engellemeye gitmesi olabilir.

Aslında dünkü açıklamalarla birlikte cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin denklemde kilit konuma gelen siyasi aktör MHP lideri Devlet Bahçeli'dir.

Çünkü Meclis'te yaklaşık 306'lık bir blok oluşturabilecek olan muhtemel bir DSP-ANAP-DYP ittifakı, gerek Anayasa değişikliğinde, gerek Demirel'in ilk iki turda seçiminde gerekli olan 367 sayısına ulaşabilmek için MHP'nin (127) desteğine ihtiyaç duyacaktır.

Bahçeli, nasıl Öcalan kararında son sözü söyleyen aktör olduysa, bu kez de cumhurbakanlığı seçiminde aynı stratejik konumu kazanmış bulunuyor.

Gelgelelim, Bahçeli, bugüne dek Demirel'in görev süresinin uzaması konusunda hiçbir şekilde kendisini bağlamış değil.

MHP Lideri, Cumhurbaşkanı'nın görevi yürütüş şekli hakkında övücü ifadeler kullanmış olmakla birlikte, iş süre uzatımına geldiğinde kartlarını sonuna kadar elinde tutmak isteyen bir tutum izledi.

Ayrıca, Demirel'in YÖK Başkanı Prof. Kemal Gürüz'ün görev süresini uzatması üzerine Bahçeli'nin Demirel'i açıkça eleştirmiş olması da bir faktör olarak hesaba katılmalı.

Bahçeli, dün yaptığı manevrayla, bir taraftan Demirel'e kısmen sıcak bir bakış yansıtırken, diğer yandan topu partisinin yetkili kurullarına atarak kartlarını yine kapalı tutmuş oldu.

Burada Bahçeli'nin karşılaşacağı bir güçlük, partisinden Demirel'in ismine gelecek itirazlardır.

İkinci güçlük, bu girişimin Öcalan kararının hemen ertesine rastlamış olmasıdır. Bu durumda, MHP'nin hep kendisine dayatılan çözümleri onaylayan bir parti konumuna düştüğü şeklindeki eleştiri ve yakınmalar artabilir.

Ancak Bahçeli, adımlarını ayarlarken Türkiye'nin yakaladığı istikrar havasının sekteye uğratılmaması gereğini de dikkate almak durumundadır.

Yazarın Tüm Yazıları