Seçim yasaklarına uygun bir yazı yazdım

Yazılarım gazetede her ne kadar pazar günleri yayınlanıyorsa da, perşembe gecesinden bitirmek ve cuma sabahı gazeteye vermek zorundayım.

Bu hafta, yasaklı bir hafta. Siyaset yazamayız. Sanki her hafta siyaset yazarmışım gibi, yasak ya, inadına canım siyaset yazmak istiyor. Aslında her ne kadar kaidelere uyan bir melek isem de, yasak olunca içimdeki şeytan beri rahatsız ediyor ve mütemadiyen bana bu yasakların saçma olduğunu her dakika hatırlatarak beni rayımdan çıkarmaya çalışıyor.

HAVADAN SUDAN BAHÇEDEN

Kendi seçtiğim konuları yazmakta serbestim ama gene de mesuliyetini taşıdığım koskoca bir yayın grubuna dahil olduğum için kaidelere uymam gerekiyor. Anlayacağınız içimdeki melekle şeytan birbirleriyle kavga ederlerken, hangisine uymam gerektiği hususunda beni ikileme düşürüp karakterimi zorluyorlar.

Tabiatıyla (Sn. Şükrü Elekdağ'ın kulakları çınlasın, bu kelimeyi çok kullanırlar) melek tarafım ağır bastı ve size havadan sudan bahsetmeye karar verdim.

Meteoroloji her ne kadar yağmurlu havalar maruz kalacağımız haberleri verdi ise de havalar çok güzel. Park etmiş arabalardan geri kalan kaldırımları bulabilirseniz yürüyüş yapmak için ideal bir mevsim yaşıyoruz. Yürürken bazı bahçelere bakarak sarmaşık yapraklarının rengine dikkat buyurmanızı rica edeceğim. İki türlü sarmaşık vardır: Çabuk üreyen ve her tarafı saran sarmaşık türleri ile yavaş üreyen ve yaz-kış yeşil kalan sarmaşık türleri. Çabuk üreyen sarmaşıklar kışın yapraklarını dökmeye hazırlanıyor ve renk değiştiriyorlar. Bu değişen renklere başanızı kaldırıp bakın, zira kırmızılara ve sarılara bürünen bu yapraklar bence tabiatın en dekoratif şeklini alıyorlar. Ruhunuzun bu renkleri hissedebildiğine ve gözlerinizin görebildiğine şükredersiniz ve Tanrı'ya bu en önemli duayı yaparken belki de Galatasaray'ı anarsınız.

Her yaratığın genci makbuldür. Ama bahçelerin ve şarabın yaşlısı daha makbul sayılıyor. Şarap hakkında bir laf edemeyeceğim, zira gazetemizdeki bütün yazarların derin şarap bilgilerine karşılık ben hiç mi hiç bu konudan anlamıyorum ama gördüğüm bahçelerin arasında yaşlı bahçeler en güzelleridir diyebilirim. Bilinçli yapılmış bahçeler beş duyuya hitap ederler. Görsel düzenlenenler göze, bol ağaçlı olup da kuşların barınmasına olanak verenler kulağa, mutfakta kullanılan otların yetiştiği bölümler dile, kokulu çiçeklerin olduğu bölümler buruna, sadece vazoya koymak için elinizle tutup da kopardığınız nebatlar ise dokunmaya hitap eder. Böyle bir bahçenin yaratılabilmesi için bayağı bir zamana ihtiyaç vardır.

Aslında benim burada yemek tarifleri vermem gerekirdi ama yemek pişirmesini maalesef bilmediğim için iyi bir dolma tarifi veremeyeceğimden dolayı özür dilerim. Sadece ‘‘zeytinyağlı dolmaların soğanı ne kadar bol olursa o kadar lezzetli olurlar’’ diye bir bilgiye sahibim. Etli dolmalar körpe asma yapraklarından, pazıdan ve aynı zamanda dut yaprağından da sarılırlar. Dut yaprağını muhakkak bir deneyin, fevkalade lezzetli oluyor.

Çok romantik olduğum için mehtaplı geceleri çok sever ve hep kocamla paylaşmaya çalışırdım ama çok realist olan kocam bana ‘‘Bir tekerlek kaşar peynirine bakıp bakıp ne anlıyorsun? Üstüne üstlük astronot Armstrong'un oradaki ayak izlerine bakmanın hiçbir alemi de yok’’ deyip romantik tarafımı da hafif öldürdü. Dolayısıyla yarı realist bir mahluk olarak kaldım.

SAÇMASAPAN YASAKLAR

Hiç bugüne kadar böyle karışık bir ortamda seçime gidildiğini hatırlamıyorum. Dolayısıyla aklım sadece bu seçimden çıkacak olan neticelere yoğunlaşmış durumda. Bu yüzden de başka bir konu hakkında yazı yazmak içimden gelmiyor.

Böyle saçma sapan yasakların bulunduğu bir ortamda daha başka bir konu yazamıyorum.

Ne yalan söyleyeyim, bu seçimlerin sonucunu heyecanla ve endişeyle bekliyorum. Pazartesi günü Türkiye'nin akıbeti belli olacak. Hakkımızda hayırlısı olsun.
Yazarın Tüm Yazıları