Şeb-i Arus

BU gece, Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin anıldığı ve bir hafta süren Ayin-i Şerif gecelerinin sonuncusudur.

‘‘Şeb-i Arus’’ diye anılır.

‘‘Düğün Gecesi’’ demektir ‘‘Şeb-i Arus’’...

Mevlana'
nın öldüğü bu geceye düğün denmesinin ve yas tutulmayıp kutlamalar yapılmasının nedeni, ünlü düşünürün vasiyetidir.

Ünlü düşünürün felsefesine göre, ölüm gecesi, seven sevdiği ile buluştuğu için ağlanmaz, tersine kavuşma kutlanır.

Çünkü Tanrı'yı sevenin, Tanrısıyla buluşmasıdır bu gece...

Mevlana sevenlerine şöyle seslenir:

Cenaze görünce ayrılık ayrılık deme...

Sana kaybolmak gibi görünür ama doğmaktır o.

Onun felsefesinde ‘‘Ölüm sonsuzlukla düğün’’dür.

Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin felsefesini, dünyanın hemen her yanında değişik dinlere bağlı insanlar ile hiç inanmayan milyonların benimsemesinin sırrı, şair-düşünürün şu kutsal dizelerinde yatar:

‘‘Gel, her ne olursan ol gel

Kafir, putperest, mecusi olsan da gel.

Bu dergáh umutsuzluk dergáhı değildir.

Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da gel.’’

Mevlana,
dergáhına gelenlere de şu öğüdü verir:

‘‘Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.’’

* * *

Mevlana Celaleddin-i Rumi 1207 yılında Horasan'da doğdu. Moğol istilaları nedeniyle ailesiyle birlikte Anadolu'ya göç etti ve Konya'ya yerleşti.

Mevlana kurduğu dergáhında yıllar boyu ‘‘hakikati ve ilahi aşkı’’ aradı.

Dine musikiyi ve semayı soktu.

Yobazlar musiki ve sema ayinleri nedeniyle ona sert eleştirilerde bulundular.

Ama o bunları hiç önemsemedi. Bu yobaz takımına şu yanıtı verdi:

‘‘Her yol Allah'a götürür; ben sema ve musiki yolunu seçtim.’’

Onun felsefesinde ve öğretisinde sema Tanrı'ya ulaşma yoludur.

Mevlevi semazenleri evrenin gerçeğini ve aşkını dönerek ararlar.

Neyden çıkan mistik sesin ağlayan ritmi ile döne döne kendilerinden geçerler ve Tanrı'ya ulaşırlar.

Semazen olabilmek, Tanrı'ya ulaşacak mertebeye erişebilmek için önce uzun bir çile döneminden geçmek ve derviş olabilmek gerekir.

Dergáha başvuranlar önce ‘‘Nevniyaz’’ olarak kabul edilirler.

3 gün süreyle temel ihtiyaçlarını yerine getirmek dışında yerlerinden kalkmadan post üzerinde oturtulurlar.

Bu uygulama, ilk sınavdır ve Nevniyaz'ın tahammül gücü ile idaresini ölçmek için yapılır.

* * *

Bu sınavı başarıyla geçen Nevniyaz'a her türlü ağır görev verilir. Amaç onun dünyevi gururunu kırmaktır.

Bu ağır ve çileli dönemi başarıyla tamamlayan Nevniyaz'lar dergáha kabul edilip edilmeme aşamasına gelir.

Dervişlik mertebesine ulaşmaya layık görülen Nevniyaz bir sabah kalktığında ayakkabılarının kapıya dönük konduğunu görürse anlar ki dergáha kabul edilmemiş.

Dergáhta kalmaya layık görülenlerin derviş olması için bu kez ikinci çile dönemi başlar.

Bu dönem Nevniyaz'ı dervişliğe yükseltir ve ona sema yapma, yani döne döne Tanrı'ya ulaşma hakkını kazandırır.

Mevlana'nın bugünün insanlık değerlerinin çok fazlasını kapsayan felsefesi, İslamiyet'in sevgiye açılan kapılarından sadece biridir.

Mevlana'nın yüceliğinin nedeni bıraktığı yolun umutsuzluk değil, umut, sevgi, hoşgörü ve sabır yolu olmasıdır.
Yazarın Tüm Yazıları