Savaşta kurşun adres sormuyor

İNGİLİZ ajansı Reuters adına çalışan Fuat Kozluklu dün 08.00'de aradığında sesi kötüydü; iki meslektaşı daha ölmüştü. Bağdat'taki Reuters bürosundan kendilerine bombalamayı yeni haber vermişlerdi. 15-16 kişilik bir ekip halinde çalıştıklarını söyleyen Kozluklu'ya ölen kameramanı tanıyıp tanımadığını soruyoruz.

İşte yanıtı:

- Ukranya kökenli; 32 yaşında, benim gibi serbest gazeteci olarak Reuters için çalışıyordu. Kovova'da beraber görev yapmıştık, ayrıca Çeçenistan ve Afganistan'da çalışmıştı. Filistin Oteli'nde geçen kasım ayında ben de kalmıştım. Bu tür oteller her zaman keskin nişancılar tarafından hedeftir. Ayrıca Amerikalıların, Kürtlerin de içinde bulunduğu konvoyları bombalamasından sonra söylenecek bir şey yok artık. Amerikalılar neyi ne zaman vuracaklarını kendileri dahi bilmiyor.

Şu anda bulunduğunuz bölge?

- Erbil'den Musul ve Kerkük'e uzanan cephelerde çalışıyoruz. Ancak Reuters kendi kadrolu gazetecilerini güvenlik nedeniyle cepheye göndermiyor; bizleri gönderiyor.

Güvenliğinizi nasıl sağlıyorsunuz?

- Ajans cepheye gidebilmenin koşullarını gösteriyor. Altınıza zırhlı araç veriliyor. Reuters, ekiplerine İngiliz veya ABD ordusunda görev yapmış, hatta savaşmış, daha sonra emekliye ayrılmış asker kişileri güvenlik danışmanı olarak görevlendiriyor. Her gün yanımızda bulunup brifing veriyorlar. Kameramana gideceği bölgeye ne kadar yaklaşılacağını gösteriyorlar. Silah ve mayınların çeşitlerini, çelik yelek ve kaskların hangi silaha ne kadar dayanıklı olduğunu veya olamadığını anlatıyorlar. Savaş bölgesinde bir mayına ne kadar yaklaşılacağını bu uzmanlardan öğreniyoruz.

Türk gazeteciler nasıl çalışıyor.

-
Durumları vahim... Buna rağmen çoğu kahramanca görev yapıyor; uydu telefonu olmasa bile... Anlatmasam daha iyi.

Ergene gözaltında


ERGENE Nehri'nin kirliliği ile ilgili olarak TBMM'de oluşturulan araştırma komisyonu iki günden beri bölgede geziyor. 12 milletvekili, il çevre müdürlüklerinin yönlendirmesiyle Çorlu ve Çerkezköy'deki toplantılara katılıyor, bürokratlarla görüşüyor.

Ergene'yi evsel mi, sanayi kuruluşlarının kimyasal atıkları mı kirletiyor? Geziye katılan bir siyasetçi, bize komisyona iletilmek üzere şunları anlatıyor:

Komisyon Başkanı Yahya Baş ve öteki üyeler, TEMA'nın ve Trakya Üniversitesi'nin hazırladığı raporları mutlaka okumalıdır.

Milletvekilleri, Çorlu'daki 104 deri fabrikasının bağlı olduğu ortak arıtma tesisini, bir de Nur Tekstil'in örnek arıtma tesisini gördüler. Acaba hangisi 24 saat çalışıyordu. Nur Tekstil'i kutladılar mı?

Komisyon üyeleri, Çevre Müdürlüklerinden çok Ergene boyundaki köylere de gitmelidirler ki; köylülerden asitli sulardan gözleri kör olan kaplumbağa ve kurbağların öyküsünü dinleyebilsinler; düşük yapan hayvanların insan sağlığına ne tür zararlar oluşturduğunu, Uzunköprü'de çeltik ekiminin neden azaldığını öğrenebilsinler. Ve... Yeraltından hangi fabrikaların günde kaç ton kaçak su çektiğini, buna karşılık Edirne'deki DSİ Bölge Müdürlüğü'nün kaç fabrikaya izin verdiğini, hangi kot ve kola fabrikalarının günde kaç ton su tükettiklerini, Trakya'nın altındaki suyun sorumsuzca tükenmesinin jeolojik bir olaya neden olup olmayacağını sormalıdırlar.

Komisyon gerçekleri, bürokrasinin dışında da yaşayanlardan araştırıp öğrenmelidir.

Peki sonuçta Ergene'nin kurtarılması için Meriçli (Edirne) Maliye Bakanı Kemal Unakıtan bütçeden para verecek midir? En önemlisi de budur.

Kültür’ün ‘kültürlü’ kadroları hazır


ANKARA'dan Ş.E.A. yazıyor:Kültür ile Turizm bakanlıklarının birleşmesi de çok ilginç bir birleşme olacaktır. Birleşmeyle ilgili yeni tasarı; Kültür Bakanlığı'na atanan Erkan Mumcu'nun 11 danışmanıyla iki gecede (yapılanmayla ilgili) hazırlanıp Meclis'e sevk edilmiştir. Büyük bir ihtimalle bu hafta içerisinde Genel Kurul'da görüşülecektir.

Atamalarda liyakatli kişilerin göz önüne alınmayacağı anlaşılmaktadır. Şöyle ki; belirtilen 11 danışman bakanlığı hiç tanımayan ve devlette tecrübesi olmayan kişilerden ibarettir. Zaten Mumcu hiçbir bürokratıyla, yani birim amirleriyle göreve geldiğinden bugüne kadar tanışma toplantısı hariç görüşmemiştir. Bu danışmanlarla sohbet ve kadrolaşma planları yapılmaktadır. 'Danışmanların başdanışmanı' unvanını alan, bazı gazetelerde de belirtilen şahıs, devlette tecrübesi olmayan 'musluk tamircisi' Sabri Bayar'dır. Kültür Bakanlığı'ndan 10 gün önce 265 kişinin özgeçmişleri alındı. Bu kişilerin değerlendirilmesi, yani bakanlıklar birleşince atanacak yerlere isim belirleme yetkisi bu beyefendidedir.

Hani devlette devamlılık esastı!

Yine Rize ve maç muhabbeti


BEN, Kalkandere'nin (Rize) 9 yıllık Belediye Başkanı Nihat Çolak'ım (ANAP). Rize-Kayseri maçıyla ilgili olarak yazdıklarınız arasında, Kalkandereliler için Rize'nin en belalı ilçesi denmesi sözüne üzüldüm. Birçok hemşerim beni aradı. Artık silah, kan, cinayet sözcükleri 20 yılın öncesindeki 'Karadere'de kaldı Yalçın Bey... Bu lekeyi kaldırmak için kavga veriyorum. Polis ve jandarma açısından Rize'nin şimdi en olaysız ilçesiyiz.

Bir anımı anlatayım: Şimdi Denizli Valisi olan Recep Yazıcıoğlu, ilk kaymakamlığını 1976 yılında burada yapmıştı. Ayşe Kulin, Yazıcıoğlu ile ilgili 'Köprü' adlı romanında Kalkandere'yi öcü olarak anlatır. Kulin'e ‘‘Sizi dava edeceğim’’ dedim. Recep Bey de bunun üzerine ‘‘Reklamın kötüsü olmaz’’ dedi. Unutmuştuk, şimdi bu sözü siz hatırlattınız.

Bizim Kalkandere'nin merkez nüfusu 9 bindir; ama 70-80 bin de dışarda yaşar.

Ben aynı zamanda Rizespor'un yöneticisiyim. Kayseri olaylarında bir maksat aramak istemiyoruz. Milletvekilimiz Abdülkadir Kart'a hiç tasvip edilemeyecek şeyler yapan Kayserispor Başkanı Mete Eke, keşke kendisini bir tanısaydı? Dövülen Başkan Yardımcısı Nurettin Cengiz, Sedat Peker'in amcasının oğludur. Bunların bu maçla bir bağlantısı olamaz. Bakın işler nereye geldi?

ANAP'tan % 60 oyla geldim ama memnun değiliz artık; nitekim memnuniyetsizliğini de vatandaş gösterdi. Rizeli bütün liderleri tanırım, beni severler.

Rizespor olarak tepki duyduğumuz bir şey var; bir ilin valisinin -Kayseri- tanımadığı Rizesporlu kalabalığa doğru -aralarında Rize Emniyet Müdürü de var- 'Rizespor'u kurtarmaya mı geldiniz?' demesi ne kadar doğrudur? Emniyet Müdürü de 'Efendim ben Ankara'daydım, milletvekilleri ile manevi destek vermeye geldim' yanıtını vermiş... Rizeliler de 'kim bu adam?' demişler, Emniyet Müdürü de, Rizelilerin sorusu üzerine kendisini tanımayan bu kişi için 'Bey Kayseri Valisidir' demiş; yani hoş olmayan bir durum yaratılmış.

Bugün sahamızda Gençlerbirliği ile oynayacağız.Kayserispor ve Kayseri halkına yönelik hiçbir tepkimiz olmayacak; sporun kardeşlik, centilmenlik olduğunu göstereceğiz...
Yazarın Tüm Yazıları