’Şato Şarabı’na hazırlanan sektörü Ankara’da duyan yok mu

TARIM ve Köy İşleri Bakanı Mehdi Eker’in dünkü açıklamasına göre, tarıma sağlanan destekler 2006’da 5 milyar YTL’ye ulaşmış.

Yanlış biliyorsam düzeltin.

Bu destekten pay almayan çiftçiler sadece bağcılıkla uğraşanlar.

Bağcılara devlet desteği yok, şarap üretenlere ise vergi yükü var.

Şarap sektöründeki bu tabloyu dün enine boyuna Pamukkale Şarapları’nın Yönetim Kurulu Başkanı Yasin Tokat ile konuştuk.

Tokat, yıllardan beri Denizli’nin Güney ilçesini Napa ya da Toscana’ya dönüştürmeye çalışıyor.

Yaklaşık 10 yıl önce Denizli’de 40 kadar bilim adamının katılımıyla Türkiye’nin ilk Bağcılık ve Şarapçılık Sempozyumu’nu düzenlemiş.

Sempozyum, 150 yıllık bağ bölgesi olan Güney’de bağcılığı özendirmek, üzüm kalitesini geliştirmek için bir dönüm noktası.

Bugün bölgede durum şu:

10 yıl önce Yasin Tokat’ın öncülüğünde dağıtılan fidelerle bağcılığa dört elle sarılan çiftçilerin sayısı 500’e ulaşmış.

Güney’de tersine göç yaşandığı gibi, emekli bürokratlar, profesörler arazi alarak bağcılık yapmaya başlamış.

Biraz zeytinyağcılık gibi.

Güney şimdi Türkiye’deki shiraz, cabarnet, merlot gibi yabancı üzüm çeşitlerinin yarısının yetiştiği bir vadi.

Pamukkale’nin yanı sıra, Kavaklıdere, Doluca gibi şarapçılık sektörünün önde gelen isimleri bu bölgede arazi alıp üzüm yetiştiriyor.

Beş, altı yıl zarfında arazilerin değeri bire on, bire yirmi gibi inanılmaz derecede artmış.

CHATEAU MARGAUX GELİYOR

Yasin Tokat "Hep bağcılık Avrupa düzeyinde olsun diye hayal ettim. Şimdi hayalimin gerçekleştiğini görüyorum. Napa’da, Tosvana’da ne yapıldıysa biz aynısı yaptık. Doğru yoldayız "
diyor.

Bağcılık, üzüm kalitesi, fıçılama teknikleri her şeyde kalitenin tutturulduğu inancında Tokat.

"Birkaç yıl içersinde Chateau Margaux kalitesinde şarap yaparız. Hiç bir eksiğimiz yok" diye sözlerine ekliyor.

İşte bu noktada yaman çelişkiye dikkat çekmek istiyorum.

Şarapçılık sektörü belli bir kaliteyi tutturmaktan ötürü mutlu.

Hem iç pazara, hem ihracata daha kaliteli bir ürün sunma konusunda kendisine güveni yerine gelmiş.

Ama AKP iktidarında giderek ağırlaşan vergi yükü başının üzerinde "Demokles’in Kılıcı" gibi.

Vergi yükünü Yasin Tokat şöyle anlatıyor:

"2002 yılında KDV artı ÖTV, devletin kasasına yatırdığım paranın ciromdaki payı yüzde 12 idi. 2006 ise bu pay lüzde 52’ye çıktı."

Olay bu kadar basit.

Şarapçılık tam şaha kalkacağı bir dönemde köstekleniyor.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın Denizli’de bir toplantıda "Dördüncü Murat gibi şarabı yasaklayamıyoruz ufak ufak vergileri artırıyoruz" dediği akıllarda.

BULGARİSTAN NASIL YOL ALMIŞ

Avrupa Birliği
’ne yeni üye olmuş komşumuz Bulgaristan’da bu sektöre bakın.

Çok da kaliteli sayılmayacak şarabının 230 milyon litresini ihraç ediyor.

Tokat, Bulgaristan’ın fiyatlarına damping yaparak 10, 15 yıl önce İngiltere pazarına girdiği günleri hatırlıyor.

"Bulgaristan’da üreticinin arkasında devlet vardı. Hem çiftçinin desteklenmesi, hem tanıtım için" diyor.

Bulgaristan’ın 230 milyon litresine karşılık bizim ihracatımız sadece 3 milyon litre.

Türkiye’nin toplam üretimi 80 milyon litre.

Bunun içerisinde Pamukkale Şarapları’nın payı yüzde 5 gibi.

Peki şarapçılık devletin teşviki bir yana vergi yükünün giderek ağırlaşmasıyla ne olacak?

"Korkum o ki küçülme olacak. Belki şarapçılık yok olacak. Şarap tüketenler yok olmayacağına göre, tüketiciler yabancı mallara yönelecek."

Yasin Tokat’ın çizdiği bu tablo karanlık bir tablo.

Oysa tam bugünlerde Pamukkale’nin yaşadığı bir sevinç var.

İlk kez piyasaya "rezerv" ürünü çıkartmış.

Üç yıl bekledikten sonra piyasaya uygun fiyata çıkan "Shiraz Rezerv" ve "Chardonney Rezerv" şato şaraplarının müjdecisi ama Ankara’da acaba umursayan var mı?
Yazarın Tüm Yazıları