Sartre mi, Şeriati mi?

Sevgili okurumuzun sorusuna cevap vermek istedim.

Haberin Devamı

Geçen gün “Entelektüel mi, Aydın mı?” konulu yazıma istinaden gelen bir soru “Jean-Paul Sartre, pek katıldığınız bu kitaptaki düşünceye göre entelektüel midir, aydın mıdır? Neden ? ”

Ali Şeriati; İslam dünyasının, Sartre; Fransız aydınlarının temsilcisi olarak kabul edilmiş iki özel insandır.

Birçok ayrı noktaları olsa da Sartre ve Şeriati’yi birleştiren “ortak bir vicdan ve sorumluluk” duygusu vardır. Onları, çağlarının ötesinde yaşatan işte bu vicdandır. Yaşadıkları dünyaya “Bana ne?” deyip sırtlarını dönmedikleri için bugün konuşuluyorlar.

Aydın olan insanların, ideolojilerini/düşüncelerini tümüyle ret veya tümüyle kabul etme zorunluluğumuz yoktur.

Haberin Devamı

Şeriati ve Sartre; İkisi de aynı zaman dilimini paylaşmıştır. Fransa’nın Cezayir’e karşı yürüttüğü savaşa karşı çıkmışlardır.

Şeriati, 60’larda Fransa'ya Sosyoloji ve Dinler Tarihi üzerine doktorasını tamamlamak için gittiğinde Jean Paul Sartre ve birçok Fransız aydını ile tanışarak düşünceleri ile hepsi üzerinde derin izler

bırakmıştır.

Hatta Sartre’nin, Şeriati için şöyle söylediği rivayet edilir; Bir dinim yok. Ama birini seçmek isteseydim o Şeriati’ninki olurdu.

Sartre’nin bu sözünü, Şeriati’yi yüceltmek için yazıya almadım.

Hangi görüşten olursa olsun bir insan “aydın”sa eğer, mensubu olduğu düşünce sistemi de değer görür. Ve bu “Ben, aydınım!” iddiasıyla olmaz. Zira tarihte hiçbir aydın, hiçbir düşünür böyle bir iddia da bulunmaz; buna tarih karar verir.

Şeriati’nin “aydın ve entelektüel” tanımı tek doğru değil elbet. İnsanoğlu var olduğu müddetçe farklı bakış açıları ve tanımlar olacaktır. Bir kelime eksik-fazla olması doğruyu değiştirir mi?

Haberin Devamı

“Aydın insan, bizim toplumumuzda yetişmez ve ortaya çıkmaz” diye bir iddiayı kabul etmem mümkün değil. Aydın insan cesaretli insandır, istese de susamaz, vicdanı izin vermez. Hesap-kitapla hareket eden birinden de aydın olmaz.

Unutmayalım; Sartre ve Şeriati’de yaşadıkları dönemde el üstünde tutulmadılar. İkisi de zindana atıldılar.

Toplumumuzda genel olarak dindar insanlar şöyle algılanıyor;

“Sadece din merkezli düşünürler. Felsefe, sosyoloji gibi ilimlere itibar etmezler. “Allah!” diyenin peşine sorgulamadan takılır giderler. Özellikle Ak Parti’yi desteklerler. İktidarın yanlışlarını görmezler, duymazlar.”

Bunun haksız bir itham olduğunu düşünüyorum. Haksız ve üstten bakış. Nedenlerini niçinlerini sorgulamadan yaftalayan bir yaklaşım.

Haberin Devamı

Evet, din adına dindar insanların- hatta dindar olmayanların da sömürüldüğü bir gerçektir. Sömürenleri ve sömürülenleri suçlayalım tamam ama sömürülen durumu ortadan kaldırmaya gayret etmeyenlerin hiç mi suçu yoktur?

Unutmayalım, suçlu romanın başında tahmin edilen kişi/kişiler değildir.

Hep birlikte suçu/suçluyu bulmak yerine “Cahiller!” deyip kendimizi de “akıllı” sınıfına koymakla bir yere varamayız.

Allah ibadet için dahi olsa kulun sömürülmesine izin vermez. “Bu konuyu bir yazımda ele alacağım ve çok enteresan bilgiler paylaşacağım.”

*Hakkari Yüksekova’da şehid olan askerlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

Yazarın Tüm Yazıları