Sandık ve “sandık”

SANDIK başındayız bugün.

Haberin Devamı

Kimi tatilini yarıda kesti.

Kimi belki hasta hasta kuyrukta.

Her seçim geldiğinde, grup terapisi olur şu cümle:

“Bir oy, bir oydur...”

Bu cümleyi temcitler, gider oyumuzu veririz.

Ve hafifleriz kırk yılda bir (pardon 4-5 yılda bir) “yurttaşlık” görevini yaptığımız için.

Bu atmosferiyle sandık başı, bir tür günah çıkarma kabini de olur bizim ülkede:

“Elim varmadı ama .....’ye verdim” ya da “Bir de onu deneyeyim dedim”, yanılsamalarının ardından.

* * *

Ya “ailecek” durumlar.

Televizyonda izledim cuma akşamı.

Seçim için otobüslere doluşup sandıklarının bulunduğu ile gelenleri.

Haberci soruyor hafiften oylarının rengini.

Yanıt hep erkekten:

“Biz ailecek ......’ye veririz.

“Hanım tabi ki oyunu benimle aynı partiye verir”

Haberin Devamı

Böylece sandıklarının bulunduğu yere gelip, demokrasiyi akıllarına getirdikleri tek yer olan sandıkta, hayırlı olur “sandıkları (zannettikleri)”parti için oy kullanacaklar.

Zaten, aile içi demokrasi ne kadarsa, “Bir başkadır benim memleketim”de de o kadar.

* * *

Ve güzelim, “çok manalı” Türkçe.

Oyun atıldığı kutunun adı sandık.

Kullandığımız (göz yumduğumuz) oylarla iktidara gelen parti hüsrana uğratırsa bizi, bahanemizin adı da aynı:

“Biz hayırlı olur, dediklerini yaparlar sandık.”

Ve ‘sandık’ın adı olur, 4-5 yıl boyunca sanduka.

Kullandığımız oyun, dedim ya demin.

O da oyun bazen.

Durma tekrarlanan.

Ama oyun/oy’un kurucusu aynı:

“Bizzat kendimiz; kanan da, sanan da...”

Ama biz her seferinde sorumlu başkası sandık.

Biz oy kullanmıyoruz belki de.

Gömüyor, defnediyoruz oyumuzu, bazen seçimlerde.

Yazarın Tüm Yazıları