Sait Faik’i anımsamak

SAİT Faik tutkunu Okan Konuralp söyleyince fark ettim.

Ve hak verdim.

Sait Faik’in 100. yaşgünü nasıl sönük, sessiz sedasız geçti.

Edebiyat dergileri bile ilgi göstermedi.

"Değini" düzeyinde bile...

* * *

İlkokul 5. sınıfta okumaya başlamıştık Sait Faik’i.

Reha Mağden ile.

Reha o zamanlar en döküntü kıyafetlerini giyerdi.

Bol bir pardösü başta olmak üzere...

Sait Faik’e ya da onun kahramanlarından -yani Sait Faik’in sevebileceği- birine benzemek için.

Bunu bir yazısında da aktardı:

"Sait Faik’i okurdum döne döne.

Acıların etkisini dinleyenler üzülmesin diye küçülten, küçük sevinç kırıntılarını da inadına mutlu olalım diye büyüten, hüzünlü yazı eşkiyası, insanın ruhuna baktıkça yüreğindeki menekşe özünü salan binyıl kahramanıydı o.

Ondan ’adalet’in bir kavram olmadığını, alemi eşitleyen, ihtiyarladıkça bile bozulmayan üçüncü bir ’göz’ olduğunu öğrendim.

Gerçek bir uzuv..."

* * *

O şu an 100 yaşında.

Ama 48’inde öldü.

Sirozdan. (Bir dönem, deha -yazar, düşünür- hastalığıdır)

Ada’pazarı’nda doğdu, sonra adalı oldu.

Burgaz adalı.

Burgaz Ada, doğal bir kliniktir.

Yüreği kesin iyileştirir de, karaciğeri iyileştirir mi, kefil olamıyacağım.

Ya da yüreği şişirir diyelim.

Karaciğerin şişini indirir mi...tartışmalı...

* * *

Ama disPANserdir.

Kırın tanrısı Pan’ın mekanı.

Hani şu KEÇİ kafalı.

Kararlı, inatçı, kendi coğrafyasında zirvede...

Özgürlüğüne tutkun, iklimini savunan.

Özetle, keçi kafalı.

Burgaz yandığında keçi ayaklı da olan, su koşturan en çıkmaz tepelere...

İzninizle Sait Faik’e yarın da devam edeceğim.

Çünkü onu anmak, hayatı hatırlamaktır.
Yazarın Tüm Yazıları