Sahne ücretim 20 bin TL

BİR sürü mail alıyorum.

Sunucu ol, moderatör ol, gel sahnede röportaj yap...

Haberin Devamı

Tamam.

Profesyonel “sahneci” değilim, yatağım iyi değil denir ya, onun gibi sahnem henüz çok iyi değil, teatral olamıyorum, fazla doğal duruyorum.

Ama istiyorsanız gelirim.

Yapabildiğim iş, soru sormak.

Sorarım.

Kıvırmadan, direkt, dan diye.

Sonuca giden sorular.

İzlemesi hem eğlenceli hem faydalı oluyor, gözlerimle gördüm.

Meseleyi de çalışıyorum.

Uyduruktan da yapmıyorum.

Bir kampanya olabilir, bir kişi olabilir, üç kişi olabilir...

Konuşma olabilir, konferans olabilir...

Yarım günümü alın, bütün günümü alın...

Ben de size fikir veririm.

Beynimin bir kısmını da veriyorum yani!

İşi ilginç hale nasıl getiririz diye kafa da patlatırım.

Ama karşılığında 20 bin TL istiyorum.

Daha azı olmaz.

Baştan bilin, ona göre beni arayın.

O parayla da benim hiç ilgim yok.

İş bitiyor, siz direkt “hayatı yarıda kalmış biri”nin hesabına yatırıyorsunuz.

Gazi Yüzbaşı Mehmet Aluçlu gibi.

Görme Özürlü dağcı Necdet Turhan gibi.

Devamı da oldu, onları da sizinle paylaşacağım.

*

Evet bana hâlâ biraz ayıp geliyor böyle rakam vermek, para konuşmak ama...

Bir sorumluluğum var...

Bu işe baş koydum...

Lösev’in 100 bin TL’sinden sonra...

Kendi icadım “Yarım kalan hayatlar” projesine de 50 bin TL buldum.

Yaz olmadan, 50 bin TL daha bulacağım.

Neye seviniyorum biliyor musunuz?

Acayip tekliflerle geliyor insanlar.

Halkla ilişkiler şirketleri bu kadar yaratıcı değildi eskiden.

Şimdi herkes, orijinal fikirlerle geliyor.

Ortaya ilginç sonuçlar çıkıyor.

Ben varım arkadaşlar!

Bu yaz kendimle baş başa kaldığımda...

“Bu yıl nasıl geçti?” diye düşünürken...

İhtiyacı olan insanlara 200 bin TL buldum diye sevineceğim.

Her sene 200 bin bulsam, fena mı?

Aslında herkes mutlu oluyor.

Parayı verenler bir hizmet alıyor.

Paranın gittiği insanlar da mutlu oluyor.

Ben de oluyorum; para kazanmıyorum ama manevi olarak kendimi acayip iyi hissediyorum.

Devam...

Devam...

Devam...

Haberin Devamı

Serdar Turgut’la çocuk yatağınıza geliyor mu muhabetti

İŞ için İstanbul yapıp geri döndüğümde...

Alya bütün oyuncaklarını, kitaplarını toplayıp geliyor.

“Bu akşam sizin yataktayım! Seni çok özledim” diyor.

Çok haklı.

Ama sevgilisiyle baş başa kalmak isteyen sevgilim de haklı.

Yakında prenses yatağı alacağız Alya’ya, o zaman bu sorunu halledeceğiz.

Kocamaaan bir yatağı olacak; o zaman babayla ona biz misafirliğe gideceğiz.

“Di mi Alya?” diye onu ikna etmeye çalışıyorum.

Ama üçlü uyumalara da bayılıyorum.

İkililerde şehvet, üçlülerde huzur var.

İkisi de gerekiyor hayatta.

Kafamda bunlar, Serdar Turgut’la konuştum geçenlerde...

“Bizim oğlan da bizim odada” dedi.

“Nasıl çözdünüz sorunu? Ya da bu, bir sorun mu?” dedim.

“Alp’in (8) kendi odası var. Ama bizim odada uyumayı tercih ediyor. Bizim iki kişilik bir yatağımız var, onun da tek kişilik bir yatağı. Yataklar yan yana duruyor.
Hem bizimle birlikte uyuyor, hem bizden bağımsız...” dedi.

Çok hoşuma gitti.

Sevgilime söyledim, “Aklından bile geçirme!” dedi.

Serdar’a tabii, “Nasıl sevişiyorsunuz karınla?” demedim.

Çünkü insanlar sadece yatak odalarında sevişmezler, bilirim...

Haberin Devamı

Senden gelecek her şeye razıyım

BU sene Anadolu Üniversitesi İşitme Engelliler Öğretmenliği’nden mezun oluyorum. Sizden mezuniyet balosunda giymek için bir elbise rica ediyorum. O gecenin ertesinde kuru temizlemeye veririm ve hemen size iade ederim. İnanın, o gece benim için çok önemli. Beni kırmazsanız, yıllardır hiç ara vermeden yazılarını takip ettiğim kadının uğuru ve onuruyla mezun olmama sebep olacaksınız. Cevabınızı bekliyorum. Sizden gelecek her şeye razıyım.
(Aylin D.)

- Aylin... O iş tamamdır. Olmuş bil. Bedenin kaç? Nasıl bir elbise hayal ediyorsun? Ne zaman bu mezuniyet? Bakarsın biri der ki, “Ben sana dikerim Aylin...” Demezse de birlikte hallederiz. Damla ya da Hande’yi arayıp 0212 677 04 67 numaranı bırakır mısın? Öpüyorum. Hey bitiş cümlene de bayıldım: “Senden gelecek her şeye razıyım!” Bunu çalacağım haberin olsun, bu akşam sevgilime böyle demek istiyorum. Bakalım ne diyecek?

Haberin Devamı

DİKKAT!

Bu numarayı not edin...

ALYA, küçükken evinizi “child-proof” etmiştik. Yani bir çocuğun yaşayabileceği kadar güvenli hale getirmiştik. Biz Kids Safe-T olarak o gün tek kuruluştuk, halen tek kuruluş olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. O zamandan bu zamana, yüzlerce evi güvenli hale getirdik. Şimdi, ülkemizde bir ilki daha gerçekleştirerek yeni bir projeyi başlattık. Amerika’da son 30 yıldır uygulanan ancak maalesef ülkemizde farkında olunmayan bir konu: “Senior Safety.” Bu şu demek: Çok yaşlı, fiziksel engelli, Alzheimer, demans gibi hastalığı olan kişilerin yaşadığı evleri, bakım yurtlarını, başta düşmeler olmak üzere güvenli hale getirmek. Üçüncü kişilere olan bağımlılığı azaltmak. Bu yüzden yaşadıkları mekânları, eşyaların kullanımı ve yerleşimleri açısından yeni baştan düzenliyoruz. Örneğin; tekerlekli sandalye kullanıyorsa, kapıları genişletiyoruz. Küvet veya banyo girişleri için yeni düzenlemeler yapıyoruz. Mutfak dolaplarını ve rafları asansörlü yapabiliyoruz. Islak alanları kaymaz hale getiriyoruz... (P. Birinci)

- Müthişsiniz. İyi ki, bu işe de el attınız! Mini bir araştırma yaptım, istatistikler dehşet. ABD’de her yıl, 65 yaş ve üzerindeki 15.800 kişi, evde düşerek hayatını kaybediyor. 1.8 milyon kişi, sırf evde düştüğü için hastanelerin acil servislerine getiriliyor. Sizi destekliyorum. Ve telefonlarınızı veriyorum: Kids Safe-T / Parkzon 0216 577 04 21- 0216 577 04 22. www.parkzon.com.tr 

Yazarın Tüm Yazıları