Protokol beklentileri etkileyecek

Erdal SAĞLAM
Haberin Devamı

Hazine Müsteşarı Mahfi Eğilmez ile Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel, bugün basın mensuplarının önünde ‘‘protokol’’ imzalayacaklar.

Protokol, iki kurum arasında bir centilmenlik anlaşması olacak. Bu anlaşmanın amacı da, ‘‘Hazine'nin Merkez Bankası'ndan kullanımlarını daraltmak, dolayısıyla para basımını frenlemek’’ olarak özetlenebilir.

Elimizde, örnek olarak 1989 yılında imzalanan protokol var.

Bugün imzalanacak protokolde, daha öncekine benzeyen hükümler yeralacak. Hükümlerin başında, Hazine'nin, kısa vadeli avanstan biriken 500 trilyon civarındaki borcunun kağıt verilerek itfasının, yeralmasını bekliyoruz.

İkinci olarak, kısa vadeli avansın belirlenecek miktarı aşması halinde Hazine'nin, yüzde 4 faiz yerine, piyasa faiz oranı ödemesi gerekecek.

Merkez Bankası bilançosunda 12 trilyon lira olarak gözüken, Ziraat yoluyla tarım birliklerine verilen reeskontların da kalkmasını bekliyoruz.

Protokol, çok radikal bir değişiklik yaratmayacak ama piyasalara verilmiş olumlu bir mesaj olacak. Eski bir Merkez Bankası yöneticisi bakın ne diyor:

- Sanıyorum asıl amaç piyasalardaki beklentiyi manipüle etmek. Kalıcı çözüme ise ancak kamu açıklarının kapatılması ile ulaşılabilir.

1989 protokolünün mimarlarından olan Mahfi Eğilmez, bugünkü protokolün de mimarı. Hazine'nin başındaki bu kişi protokolle, kendi imkanlarını sınırlandırmaya razı oluyor. Bütün amaç, bu yolla politikacıları aşırı harcamalardan alıkoymak; belki de seçim ekonomisini bile önlemek.

Protokolün kamuoyundaki beklentileri olumlu etkilemesini bekliyoruz.

Ancak bu protokolün herşeyi düzeltmek için yeterli olamayacağı kesin. Şu sıralar atama telaşı yaşayan Mahfi Eğilmez'in kafasında, hayata geçirmek istediği yeni önlemler olduğunu biliyoruz. Bunların hemen hepsi; çağdaş, şeffaf, rasyonel bir ekonomik sistem oluşturmaya dönük önlemler.

Dolayısıyla politikacıların ekonomideki etkisini de azaltmaya dönük...

İşte, sorun da zaten buradan kaynaklanacak...

DIŞBORÇ İMKANI

Mahfi Eğilmez'in Başbakan Mesut Yılmaz'la sürekli görüştüğünü, bu önlemler için destek aldığını biliyoruz. Bu çok olumlu; ancak unutulmamalı ki, daha önceki protokol bir bakanın emriyle kadük olmuştu.

O dönemde protokolün ortadan kalkmasıyla, birdenbire yüklü para basımı gündeme gelmiş, ekonomiye verdiği tahribat da çok büyük olmuştu.

Bu nedenle kamu açıklarını azaltmaya, siyasi harcamaları kesmeye dönük önlemler, bundan sonra da devam etmek zorunda. İki kuruluş arasındaki protokol de ‘‘Meclisle protokol’’e, yani yasaya dönüştürülmeli.

Bu programın başarısını etkileyecek en önemli faktörlerden biri de kaynak temini olacak. Yani Hazine, Merkez Bankası'na gitmeyecek ama bir yandan da, önümüzdeki Haziran'a kadar çok yüklü olan zorunlu harcamalarını da biryerlerden karşılamak zorunda kalacak.

Bu noktada da dışborç temini kritik bir rol oynayacak.

Eğilmez'in özellikle Dünya Bankası'yla yaptığı son temaslardan sonra bu konuda epey umutlu olduğunu görüyoruz. Eğilmez, yakınlarına, devam edecek önlemlerin ardından yapılacak temaslar sonucu, ‘‘uluslararası piyasalardan umulanın çok üstünde dış kaynak temin edilebileceğini’’ söylüyor.

Kısacası; ekonomi yönetiminde riskli, ancak atılması gereken bir adım atılıyor. Bu adımları, gerekli olan diğerlerinin izlemesi gerekiyor.

Bu tedbirlere, en fazla politikacıların itiraz etmesi doğal sayılmalı.

Geçen dönem günlük vurgunlara alıştırılan piyasaların ise artık bu işin sonunun olamayacağını görüp, rasyonel bir piyasa kurulmasını istemeleri ve bunun için atılacak adımlara destek olmaları, kendi lehlerine olacak.

Yazarın Tüm Yazıları