Portakal'a tat geldi

Geçen yılki festivalden sonra Antalya Altın Portakal Film Festivali'yle ilgili ağır bir yazı yazmıştım:

"Neredeyse her yıl aynı hikaye. Sanki sinemacılar festivali yerle bir etmek için sözleşmişler. Türkiye'nin sinema adına en büyük organizasyonu doğru dürüst yapılamıyor" demiştim.

Hatırlayın geçen yıl neler olmuştu;

Sinema Oyuncuları Derneği (SODER) davetiye nedeniyle organizasyonu protesto etti.

"Festivale bedava tatil için gelen sanatçılar var" sözü tartışma yarattı.

Sanatçılar adına düzenlenen yemekte, ayakta kalan 200 kişilik sanatçı grubu mekanı protestolarla terk etti.

Festivalde yarışan filmlerin oyuncusu ve yönetmenleri zahmet edip galalara gitmedi.

Tramvay filmi, ses kalitesindeki hatalardan dolayı festivalden çekildi.

41'incisi böyleydi.

Bir de dün başlayan 42'ncisine bakın.

Catherine Deneuve, Michael Madsen, David Carradine, Woody Harrelson, Shane Black, Nastassia Kinski, Kim Ki-Duk...

Geçen yıl bizim sinemacılarımızın itibar etmediği festival bu yıl dünya sinemasının yıldızlarını ağırlıyor.

Böyle olunca açılış kokteylinde bile her zamankinden fazla ünlü boy gösterdi.

Altın Portakal'ın bu yıl birincisi yapılan Uluslararası Avrasya Film Festivali'yle birlikte organize edilmesiyle havası birden değişti.

TÜRSAK'ın bu işe el atması, uluslararası bir festival yaratmak için herkesin elele vermesi daha ilk yıl Altın Portakal'ı müsamere havasından kurtardı.

Bir hafta sürecek festivalde umarım herhangi bir aksilik yaşanmaz ve organizasyon bu havayla devam eder.

Ama daha ilk iki gün gösterdi ki Altın Portakal doğru yolda.

Gösterilen çabalar itibar gören bir festivale sahip olmak adına umut veriyor.

Bir portre...

İstanbul Bayrampaşa'da tanışıp, kaçarak evlenen bir anne-baba.

Aynı semtte İsmetpaşa Mahallesi'nde 1981 yılında başlayan yoksul bir hayat.

Kocasından dayak yiyen ev kadını bir anne ve işsiz bir baba...

Üç çocuğuyla hayat mücadelesi veren, her şeye karışan sert, disiplinli bir anne...

Ortadan kaybolup Almanya'ya giden, uyuşturucu kaçakçılığı suçlamasıyla hapse düşen bir baba...

11 yaşında yufkacı çırağı olarak çalışmaya başlayan bir çocuk.

Ticaret lisesinde süren bir eğitim.

Ardından fabrikada muhasebecilik.

Arkadaşlarıyla birlikte Bayrampaşa'nın serserilerini dövdükleri, sokaklarda dayak yedikleri bir gençlik.

Mahallede hiçbir zaman açılamadığı gizli aşkla sevdiği bir genç kız...

Ve sadece para için katıldığı bir televizyon programı...

Bence listede en suçsuzu; sonuncusu...

Gençleri mutsuzluğa, uyuşturucuya bu kadar yakın bir hayata mahkum edenlerin televizyon programlarından daha fazla suçu vardır.

(Bilgiler, mahalleden en yakın iki arkadaşı Ferhat ve Birol'un anlattıklarından yola çıkarak, Hürriyet Pazar'da Ata'nın hayatını yazan Emel Armutçu'dan).

Saat 10'da Fon'da

Türkiye'nin ilk özel televizyonu Star bu sabah yapılacak ihaleyle yeni patronunu bulacak.

Çemberlitaş'ta küçücük stüdyolarının olduğu binada Magic Box olarak başlayıp, İkitelli'de TMSF yönetimine geçen bir yayın hayatı.

Bundan üç yıl önce Star'ın ihaleyle el değiştireceği söylense ne Cem Uzan inanırdı ne de biz.

Star önemli bir televizyondur.

Her ne kadar son yılları hafızalarımıza "önüne geleni yaylım ateşine tutan bir kanal" olarak kazınsa da Star'ın bu ülkenin yayın hayatına çok şey kattığı bir gerçek.

Şimdi yeni patronuyla sicilini temize çekip, yeni bir sayfa açacak.

Bu aynı zamanda Türk medyası için yeni bir dönemin başlangıcı da olacak.

Gözümüz saat 10.00'da Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nda...

Compishco ve yapay zeka

Vatan gazetesinde cuma günü dünyanın en akıllı bilgisayarı George ile yapılmış kısa bir röportaj vardı.

George adlı bilgisayar, yapay zekası sayesinde sorduğunuz sorulara son derece mantıklı yanıtlar veriyor.

Haber ilgimi çekti, çünkü benzer bir bilgisayarla geçen yıl tanışmıştım.

Adı: Compishco!

Yaratıcısı da bir Türk: Ali Murat Erkorkmaz.

Compishco'yla resmen sohbet ediyorsunuz; Mesela, "Merhaba ben Atatürk'üm" diyorsunuz.

Kısa bir süre düşündükten sonra, "Sen bir yalancısın" diyor. Çünkü o arada tüm arama motorlarına girip Atatürk'le ilgili bilgileri topluyor ve öldüğünü öğreniyor.

Böyle bir iki yalan daha atarsanız, kızıyor, küsüp yanıt vermiyor.

Onun da insan gibi mutlu günü var, sinirli anı var.

Tıpkı bir çocuk gibi her gün yeni şeyler öğrenip hafızasına kaydediyor.

Buna yapay zeka deniyor.

Compishco'yla tanıştığımda gözlerime inanamadım.

George'u önemsediğimiz kadar bizim bebeğimiz Comphisco'ya da değer versek!

TARİHTE BUGÜN

1 YIL ÖNCE

26 Eylül 2004

Şaraptan televizyona

Aralarında milyarlık Petrus'ların da bulunduğu Cem Uzan'a ait şaraplar TMSF tarafından düzenlenen açık artırmayla satıldı.

10 YIL ÖNCE

26 Eylül 1995

İran sansürü

Show TV, göstereceğini duyurduğu Kızım Olmadan Asla filmini İran Hükümeti'nin ricası sonrasında yayınlamaktan vazgeçti.

Hugh Grant'ın

Julia Roberts'la oynadığı ve pembe gömlek giydiği Notting Hill filmi...


Yıldırım Demirören'in, Hıncal Uluç için "Bırakın o pembe gömlekliyi" demesi.
Yazarın Tüm Yazıları