Piyasalar ‘Merkez’i test etmeye devam edecek

MERKEZ Bankası Başkanı Erdem Başçı, geçen hafta iktisatçılarla yaptığı toplantıda kurlarla ilgili artık konuşmayacağını, sözlü müdahale döneminin bittiğini şimdi hareket zamanı olduğunu söylemiş.

Başçı, gerçekten kurlarla ilgili artık konuşmayacaksa, bu yerinde bir davranış olur. Daha önce hem 1.75’e “TL, yüzde 5-10 değersiz” diyen, 1.85’i geçince “artık daha fazlasına tahammülümüz yok” demesine rağmen bir şey olmadı. Artık gerçekten kurla ilgili bir seviye açıklaması yapmaz da gerçek merkez bankacılar gibi yaparsa yerinde olacak. Çünkü Merkez Bankası’nın, en çok da Başkan Başçı’nın kurlarla ilgili piyasalar tarafından sınanması devam ediyor. Piyasalar, bu çelişkili açıklamalar ve sonuç alınamadığı için, artık eskisinden daha fazla biçimde Merkez Bankası’nı test etmeye devam edecekler. O nedenle sürekli kurlarla ilgili davranışları izleyip, hangi seviyeyi koruduğunu sınamaya devam edecek.
Merkez Bankası’nın geçen hafta aldığı TL likiditesini gevşetici yöndeki kararlar, doğal olarak bankacıların hoşuna gitti. Bankacılar özellikle de piyasacılar, paranın bol olduğu yerde, TL ya da kurda aşırı hareketleri çok severler, çünkü para kazanırlar. Bu nedenle Merkez Bankası’na alkış tutan bankacılar, öte yandan kurlarla ilgili testlerine ise devam edecekler.
Önümüzdeki hafta küresel piyasalardaki gelişmelere göre Merkez Bankası’nın dolar kurunda 1.85 seviyesini korumaya devam edip etmeyeceği merak ediliyor. Piyasalarda döviz talebinin devam ettiğini geçen hafta ortaya çıktı. İşte bu nedenle önümüzdeki hafta da özellikle Avrupa’dan gelecek haberlere de bağlı olarak piyasa yine 1.85 düzeyini test edecektir. Aslında sadece yukarı doğru bir test söz konusu da değil. Avrupa’da istikrar sağlandığı takdirde, 1.85 kur seviyesini koruduğunu, koruyabildiğini gören piyasalar, bu noktadan sonra yabancıların döviz bozdurup TL araçlara yatırımını görebilir. İşte o zaman da aşağı doğru bir test dönemi başlayacak, Merkez’in hangi kur aralığını korumaya çalıştığı test edilecektir.
REZERVLERİN DURUMU
Merkez Bankası’nın kurdaki yükselişe engel olabilmek için, sürekli olarak döviz rezervlerinin yeterli olduğundan söz ettiğini biliyoruz. Aynı şekilde Başbakan Yardımcısı Ali Babacan geçen hafta “Bu rezervleri bugün için biriktirdik” açıklaması yaptı. Ancak Merkez Bankası’nın kurlarla ilgili girdiği testte, en önemli silahı olan döviz rezervlerinin seviyesinin o kadar yeterli olmadığını, Bakan Babacan da, Merkez Bankası yönetimi de biliyor.
Uluslararası piyasalar tarafından,en çok da Türkiye’ye yatırımı düşünen yabancı fonlar tarafından, bu rezerv seviyesi yakından izleniyor. Merkez Bankası da ne kadar tersini söylese de durumun farkında olduğu için, bir yandan da rezervleri daha da yüksek göstermeye çalışıyor. Geçen hafta TL mevdutların munzam karşılıklarının döviz olarak tutulabilen kısmını yüzde 20’ye çıkarmasının, “bu imkanının kullanılması halinde rezervlerin 3.6 milyar dolar artacağı”nın altını çizmesinin altında da bu yetersizlik tablosu yatıyor.
IIF’in yaptığı hesaplamalarda, Türkiye’nin hem ithalatı karşılama hem kısa vadeli borçlara kıyaslamasında döviz rezervleri, gelişmekte olan ülkeler arasında en geri sıralarda bulunuyor. IIF 2011 yılı sonunda rezervlerimizin ancak 3.8 aylık ithalatı karşılayabileceğini, rezervlerin kısa vadeli borçlara oranının da yüzde 99’a düşeceğini hesaplıyor. Bu rakamlar Türkiye’nin kendi krizini yaşadığı 2000 yılı verilerini andırıyor. Daha sonra da özellikle de son birkaç yıldır bu rasyolar yine çok olumlu değildi ama küresel ortam, bu zayıf verilerin şimdi daha bariz biçimde gözükmesine neden oluyor.
Yazarın Tüm Yazıları