Perinçek eskiden Fogg'du

‘‘KÜRT sorununa çözüm demokratik, federal, emekçi cumhuriyetidir. Türk milliyetçisi ve piyasacı düzen partileri Kürt illerinde iflas etti...

...Kürt milleti kaderini tayin hakkına kayıtsız şartsız sahiptir. Eğer isterlerse ayrı bir devlet kurabilir. Emekçilerin çıkarı, tam hak eşitliği ve özgürlük temelinde, gönül birliği gerçekleştirmektedir. Kürt illerinde referandum yapılmalıdır. Referandumda ayrılığı savunanlar da özgürce propaganda yapabilmelidir...’’

Yukarıda okuduğunuz satırlar Karen Fogg'a ya da Türkiye'yi bölüp parçalamayı düşünen Avrupa Birliği'nin üst düzey bir temsilcisine, bir AB Komisyonu üyesine ait değil.

Bu satırların yazarı ‘‘milliyetçi’’ bir Türk..

Adı Doğu...

Soyadı Perinçek.

İşçi Partisi Genel Başkanı. Karen Fogg'un bir şekilde ele geçirdiği e-mail'lerini yayınlayarak AB'nin Türkiye'yi bölüp parçalamak gibi bir niyeti olduğunu ortaya çıkaran Doğu Perinçek, yukarıda okuduğunuz ‘‘Kürt sorununa çözüm önerilerini’’ 15 Eylül 1991 tarihli 2000'e Doğru Dergisi'nde yayınlamış.

2000'e doğru böyle düşünen Perinçek, 2000'i geçince eski düşüncelerinin yanlış olduğunu fark etmiş ve kendisinin eskiden düşündüğünün onda biri kadar radikal düşüncelere sahip olanları ‘‘hain’’ ilan etmeye başlamış.

Ben bu satırları Perinçek'e sordum.

‘‘Evet o zaman böyle düşünüyordum. Halkların özgür iradeleriyle birlikte olma kararı vermelerini istiyordum’’ dedi.

Perinçek bugün 11 yıl önceki düşüncelerinin 180 derece uzağında..

Ben Doğu Perinçek'in o gün de, bugün de Türkiye'ye düşmanlık yapma niyetiyle hareket ettiğini düşünmüyorum.

Karen Fogg ise Perinçek'in eski düşüncelerine yakın ama o kadar fazlasını düşünmüyor.

Türkiye gerçeğini doğduğu günden beri yaşayan ve sorunların temelini bilen Perinçek bile yakın zamana kadar hatalı düşünebiliyormuş.

Demek ki, Karen Fogg da, patronları da 10 yıl içinde düşüncelerini değiştirebilirler.

Demek ki, her yanlış düşünce ‘‘kötü niyetten’’ kaynaklanmıyor.

Ve demek ki, herkes düşmanımız değil.

Gazetecileri karalamak bu kadar kolay olmamalı


EMİN Çölaşan'ın önceki günkü köşesini görünce üzüldüm. Hem de çok.

Sevgili Çölaşan, mesleğini yapmak için uğraşan pek çok meslektaşımızı, ‘‘vatanını satan hainler’’ durumuna düşüren bir yazı yayımlamış.

Fogg'un gazetecilerle yaptığı diyaloglar Çölaşan'ın köşesinde.

Ve birçok isim.

Çok saygın, çok doğru düzgün meslektaşlarımız da içlerinde. Tek suçları AB'nin Türkiye'deki elçisiyle temas kurmuş olmaları. Ve o elçinin Türkiye'de ‘‘pis’’ faaliyette bulunmuş olması.

Çölaşan'ın adını yazdığı birçok gazeteciden sadece üçü hakkında ‘‘soru işareti’’ olabilecek diyalog içerikleri var. Cengiz Çandar bir yabancı ülke temsilcisi ile ‘‘akçeli ilişki’’ kurduğu için, Metin Münir bir büyükelçi ile ‘‘çok gizli kodu’’ ile yazışıp, Meclis'teki yasalarla ilgili görüştüğü ve yabancı ülke adına lobicilik yaptığı iması için ve belki biraz da Şahin Alpay ‘‘kışkırtma’’ konulu yazışmalar yaptığı için.

Ama bunun dışında orada adı geçenler ‘‘iyi bir gazeteci’’ ve dış politika yazarı oldukları için Fogg ile de görüşmüşler.

İlk bahsettiğim üç isim de, Fogg ile kurdukları ilişkinin neden ve düzeyini açıklarlarsa duyurmak benim görevim. Bu görüşmeleri yapan gazetecilere şüpheyle bakmak doğru değil. Fogg'un pisliklerinden hareket edip, McCarthy dönemi başlatmak, cadı avına çıkmak hoş değil.

Her gazeteci eline gelen dosyaları yazacak değil ya...

Kimileri de sevdikleri veya sevmedikleri insanlarla görüşerek ayna vazifesi yapıyorlar.

NOT: Bu yazım Karen Fogg'un büyükelçilik görevinin sınırını aşan, Türkiye'de ajan çalıştırmaya çalışan bir ‘‘diplomatik pislik’’ olduğu gerçeğini değiştirmek maksadıyla yazılmadı. Fogg'un en kısa sürede ‘‘İstenmeyen kişi’’ ilan edilmesi gerektiği konusundaki fikrim sürüyor.

Sakın yanlış anlamayın. Bazı konularda yanlış düşündüğü için değil.

Türkiye'ye ve bu ülkenin kurumlarına, makamlarına hakaret ettiği ve büyükelçi kisvesi altında bir nevi casusluk örgütü organizasyonu yaptığı için.

Dişe diş


İRLANDA televizyonunda yayınlanan ‘‘Kim milyoner olmak ister?’’ (bizdeki ‘‘Kim 500 milyar kazanmak ister?’’) yarışma programında şöyle bir soru soruluyor:

‘‘Ankara hangi ülkenin başkentidir?

a) Turkey (Hindi veya Türkiye)

b) Chicken (Tavuk)

c) Ham (Jambon)

d) Pork (Domuz)

Bu alçakça sorunun intikamını İrlanda televizyonundan almak, ‘‘Kim 500 milyar kazanmak ister?’’in yapımcısı Sevgili Fatih Aksoy'a düşüyor galiba.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Gerçek büyüklüğün evrensel kabul görmek olduğunu herkes anladığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları