Patronsuz takım

Ersun Yanal, takımı yanlış kuruyor, silahları yanlış kullanıyor. Emre, takımın en iyi futbolcusu olarak gösteriliyor, oysa Arnavutluk maçında bir tane gollük şutu yok. Oyunun patronu olamıyor sahada. Halbuki bu işi yapabilecek bir adam gerekli.

* Ersun Yanal, Arnavutluk maçı sonrası "En kötü Milli Takım" değerlendirmesi yapıp, mutlaka puan alma düşüncesinin oyunlarını etkilediğini söyledi. Gerçekten tek sebep bu muydu? Takımın kurgu ve anlayışında hata yok mu?

Takımın
oyununda stresin büyük rolü var, doğru. Çünkü yapılan eleştiriler Ersun Yanal'ı etkiliyor, bu futbolculara da yansıyor. Sonuçta büyük bir baskı unsuru oluşturuyor. Yanal'ın dediği gibi, kazanmak zorunda olduğumuz bir puan maçı ve neticede kötü oynanılsa da kazanmak önemli. Yalnız, 5. dakikada 2-0 olduktan sonra, artık o sözü edilen stresin takımın üzerinden atılmış olması lazım. Eğer atılmıyorsa, bu konuyu ayrıca analiz etmek gerek.

Öncelikle iki temel oyuncuyu, Emre ve Yıldıray'ı ele alalım... Yıldıray orta saha oyuncusu gibi oynamıyor. Daha çok ileriye doğru oynayan bir futbolcu. Emre bekiyle çok oynuyor ki, onunla da tam anlaşabilmiş değil. Ümit Özat pasın geç verilmesinden Arnavutluk maçında 3-4 kere ofsayta düştü.

Emre oyunu yaymıyor

Orta saha iş yapmıyor. Sürekli sol bekle oynayan Emre, ileri gollük top atmıyor. Emre takımın Arnavutluk maçındaki en iyi futbolcusu gösteriliyor, oysa bir tane gollük, kalecinin kurtardığı şutu yok. Inter'de oynuyor, en iyi o diyoruz, şöyle bir maçı sırtlayıp gitmesi lazım. Ama yok. Emre tek yönlü oynuyor, oyunu yaymıyor. Oyunun patronu olamıyor sahada. Halbuki bu işi yapabilecek bir adam gerekli. Emre ile birlikte Yıldıray bu işi üstlenebilirler. Milli Takım'da yanlış yapılıyor diyoruz, burada iyi bir Ergün'ün oynaması şart. O, iyi olduğunda bu takımı idare edecek yapıda, ama kadroda yok.

Herkes kafasına göre

Gözüken o ki, Yanal takımı yanlış kuruyor. "Takım yeni" savunmasına katılmıyorum. 1 senedir birlikte oynuyorlar. Buradan şu ortaya çıkıyor, Milli Takım'ın sistemi yok. Türkiye'de her takım kendi kafasına göre oynuyor, Milli Takım'a gelince de defolar ortaya çıkıyor. Futbolcular kendi takımında alıştığı gibi oynamak istiyor, o da olmuyor.

Çabuk oynamak istiyorsan Tuncay'ı kadroya almak zorundasın. Arkası dönük bir santrforla bu işi beceremezsin. Çabuk oynamak istiyorsan yine Gökdeniz'i almak mecburiyetindesin. Ama bunları da oturtmak için hazırlık maçları yapman lazım.

Emre düştü, yandan da "Penaltı verdi mi?" diye hakeme bakıyor. Şimdi hep böyle hakemi aldatmak üzere kurulmuş bir düzen var. Bu fauller verilmiyor. Böyle maçlarda objektif bir hakemle bu görünütüler ortaya çıkıp sırıtıyor.

Şimdi bu antrenör, Milli Takım'ı oturmamış, genç takım diyorsa, o zaman hazırlık maçı yap kardeşim. Bu futbolcuları biribirine alıştır. Hazırlık karşılaşması yapmadan, maçtan 3-4 gün önce kampa girdiğinde, bu anlayışla ancak takıma moral verirsin. O takım da sahaya çıktığında kendi kafasına göre oynar. Futbolcu, kendini göstermek, "Bu takımın yıldızı benim" demek için oynar.

Bunu ortadan kaldırmak için hazırlık maçı yapman lazım. Bu maçları da ille başka milli takımlarla yapman gerekmiyor. Belki uluslararası maçlar olsa daha iyi olur, ama ligin büyük takımları, F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş, Trabzonsporla da yaparsın. Milli Takım kötü oynayabilir, ama "Genç takımız. Yeni takımız" diye mazeretler olmaz. Türk Milli Takımı yanlış kuruluyor, silahlar yanlış kullanılıyor, futbol yanlış oynanıyor.

Böyle oynarsak işimiz zor

* Milli Takım bu görüntüsüyle Gürcistan ve kalan Dünya Kupası eleme maçları için ışık veriyor mu? Bu takım, Dünya Kupası'na gider mi?

Her
maçın havası ayrı. Türkiye, Gürcistan maçına Arnavutluk karşısında olduğu kadar stresli çıkar mı? Zannetmiyorum, kendine güveni geldi. Yalnız, hala herkes ümitsiz olduğunu ifade edince, onlar da ümitsizliğe kapılıp, "Acaba başımıza bir şey gelir mi?" düşüncesiyle maça gergin çıkabilir.

Aslına bakarsanız oynadıkları futbol da ümit vermiyor. Arnavutluk maçında rakibin futbol anlayışı daha iyi, daha iyi pas yapabiliyordu. Oysa Milli Takım kiminle oynarsa oynasın, ağırlığını hissettirmeli, bunu ortaya koymalı. Bizim milliler bir maçta ağırlığını ortaya koydu, deplasmandaki Danimarka karşısında.

Milli Takım kısaldı

Bunun yanında takım da iyice kısalıyor. Peki, forvetlerimiz o uzun Avrupa defansına karşı kenar toplardan nasıl gol atacak? O zaman süratli ve çabuk oynayacağız. Ama bu kadar yavaş atağa kalkan, uzun topu isabetsiz atan, rakibe basıp topu oyuna hızlı sokan bir defansımız da yok. Bunları ancak başka takımlarla prova yaparak geliştirebiliriz. Millileri maç zamanı gelince topluyoruz. Sonra da bol bol beyanat veriliyor. Federasyon Başkanı, antrenör çıkıyor, basın toplantısı yapıyor. Sürekli polemiklerle yaşayan bir ülkeyiz.

Gürcistan kazanmamız gereken bir maç. Dünya Kupası'na gider miyiz, gidemez miyiz, şu anda bir şey söylemek için erken. Gitmemiz imkansız değil, ancak yenilir veya berabere kalırsak ümitsizliğe kapılabiliriz. Yalnız şu bir gerçek böyle oynamaya devam edersek, bütün maçları kazanmamız zor.

Fatih Tekke hatadan dönmeli

* Milli Takım'ın istenilen ve beklenilen futbolu sergileyememesinin nedeni söz edilen değişim sürecini çok hızlı yaşaması mı?

Hayır
, bununla bir alakası yok. Milli Takım'ın kötü oynamasının nedeni bu değil. Türkiye'nin üst düzey futbolcularını alıyorsun kadroya. Demek ki onlar da bizim büyüttüğümüz kadar değil. Fatih Tekke'yi ele alalım...

Topu alırken hem kaleye arkası dönük ve hem de bu pozisyonda sürekli faul yapıyor. Avrupalılar böyle santrforu kaleye döndürmez, buna imkan tanımaz. Türkiye'de bu tip oyunda faul oluyor, hakem Fatih'in lehine veriyor. Halbuki topu almak isterken faulü yapan Fatih. Milli Takım'da böyle 6 faulü üstüste aldı. Fatih müthiş yetenekli bir oyuncu, ama önüne topu alıp kaleye yüzünü döndüğünde.

Artı bu tarz oyuncunun sakatlanma riski yüksek. Arkadan faul yapılıyor. O da faul yapılmasın diye kendi yapıyor. Fatih dünyanın en iyi santrforlarından biri olur, ama bu hatalarından dönmeli.

Türkiye'de ligde oynamak farklı, Avrupa'da oynamak farklı. Ama futbolcu tecrübeyi kendi takımında değil, Milli Takım'da çok maç oynayarak kazanır. Acemiyiz çünkü maç yapmıyoruz. Yoksa, Emre, Tuncay kaç yaşında, ne zaman tecrübe kazandı? Avrupa maçları oynamış bir sürü oyuncumuz vardı, ama bunları seçmedik, çağırmadık ve kaybettik.
Yazarın Tüm Yazıları