Part-time müzisyenlik olur mu?

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

Hürriyet'in arka sayfasındaki ‘‘Apartmanda piyano krizi’’ haberini okumuşsunuzdur. Ses kavgasını özetlemek gerekiyor.

Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim üyesi Kalpten Arapoğlu ile iki oğlu, piyanist Akın Arapoğlu ve çellist Tanju Arapoğlu'nun çalışmalarından rahatsız olan komşuları Tülin ve Nurten Kanal Kardeşler, müzisyenleri mahkemeye vermişler.

Önce her iki aileyi de, uygar davranışlarından ötürü kutlarım. Yargıya başvurdukları, bir çok kimsenin yaptığı gibi bizzat ihkak-ı hakk yoluna sapmadıkları için.

Kanal Kardeşler'in durumunu anlamak istesem de, müzisyenlerinkini daha çok ve daha iyi anlıyorum. Çünkü onlar mesleklerini icra ediyor. Onlara çalışmayın diyemeyiz ki. Günde iki saat çalışın sonra susun denir mi?

Arapoğlu Ailesi'nin performansları konusunda bir düşünce ileri süremeyeceğim, eğer iyi çalıyorlarsa, belli bir düzeyin üstündeyseler, komşuların biraz daha hoşgörülü olmalarını tavsiye edeceğim.

Mesleğin, hele müzisyenliğin part-time'ı olmaz. Sürekli çalışacaksınız ve çalacaksınız.

Bir anımı ileteyim. Ben bir zamanlar part-time müzisyendim, akşamları da solfej çalışırdım. Bir gün komşularımızdan biri açık kat kapısından içeriye bakıp, sesimi duyunca, yoksa sen gündüz de mi içiyorsun, demişti. Anlaşılan ciddi akşam çalışmalarımı, bir sarhoşun gürültüleri sanırmış.

Zaten biz genellikle sevindiğimizde şarkı söyleriz. Sevinmek ve bilinçaltımızın palamarlarını çözmesi için de alkolün yardımını rica ederiz.

Demek ki komşum genel geçer kuralın temsilcisi.

***

NE yazık ki evlerimiz ses geçiriyor. Konuşmalarımızı kat komşularımız dinliyor.

Ben, Kanal Kadeşler'e bir iyimser yorumumu ileteyim. Mukayeseler bazan teselli kaynağıdır.

Piyano ve viyolonsel nağmeleri yerine, aile kavgasının detone seslerini ve kakofonisini duysalardı, daha mı iyiydi? Şükretmeleri gerekir.

Ya da arabesk müziğin yırtıcı sesiyle uyansalardı. Şanslarına, doğrusu iyi komşular düşmüş.

Bulgaristan'dan buraya göçmüş bir aile. Bize ses güzellikleri getiren insanlar. Akşam evlerindeki mutluluğu düşünüyorum, hepsi birden müziğin yüceliğine kendilerini kaptırıyorlar. Lütfen, komşular da bu mutluluğu bozmasın.

Hep Türkiye'deki çok seslilikten, çoğulculuktan dem vururuz. Bu apartman bu anlayışın semgesi ve örneği olarak gösterilebilinir. Seslerin uzlaşımını konuşun, ses kavgasına girişeceğinize.

Bence bu ev, tipik bir Türkiye görüntüsü sunuyor bize. İşte çok sesli klasik müzikten arabeske, popa kadar her şeyin duyulduğu bir plakçılar çarşısı sanki.

***

ARAPOĞLU Ailesi'nin sesini kısmayın diyorum. Onların mutluluğu notalara da yansımıştır. Güzelliği bölüşelim.

Üstelik şunu da itiraf edeyim ki, çaldıkları tür müziği de savunuyorum.

Okurlarımın bir bölümü beni bağışlasınlar. Ben kafa dinmeleyi başka türlü anlayanlardanım.













Yazarın Tüm Yazıları