Parasal çözüm bir seçenek mi

DIŞ ticaret açığı yalnızca ihracatın artırılmasıyla azaltılacak bir olgu değildir. İhracat artarken, ithalatın artışını önlenebildiği sürece dış ticaret açığı azalacaktır.

Kaldı ki, ihracatı döviz kurlarının bu gidişiyle nasıl artırılabileceği de önemli bir bilinmeyendir. Bugün ihracat yapan sektörlerde Avrupa’nın itiraz ettiği uygulamalar bir avantaj gibi görünmektedir. Yarın, Avrupa Birliği üyeliğine yaklaştığımızda, Avrupa avantaj gibi görünen uygulamalara itiraz etmeyecek mi? Dolayısıyla, dış ticaret açığı sorununa ihracattan bir çözüm beklemek çok doğru değildir.

Bu parametreler içinde düşünüldüğünde, çoğu kişi kurların patlaması gerektiğini düşünüyor. Yani, gidişatın kriz yaratabileceği konuşuluyor. Halbuki, çözüm, döviz kurlarını patlatmak değil, ithalat artışını durdurmak, hatta ithalatı azaltmaktır.

İthalatın azaltılması artık bizlerin alışık olduğu yöntemlerle yapılmıyor. İthalatta fon artırmak, ithalat teminatı altında ithalatçılara bankalara mevduat yaptırmak ya da gümrük vergilerini artırmak gibi geleneksel çözümler artık çözüm değil. Çözüm, iç talepteki büyümenin durdurulmasından geçiyor. Yani, ekonomik büyümeyi azaltmak gerekiyor.

REEL ÇÖZÜM

İç talebi yaratan iki kesim vardır: özel sektör ve kamu kesimi
. İç talep büyümesinin önüne geçmek için bu kesimler tüketimlerini kesip (tasarruflarını artırıp) yatırımlarını kısmak zorundadırlar. Bugün gelinen noktada, kamu kesimi tasarruflarını artırıp yatırımlarını kısmıştır. Ama, özel kesim tasarruflarını azaltıp yatırımlarını artırmıştır. Kamu kesiminin iç talep büyümesini engelleme yönünde yaptıkları özel kesimdeki tüketim ve yatırım patlamasının etkisini yok edememiştir. Sonuçta, toplam iç talep de patlamıştır.

Son yıllarda kamu sektörü faiz dışı fazlaya odaklandı. Faiz dışı fazlanın önemi borç dinamiğini değiştirmekten geliyor. İç talep açısından bakıldığında, kamu kesiminden bir katkı bekleniyorsa, kamudaki faiz dışı fazlanın daha da artırılması (toplam açığın daha da düşürülmesi) gerekiyor.

Özel sektör tüketimi ve yatırımlarının kısılması faizlerin artmasından geçiyor. Faizlerin artması bir çözüm mü? Faizler arttığında, devlet borçlarının yeniden döndürülüp döndürülemeyeceği gündeme gelecek. Faizler ne kadar artarsa, bu çeşit kaygılar o kadar çoğalacak. Birkaç puanlık faiz artışı bir panik yaratmasa da, on puanlık bir faiz artışı herkesin kaşlarını çatmasına neden olacak. Panik yaratmayacak bir faiz artışı ise döviz kurlarını daha da düşürebilecek. Piyasanın çok istediği faiz düşüşü ise dış açık sorununda ‘yangına körükle girmek’ gibi bir durum yaratacaktır.

Bu şartlarda, iç talebin yönetimi açısından kamu kesimi üzerindeki yük artmaktadır. Bu yükü kamu kesimi taşıyamazsa, ekonomik büyüme ve dış borçlanma ihtiyacı kurların daha da fazla düşmesini gerektirebilecektir. Yani, görünüşte kısır bir döngünün içine girmekteyiz.

PARASAL ÇÖZÜM

Görünüşteki kısır döngüden çıkışın yolu kısa dönemde kamu sektörü yoluyla toplam iç talep genişlemesini kontrol altına almak gibi görünmektedir. Aksi taktirde, ekonomiyi iç ve dış şoklara çok duyarlı yapıp herkesin şüphelendiği çözümü geçerli hale getireceğiz
.

Dış ticaret açığı kurlar nedeniyle artmıyor. Büyüme nedeniyle kurların düşmesi gündeme geliyor. Çünkü, ekonomik büyümenin gerektirdiği dış ticaret açığını finanse edecek yabancı mali kaynak girişi kurlardaki gelişmeyi gerçekleştiriyor. Çözümü döviz kurlarındaki eğilimleri doğrudan değiştirmede görmek diğer tüm ekonomik hedeflerden vazgeçmektir.

Kısacası, çözüm parasal değildir. Germek çözümleri görmezden gelmek parasal çözümleri daha da komik hale getirmektedir. Devamı var.
Yazarın Tüm Yazıları