Özyeğin, Finansbank tecrübesini üniversiteye aktarıyor

OKUL öncesi eğitimden, üniversiteye. Özyeğin Üniversitesi’nin de kurulmasıyla işadamı Hüsnü Özyeğin’in bundan böyle eğitimin tüm halkalarına katkısı olacak.

FİBA Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Özyeğin eğitim işine gönül vermiş bir kere.

Yönetim Kurulu Başkanlığını eşi Ayşen Özyeğin’in yürüttüğü AÇEV (Anne ve Çocuk Eğitim Vakfı) 81 ilde 500 bin anneve çocuğuna ulaşmış.

AÇEV’in yaptığı iş Türkiye’de devrim niteliğinde.

Ana okuluna giden çocukların, tüm eğitim hayatlarında daha başarılı oldukları gerçeği AÇEV sayesinde kabul gördü.

Türkiye çapında yaygınlaştı.

AÇEV dışında, Fiba Grubu’nun yurtlar, okullar ve burslarla ulaştığı öğrenci sayısı 50 bin.

Sıra üniversiteye gelmişti.

AÇEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel’den üniversite hazırlıklarını bir kaç yıldan beri duyuyordum.

Nihayet dün FİBA’nın Altunizade’da Asya Finans’tan kiraladığı üniversite binasında tüm ayrıntılarını öğrendik.

İLK ÜÇÜNCÜ NESİL ÜNİVERSİTE

Özyeğin Üniversitesi rektörü Profesör Dr. Erhan Erkut "Türkiye’nin ilk 3’üncü nesil üniversitesi olacağız" diyor.

Nedir bu 3’üncü nesil meselesi?

1’inci nesil üniversite profesyonel, 2’nci nesil profesyonel artı araştırmacı, 3’üncü nesil ise bunlara ilaveten girişimci yetiştiriyor.

Yani üniversitenin vizyon ve amacı Hüsnü Özyeğin’in girişimci ruhuyla örtüşüyor.

Özyeğin Üniversitesi’nin bir diğer özelliği ise yabancı öğrencilere hitap etmesi olacak.

Erkut’un verdiği bilgiye göre, halen Türkiye’deki üniversitelerde okuyan yabancı öğrencilerin oranı yüzde yarım ila yüzde 1 arasında.

Rektör Erkut "Biz bu oranı yüzde 20’lere çekmek istiyoruz" diyor.

Türkiye’nin komşuları Yunanistan, Rusya, Bulgaristan, Romanya, Irak’tan yabancı öğrenciler hedefleniyor.

Hüsnü Özyeğin için özellikle Rusya önemli.

Zira Rusya’nın, Çin ve Hindistan gibi dünyanın yükselen ülkeleri arasında olduğuna inanıyor.

"Türkiye bu ülkelerle her türlü ilişkilerini geliştirmek zorunda. Öğrenci değişimi de dahil, Biz Özyeğin Üniversitesi’nde çinci ve rusca eğitim de vereceğiz" diyor.

FİNANSBANK TECRÜBESİ

Özyeğin’e göre üniversite esasında grubun kurmuş olduğu ikinci üniversite.

Zira Finansbank ve Fiba 10 yılda bankacılık sektörüne 40 ülkeden 30 bin genci, perakende sektörüne ise bin genci eğiterek kazandırmış.

Finansbank’ın Rusya serüveni de hayli ilginç.

"Ruslar ingilizce bilmiyordu. Türkler de rusca. Anadolu üniversitelerinde okuyan Kazak, Tacik, Azeri gençleri bulup işe aldık. Bankacılık sektörüne kazandırdık" diyor Özyeğin.

3 yılda böyle 200 öğrenci Rus yöneticilerle Türkler arasında köprü oluşturmuş.

İşte bu deneyimler şimdi üniversiteye aktarılacak.

Şimdi bir 10 yıl sonrasını hayal edin.

Özyeğin Üniversitesi’nden mezun olmuş komşu ülkelerin gençleri Türkiye ile kendi ülkeleri arasında gerçek bir köprü işlevi görmezler mi?

Eğitime 200 milyon dolar

GEÇENLERDE yazmıştım.

Hüsnü Özyeğin’e CNN International’de rastlamıştım.

CNN muhabiriyle Ağrı’da yaptırmış olduğu bir okulu ziyaret ediyordu.

Özyeğin, CNN muhabirin sorusu üzerine Türkiye’nin "bir numaralı hayırseveri" olmak istediğini söylüyordu.

Dün kendisine eğitime ne kadar para harcadığını sordum.

Şimdiye kadar AÇEV dışında harcamış olduğu para 100 milyon dolar kadarmış.

"AÇEVe 30 milyon, üniversite projesine de şimdilik 40 ila 50 milyon dolar derseniz aşağı yukarı 200 milyon dolara yakın bir para" diyor.

Dün Hüsnü Özyeğin’e üniversiteye istikrarlı bir şekilde para aktarıp aktarmayacağı soruldu.

Bu arada burs ve kredi sistemiyle üniversitenin oldukça ağır bir yükün altına girmiş olduğunu hatırlatmakta yarar var.

Soruya dönersek, Özyeğin, üniversiteye aktaracağı kaynakla ilgili aile fertleriyle konuştuğunu ve uzun yıllar devam edecek bir bağış sistemi oturtmayı amaçladıklarını söyledi.

Kamu harcamaları daha verimli olsa en çok eğitim yararlanacak

SÖZ eğitimden açılmışken Açık Toplum Enstitüsü ile Bahçeşehir Üniversitesi’nin ortak yaptırmakta oldukları bir araştırmaya değinmek istiyorum.

Araştırmanın konusu kamu harcamalarının refaha nasıl yansıdığına ilişkin.

Bu konuda hepimizin kafasında bazı soru işaretleri var.

Örneğin ben, Anadolu’da bazı okulların, YİBO’ların sefaletini gördükçe dünyanın 17. ekonomisi olan Türkiye’nin bu konudaki beceriksizliğini içime sindiremiyorum.

İsyan ediyorum "o kadar mı aciziz" diye.

"Kamu Araştırmalarının bileşiminin Büyüme ve Refaha Etkileri" araştırmasının bir sonucuna göre, kamu harcamaları daha verimli bir hale dönüşse bundan en fazla eğitim yararlanacak.

Hayli ayrıntılı araştırmaya göre, iller arasında eğitim uçurumu devam ediyor.

Ne yapılırsa yapılsın, kampanyalar vs. Güneydoğu ve Doğu Anadolu diğer illere yetişemiyor.

Özellikle "öğretmen açığı" konusunda durum alarm verici.

Derslikler, çoğalıyor, öğrenciler artıyor ama öğretmenler artmıyor.

Yani onca eğitim kampanyasının hızına öğretmen sayısı yetişemiyor.

İşte tam bu noktada yeni bir girişimden söz etmek istiyorum.

Garanti Bankası’nın, geçen hafta sonu kurduğu "Öğretmen Akademisi Vakfı" bir boşluğu doldurma açısından önemli.

Zira vakıf, 5 yılda 100 bin öğretmenin eğitilmesini amaçlıyor.

Garanti Bankası’nın bu iş için ayırdığı para 15 milyon dolar.
Yazarın Tüm Yazıları