Ortak medeniyet imajı

Zeynep ATİKKAN
Haberin Devamı

Üçüncü dünyalı örtbas eder. Örtbas etmeyene düşman olur.

Nedense kendisine hep ehven-i şer'i yakıştırır. Şişman vücutlu bir kadının, siyah renk ve boyuna çizgili elbiseyle yağlarını gizlemeye çalışması gibi. ‘Seni ince gösterdi’ tarzında bir züürt tesellisi.

Ehven-i şer'i pompalayanlarla ehven-i şer'i içine sindirenlerin söylemini izleyin; gelişen ülkeleri şık ve modern gösterecek modeller ya Asya tipi demokrasilerdir (eğer böyle bir model varsa) ya da Latin Amerika tipi başkanlık sistemi.

Nereden bakılırsa ‘höt zöt’lü bir şablon. Bunun adı, yapısal reformların yapılması için gerekli koşullar.

Şili'de reformların gerçekleşmesi için yaratılan ehven-i şer ortam, bir kasap tarafından gerçekleştirildi.

Pinochet adlı diktatör, 1973 yılında seçimle işbaşına gelmiş Sosyalist lider Allende'yi devirdi. Şili'yi on yedi yıl, reformların yapılması için gerekli o ehven-i şer diktatörlükle yönetti.

70'lerin Şili'sinin dökümanterlerine çakılıdır nehirlerden akan genç insan cesetleri. Dört bin cinayetin sorumlusu bu yavru Hitler'in vahşeti, bir yirminci yıl katliamıdır, bir yüzkarasıdır.

İngiliz hükümeti, Londra'da tedavi gören Pinochet'yi tutuklattırdı önceki gün.

Hükümetin bu kararı çok dikkatli yorumlanması gereken mesajlarla dolu. Çünkü bu karar, Soğuk Savaş sonrasında yeniden şekillenen dünyanın aldığı rotanın da tanımını içeriyor.

Doğrudur, Bosna vahşeti karşısında sus pus olan Batı'nın Pinochet'yi tutuklatmasında bir yalancı pehlivanlık payı olabilir. Ama bu gerekçe, kasap Pinochet'ye karşı takılınan tavrın önemini devalüe etmez.

Önce bir anımsatma yapalım.

Bugünkü İngiliz Hükümeti'nin İçişleri Bakanı J. Straw, 70'ler İngilteresi'nde öğrenci birliği başkanlığı yapmıştı.

70'lerde totaliterliği reddetmiş insanların başını çekmişti. Bugün iktidardaki İşçi Partisi'nin omurgasını, 70'lerin bu aktif aydın grubu oluşturuyor.

Olay bu boyutuyla değerlendirilince, İngiliz İçişleri Bakanı Straw'un, Pinochet'in tutuklanmasında aktif rol oynaması beni hiç şaşırtmadı.

Bu olayda asıl mesaj, ‘Ne şiş yansın ne kebap’ diyerek Pinochet'yi destekleyen Şili'nin siyasi sınıfına yönelik. (Biz bu ehven-i şer'cileri, kebapçıları ne iyi tanırız!).

Soğuk Savaş sonrası dünyanın tasarımını yapmaya çalışan kadrolar, demokratik kamuoyunun tepkisini işte bu tür eylemlerle hayata geçiriyorlar.

Bu eylemler, bir ‘ortak medeniyet imajı vermek’ biçiminde yorumlanmalı. Kısaca, ehven-i şerci kötü bir üçüncü dünyalı zihniyetle diktatör kollayanlara, ‘Sen katile sahip çıkıyorsun, uluslararası hukuk buna tahammül etmez’ deniliyor.

Tarihte ilk kez böyle bir olay yaşanıyor.

Soğuk Savaş sonrası yeni bir dönem olduğuna göre, ‘ilk’ler karşısında şok yaşamamak gerekir.

Çünkü sahiplenilen ‘ilk’ler, zaman içinde kurallaşırlar.

Demokrat kamuoyları diktatörleri istemiyor.

Ehven-i şerciler zaten hiçbir zaman demokrat olmadılar ki.



Yazarın Tüm Yazıları