Önemli gerçekleri yazamıyorum ki!

ABD'nin çok önceden hazırlanmış bir ‘‘Irak meselesini halletme’’ planı vardı.

Planın adı ‘‘21 günlük savaş’’tı.

Uzun süredir uygun zamanlama için bekletilen plan bir hafta önce aktive edildi.

Amerikan yönetiminde artık Irak'ın vurulup vurulmaması üzerine bir tartışma yok.

Tartışma vurulsun kararıyla sonuçlandı.

Ancak şimdi başka bir tartışma yaşanıyor. ‘‘21 günlük savaş’’ planı iki olası sonuçla noktalanacak şekilde düşünülmüş.

Ya savaş Saddam Hüseyin de devrilinceye kadar sürdürülecek.

Ya da Irak öylesine bombalanacak ve karadan kuşatılacak ki Saddam, sonunda ne kimyasal ne de biyolojik silahlara sahip olacak. Başta bırakılacak ama dişleri sökülmüş olacak.

Saddam'ın düşürülebilmesi özellikle Kuzey'deki Iraklı güçlerin yani Irak Ulusal Kongresi'nin güçlü savaşıp yönetimi devralabilmesine bağlı.

Ancak Amerikan yönetiminde etkili güçler, özellikle de CIA, Ulusal Güvenlik Konseyi Irak muhalefetine katiyen güvenmiyor.

Onların bu işi becerebilecek yetenekte olmadıklarını düşünüyor.

Amerikan istihbaratı ile Irak muhalif çevreleri kavgalı.

Saddam'ı illa düşürmek isteyen şahinler ise, istihbaratçıların bu kaygılarına rağmen Kürt grupların daha fazla desteklenmesi durumunda işin halledileceğine inanıyorlar. (1)

* * *

Sevgili okurlar. Son derece zor durumdayım.

Yazının şu ana kadarki bölümünü büyük bir baskı altında yazdım.

Rana sürekli yazının aleyhinde konuşarak moralimi bozuyor.

Bu tür bilgilerle kimsenin ilgilenmediğini söyledi.

Söze, ‘‘Vay canına demek bu da oluyormuş’’ diyerek başladı.

İçgüdüsel olarak ‘‘Ne oluyormuş?’’ diye sorduğumda da ‘‘Demek bu dünyada bir yazar uğraşa didine, bilinçli bir şekilde kendi yazı hayatını sona erdirmeyi başarabiliyormuş. Bu çok enteresan bir şey. Seni dikkatle izleyeceğim’’ dedi.

‘‘Yahu tamam şu malum ülke (2) hakkında artık yazmıyorum, oradaki savaş seni ilgilendirmiyor tamam da Irak bu ya! Kürtler filan, bu da mı önemsiz konu?’’ diye sordum.

‘‘Üçüncü Dünya ülkeleriyle ilgili her türlü savaş, strateji yazısı önemsiz ve bizim ilgi alanımız dışında’’ dedi.

Ve bana bakmasını sürdürdü.

Konu hakkında yazmakta ısrar edersem yazar olacak biteceğimi düşünüyordu ve bunun fiziksel tezahürlerini de izlemek ister gibiydi bakışları.

* * *

Yazmayacağım sevgili okurlar. Elimde çok önemli bilgiler var ama beni mazur görün.

Şimdi diyeceksiniz ki bu kadar korkak, yalaka olma, biraz cesur ol da bildiğini yap.

Geçen gün yaşadığım bir olay başıma gelmemiş olsaydı bu şekilde davranırdım gayet tabii ki.

Dişçiye gittik birlikte.

Ben acımı çektim, sıramı savdım sıra Rana'ya geldi.

Doktor başladı işe. O korkunç ses çıkaran delme aletiyle çürüyen dişi açmaya çalışıyor.

Bir ara sessizlik oldu. Baktım doktor benim yanımda, korku dolu gözlerle bana bakıyor.

Dişi biraz fazla delip beyne kadar gitti zannettim, ‘‘Olur böyle şeyler, hatasız kul olmaz, takma kafaya’’ diye tam onu teselli etmeye hazırlanıyordum ki...

Bana ‘‘Serdar Bey son derece tuhaf bir şey oldu. Bu meslek yaşamımda ilk kez başıma geliyor. Eşiniz ben operasyonu yaparken UYUDU’’ dedi.

Sevgili okurlar. Canlarım benim. Hayatta hiçbir şeyi bilmiyor olabilirim ama şu gerçeği iyi bilirim.

Dişi delinirken dişçi koltuğunda son derede huzurlu uyuyabilen ve kendi ifadesiyle rüya bile görebilen bir kadından korkulur kardeşim.

Potansiyel katil midir, sadist midir nedir anlamadım. Anlamak için de fırsat yaratmayacağım. O nedenle evet yalakayım ve korkağım. Bilgiler bende kalacak, kusura bakmayın.

Ayrıca diş doktorumuz da bu son derece tuhaf olayı bir makale haline getirerek bundan sonraki dünya dişçileri kongresi veya adı neyse işte orada sunmaya hazırlanıyor. Bunu da bilin istedim.

1) ‘‘Why The Bush Administration Will go After Iraq - Phase Two’’ Lawrence Kaplan, The New Republic Dergisi internet sitesi www.thenewrepublic.com.

2) Afganistan kelimesi dahi bizim evde yasaklandı.
Yazarın Tüm Yazıları