Önce halk ikna edilsin

İsmet SOLAK
Haberin Devamı

Liderler anlaştı. Seçim olacak. İyi güzel de günlerdir karşılaştığım herkes bana şu soruyu yöneltiyor:

‘‘Seçime gidecekler de ne olacak? Ne değişecek? Hepsini tanıdık. Kim yeni bir şey söyleyecek? Kim bizi ikna edebilecek?’’

Bu soruların bulunduğu kitle gözardı edilecek gibi değil. Anketlerde yüzde 42 çıkıyorlar ve bunlar oy verecek lider ve parti arıyorlar. Üstelik halkın gündemi de Ankara'dakine hiç benzemiyor. Kırklareli Hükümet Parkı'nda oturuyoruz. Masamız da kalabalık. Vatandaş, buğdayını biçmiş, TMO alım yerlerine teslim etmiş, işte bu insanların gündemi burada oluşuyor.

Kavakdere Kalkınma Kooperatifi Başkanı, Erikler Yurdu Köyü Ofis Alım Merkezi'ne iki traktör buğday teslim ediyor. Eksper kontrol yapıyor:

‘‘Bunda bir karamuk var. Kilosu 52 bin lira.’’

Kooperatif başkanı itiraz ederek:

‘‘Bir avuç buğdayda tek bir tane karamuk buldun, benim iki bin liramı kesiyorsun. Bunun hakkı 54 bin lira olmalı.’’

Tartışma sürüyor, ama nafile. Tek karamuk tanesi başkanın her kiloda iki bin lirasını alıp götürüyor. Bu kez, Hamidabat Alım Merkezi'ne aynı üründen bir araba teslim ediyor. Oradaki eksper 54 bin lira veriyor. Velhasıl, köylü sıkıntıda. Uğraşıp didiniyor, genci, ihtiyarı toz toprak içinde kalarak yılboyu ürettiği bu buğdayın gelirini bekliyor, bir eksper gelip kiloda iki bin lirasını kesiyor, bir diğeri de kesmiyor. Bir üçüncüsüne gitse belki beş bin lirasını kesecek:

‘‘Siyasilerimizde istikrar yok, Meclis dağınık, bizim ofisteki eksperlerde de istikrar yok.’’

Espri küçük ama, anlamı çok büyük.

Şimdi seçime gidilecek. Ne değişecek? Türkiye iyi yönetiliyor muydu? Devletin başındaki insan aylardır ter ter tepindi:

‘‘Türkiye iyi yönetilmiyor. Türkiye'nin yönetimini açmak lazım. Sistemde değişiklik gerekir. Ya başkanlık sistemini getirelim, ya yarı başkanlık, ya da hiç olmazsa cumhurbaşkanına Meclis'i seçime götürme yetkisi verilsin.’’

Kim okur, kim dinler... Liderlerimiz kendi doğrultularında o alıştıkları yoldan asla yeniye sapmıyorlar. DTP Lideri Cindoruk bir ara yeni sesler dile getirmişti:

‘‘Vazgeçilmez iki şey vardır: Cumhuriyet ve demokrasi... Birinin 75'nci, diğerinin 52'nci yılını kutluyoruz. Ortada bir sanal bunalım var. Bunu aşmak için, rejimi sanık sandalyesine oturtmak yanlış olur. Bu, trafik kazasında otomobili icat edenlerin sorumlu tutulması demektir.’’

Cindoruk haklıydı. Üstelik, kendilerine göre bir reçeteleri de vardı, ama güçleri yoktu:

‘‘Geleceğin yıldızı Türkiye'dir. Türkiye, daha iyi bir demokrasi için yatırım yapmalıdır. Demokrasi için çok zaman kaybettik. Bunun için tüm katmanlara yer açmalıyız. Bizde, demokrasi hakemleri yok, taraftarları vardır. Seçilmiş bir cumhurbaşkanı olmalı, iki tur sonunda otoritesi olan bir başbakan seçilmeli ve diyalog aracılığıyla üç ana meseleyi çözmelidir.’’

Bu üç ana mesele, atla deve değil: 1- Enflasyon, 2- Özelleştirme, 3- Turizm, ticaret ve sanayi...

Cindoruk sesini duyuramadı.

Bir de yerel yönetimler olayı vardı. Bitmeyen senfoni gibi, her dönemde gündeme gelen, tartışılan yerel yönetimler yine başka bir bahara mı kaldı? Bu seçim, yerel yönetimler için ne getirecek, üst yönetim için neyi değiştirecek?













Yazarın Tüm Yazıları