Ölüye diri cezası devam ediyor

BAŞLIĞIN anlamsız olduğunun farkındayım. Ancak, anlatacağım olay da özü itibariyle, o kadar anlamsız ki nasıl bir başlık koyacağımı şaşırdım.

Haberin Devamı

MİNİK BİR HATA

Olay şu; bundan sekiz yıl önce çıkan bir yasa ile muhasebe işlemleri yönünden gereksiz görülen iki defter (günlük kasa defteri ile günlük perakende satış ve hasılat defteri), 1 Ocak 1999’dan itibaren yürürlükten kaldırıldı (22.7.1998 Tarih ve 4369 sayılı Yasanın 82/1-b maddesi).

Defterler kaldırıldı ama bu defterleri günü gününe tutmayanlarla ilgili ceza maddesi, nasıl olduysa kaldırılmadı.

ÖLÜNÜN CEZASI ARTIYOR

Her yıl bir kararname ya da tebliğ ile cezanın tutarı artırılıyor.

Yürürlükte olan yasa maddesine göre; günlük kasa defteri, perakende satış ve hasılat defterinin; işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere günü gününe kayıt yapılmaması veya yoklama ve incelemeye yetkili olanlarca istenildiğinde ibraz edilmemesi "özel usulsüzlük cezası"
kesilmesini gerektiriyor (Vergi Usul Kanunu Md. 353/4).

Diyeceksiniz ki, "Bu defterler 8 yıl önce yürürlükten kaldırılmış yani ölmüş. O halde ’bulundurulmadı, günü gününe kayıt yapılmadı ya da Maliyecilere ibraz edilmedi’ diye ceza kesilemez". Belki haklısınız ama olmayan defterlerin cezası yine artırıldı. 17 Aralık 2005 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 354 No.lu Vergi Usul Kanunu Tebliği ile; Vergi Usul Kanunu’nun 353. maddesinin 4 No.lu bendinde yeralan defterlerin, yani günlük kasa defteri ve günlük perakende satış ve hasılat defterinin işyerinde bulundurulmaması, bu defterlere günü gününe kayıt yapılmaması ya da yetkililere ibraz edilmemesinin cezası; 1 Ocak 2006’dan itibaren, 118 YTL’den 129 YTL’ye yükseltildi.

İşte "ölüye diri cezası" dememizin nedeni buradan kaynaklanıyor. Günlük kasa defteri ve günlük perakende satış ve hasılat defteri diye bir defter yok ki bu defterleri tutmamanın cezası olsun!..

Unutulan bu ceza maddesi en kısa zamanda değiştirilsin de bu komedi artık bitsin...

TEDAVİSİ OLMAYAN İLGİNÇ HASTALIKLAR

Haberin Devamı

Yeni atılmış bir betona basma ve isim yazma hastalığı

En iyi arabayı ben kullanıyorum zannetme hastalığı

Ağaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim baş harfi kazıma hastalığı

Derslerini çalışıp sınıfını geçenleri inek sanma hastalığı

Ünlü birini gördüğümüzde onunla fotoğraf çektirip çok samimiyiz havası verme hastalığı

Yaşamadığımız bir şeyi yaşamış gibi anlatıp ona kendimizi inandırma hastalığı

Trafikte kırmızı ışıkta dururken, yeşil ışık yanar yanmaz kornaya basma hastalığı

Aynı filme giden insanların filmden çıktıktan sonra filmi birbirlerine anlatmaları hastalığı

Evli olanların bekarlara "sakın ha evlenme" demesi hastalığı

(Teşekkürler Engin Erem)

3 + 3 = 6 mı eder

İLKOKUL üçüncü sınıf sorusu ama yine de soralım.

Emekli aylıklarına, 2005 yılının ilk altı ayında yüzde 3, ikinci altı ayında da yüzde 3 olmak üzere toplam yüzde 6 zam yapılacağı açıklandı.

Memurlara da yılın ilk altı ayında yüzde 2.5, ikinci altı ayında da yüzde 2.5 olmak üzere, toplam yüzde 5 zam yapılacağı açıklandı.

İlkokul üçüncü sınıf, matematik bilgisi ile hesaplayalım.

İlk yüzde 3’lük zam 12 ay ödenecek 3 x 12 = 36

İkinci yüzde 3’lük zam 6 ay ödenecek 3 x 6 = 18

12 aylık zam toplamı 54

54/12 ay = 4.5

Demek ki 2006 yılında, emekli aylığına yüzde 6 değil yüzde 4.5 civarında zam yapılmış olacak (Tam rakam yüzde 4.54).

Bu hesaba göre, memurların aylığındaki yıllık ortalama artış, yüzde 3.75 oluyor (Tam rakam yüzde 3.78).

Görüldüğü gibi, zam hesabında 3 + 3 = 6 olmadığı gibi 2.5 + 2.5 = 5’de değil!..

Yapılan zamlar ise 2005 enflasyonunun da 2006 enflasyon hedefinin de altında...

Kadınları anlamak

ADAMIN biri, California’da bir kumsalda yürürken ayağı eski bir lambaya takılmış. Adam lambayı kumların içinden çıkarmış, ovalarken, içinden cin çıkmış.

Adam çok şaşırmış, cin başlamış konuşmaya "Beni lambadan kurtardın. Dile benden ne dilersen..."

Adam oturmuş ve bir süre düşünmüş ve "Her zaman Hawai’ye gitmek istedim ama uçaktan korkarım ve deniz beni çok tutar. Benim için Hawai’ye köprü yap böylece arabayla oraya gidebileyim" demiş.

Cin gülmüş ve "Bu imkansız. Bu işin lojistiğini düşün! Köprünün ayakları nasıl Pasifik’in dibine ulaşabilir? Ne kadar beton gerektiğini, ne kadar çelik gerektiğini düşün. Hayır, başka bir dilek düşün" demiş.

Adam tamam demiş ve gerçekten güzel bir dilek düşünmeye başlamış. En sonunda:

"Dört kere evlendim ve boşandım. Bütün karılarım her zaman duyarsız olduğumu ve onunla ilgilenmediğimi söylerdi. Bu yüzden, kadınları anlayabilmeyi diliyorum... Nasıl hissettiklerini ve neden ağladıklarını, birşey söylemedikleri zaman gerçekten ne istediklerini... Onları nasıl gerçekten mutlu edebileceğimi bilmek istiyorum..."

Cin cevap vermiş:

"Köprü iki şeritli mi olsun dört şeritli mi?"

(Teşekkürler Sarp Tanrıverdi)

Günün sözü

Birşeyi gerçekten yapmak isteyen bir yol, istemeyen bir mazeret bulur.

E. Mckenzie

Yazarın Tüm Yazıları