Ölümden korkanlar pişman olanlardır

Bu olağanüstü öğretiyi bana yollayan okurum Mehmet Gözgücü’ye sonsuz teşekkürlerimle...

Haberin Devamı

87 yaşındaki üniversite öğrencisi: Rose

Okulun ilk günü, ilk derste profesörümüz, önce kendini tanıttı, sonra “Bu yıl, yepyeni bir öğrencimiz var. Çok ilginç biri, bakalım bulabilecek misiniz” dedi. Ayağa kalkıp etrafa bakmaya başlamıştım ki, yumuşak bir el omzuma dokundu. Döndüm...
Yüzü iyice kırışmış bir yaşlı hanımefendi, bana gülümseyerek bakıyordu...
“Ben Rose” dedi... “Benim adım Rose, yakışıklı... 87 yaşındayım. Madem tanıştık seni kucaklayabilir miyim?..”
Güldüm. “Tabii” dedim. “Hadi sarıl bana...” Öyle sımsıkı sarıldı ki...
“Bu kadar genç ve masum yaşta üniversiteye niye geldin” diye şaka yaptım. Minik bir kahkaha ile yanıtladı: “Buraya zengin bir koca bulmaya geldim. Evlenip birkaç çocuk doğuracağım. Sonra emekli olup dünya turuna çıkacağım...”
Dersten sonra kantine gidip, birer sütlü çikolata içtik. Hemen arkadaş olmuştuk. Ertesi gün ve ertesi üç ay, sınıftan hep birlikte çıktık ve hep kantinde lafladık... Öyle akıllı ve öyle deneyimliydi ki, onu dinlemekle, derslerden daha çok şey öğrendiğimi hissediyordum.

Haberin Devamı

HEPİMİZDEN DAHA DOLU DOLU YAŞIYORDU

Sömestr boyunca Rose kampüsün ilahesi oldu. Nereye gitse etrafı çevriliyor, çok çabuk arkadaş ediniyordu. Rose hayatını yaşıyordu. Hepimizden daha canlı, daha dolu dolu yaşıyordu...
Sömestr sonunda, Futbol Balosu’na davet ettik Rose’u. Konuşma yapması için...
Konuşmasını önceden hazırlamış ve bir yığın karta kocaman kocaman yazmıştı. Elinde bu deste ile kürsüye yürürken, birden kartları elinden düşürdü. Konuşması darmadağın olmuştu. Şaşkın, biraz da utanmış mikrofona doğru eğildi...
“Özür dilerim... Buraya gelmeden önce heyecanım yatışsın diye bir duble viski attırdım. Sonucu görüyorsunuz. Şimdi bu kartları toplasam bile onları yeniden sıraya koymam mümkün değil. Onun için en iyisi size aklımda kalanları söyleyeyim.”
Bardaktan bir yudum su aldı ve konuşmasına başladı: “Yaşlandığımız için eğlenmekten, oynamaktan, yaşamaktan vazgeçmeyiz. Eğlenmek, oynamak ve yaşamaktan vazgeçtiğimiz için yaşlanırız. Genç kalmanın, mutlu olmanın sadece dört sırrı vardır... Her gün gülmek ve yaşama katacak mizah bulmak... Bir rüyanız olmalı mutlaka...
Rüyalarınızı kaybettiniz mi, ölürsünüz. Etrafımızda dolaşan pek çok kişi aslında ölü ve bundan kendilerinin bile haberi yok... Yaşlanmakla, büyümek arasında çok büyük bir fark vardır. Eğer 19 yaşındaysanız ve bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden sırtüstü yatarsanız, sadece bir yaş yaşlanır, 20 olursunuz...
Ben 87 yaşındayım ve ben de bir yıl hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden sırtüstü yatarsam, 88 yaşımda olurum.
Herkes bir yılda bir yaş yaşlanır. Bunun için özel bir yeteneğe ihtiyaç yoktur. Oysa bir yaş daha büyümek için, mutlak bir şeyler yapmak, üretmek, kendini geliştirecek fırsatları bulmak ve kullanmak gerekir.
Asla pişman olmayın... Biz yaşlılar, genelde yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan pişman oluruz çünkü... Ölümden korkan insanlar, pişman olanlardır... Pişman olmaktan korktukları için hiçbir şey yapmayanlardır...”

Haberin Devamı

CENAZE TÖRENİNDE 2 BİN KİŞİ VARDI

Ders yılı sonunda Rose, yıllarca önce başlayıp, yaşam mücadelesi içinde ara vermek zorunda kaldığı üniversiteyi derece ile bitirdi...
Mezuniyet töreninden bir hafta sonra da, uykusunda, huzur içinde öldü. Cenaze törenine iki binden fazla üniversite öğrencisi katıldı.
“Yapabileceğimiz her şeyi yapmak için asla geç olmayacağını” hepimize, öğreten bu muhteşem kadının anısına layık bir törendi bu... Rose’un öğretisi aslında dünyanın bütün üniversitelerinde zorunlu ders olmalıydı:
Çok Geç Diye Bir Zaman Yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları