Oldu olacak bir de şeref madalyası verseydik

ÖNCE, Adalet Bakanı Cemil Çiçek dahil kimsenin aklının ermediği tahliye kararını verdik.

Cezaevinden çıktığında Türk bayraklarıyla karşılayıp altına şanına uygun lüks Mercedes çektik, karanfiller yağdırdık.

Doğum yeri Malatya’da oynanan maçta "Malatya’da doğdu, Papa’yı da vurdu, helal sana Ağca" diye tempo tuttuk.

Sonra askerlik yapmaması için Gata Eğitim Hastanesi’nde büyük özen göstererek 3.5 saat muayeneden geçirdik ve "Antisosyal kişilik bozukluğu" raporu verdik. Ve bu raporla askerlikten muaf tuttuk...

Peki geriye ne kaldı?

Keşke bir de anlı şanlı bir tören düzenleyip onur madalyası verseydik.

İpekçi’yi delik deşik ettiği için...

Papa’yı vurup Türk imajını dünyada rezil ettiği için...

Böylece "Türkiye’nin onunla nasıl gurur duyduğunu" kanıtlardık.

* * *

Ben bu yaşıma geldim bir Türk insanın, Türkiye’deki bir hastaneden bir günde "Antisosyal kişilik bozukluğu" raporu alabildiğini duymadım.

Hastanenin değerli psikiyatrları meğer ne kadar ustalarmış.

Abdi İpekçi’nin katilini görür görmez kendisine bu tanıyı koyuvermişler.

Onları kutlamak gerekir.

Bu kadar kısa zamanda böyle karmaşık bir hastalığı belirlemeleri ve kesin tanıyı koymaları sanırım bir dünya rekorudur.

Hiç kuşkunuz olmasın eğer Yargıtay tahliye kararını bozarsa ve yeniden cezaevi yolu açılırsa Ağca yurtdışına kaçırılır.

Bu arada AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz’u da kutlamak gerekir.

Bakın Ağca hakkında nasıl saygılı bir ifade kullanıyor:

"Mahkeme kararı sonucu bu arkadaş dışarıya çıkarılıyor. Cezasını az veya çok çekiyor, çıkıyor. Sayın Ağca ile ilgili konu yargıyı ilgilendiriyor."

Baykal
ise Ağca olayına iktidar kadar saygıyla eğilmiyor:

"Tek kelimeyle çürüme. Bu olay bir skandal... Türkiye’de yargı dökülmeye başladı. Bununla yürümek kolay değil."

Bu konuda pek konuşmayan Başbakan Erdoğan ise gazetecilerin yoğun ısrarları üzerine topu topu üç kelimelik bir cümle söylüyor:

"Zamanı gelince değerlendirilir."

İyi güzel de Sayın Başbakan görmüyor mu atı alan çoktaaan Üsküdar’ı geçti.

NOT YORUM

Hani hükümet tarafsızdı

FUTBOL Federasyonu seçimleri içinden çıkılmaz bir kargaşaya sürüklendi.

Hükümet önce "Biz tarafsızız, karışmayız" dedi ve kenara çekildi. Ama sonra dayanamayıp Haluk Ulusoy’un seçilmemesi için kulüpleri baskı altında aldı.

Haluk Ulusoy’un aday olması bakanın dediği gibi "şık" olmayabilir. Ama madem bu kurum özerk, o zaman hükümetin seçimlere karışmaması gerekir.

Eğer Ulusoy hakkında ciddi iddialar varsa Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin buna daha önce müdahale etmeliydi.

Ulusoy aday olduktan sonra bir gece operasyonuyla bu işe karışmak da pek "şık" olmadı.

Esas sorun AKP’nin kurumları ele geçirme tutkusu...

Bu tutku ne tarafsızlık, ne özerklik, ne de demokrasi dinliyor.
Yazarın Tüm Yazıları