Okul Ooo piti piti ile seçilmiyor

Üç yıl önce tutan karın ağrım yeniden nüksetti. Nehir bu yıl ilkokula başlayacak ve ben kızıma okul bulmak için fıldır fıldır dönüyorum. Bir ay içinde yapacağım seçim, kızımın hayatını olumlu ya da olumsuz yönde etkileyecek. ‘İmdat’ diyorum, yardım istiyorum...

Eskiden anne babalarımızın böyle dertleri yoktu. Çocuk 7 yaşına gelince, bir nüfus cüzdanı, iki adet vesikalık fotoğrafla mahalle okulunun yolu tutulurdu. Öyle öğretmen ayrımı yapılmaz, müdürden torpil falan istenmez, sahte ikametgah çıkartılmaz, yüklü bağış makbuzları alınmazdı.

Şimdiki anneler babalar şaşırmış durumda. Okul seçme meselesi çocuk doğar doğmaz başlıyor. Elini ayağını yeni yeni oynatan çocuğa ‘Ah canım, senin yürümeni de görecek miyim?’ diye başlayan ‘onunu da görecek miyim, bunu da görecek miyim’ diye devam eden konuşmalar bir süre sonra ‘okula gittiğini de görecek miyim’e dönüşüyor.

Ne zaman bu söz ağızdan çıkıyor, o andan itibaren okul arayışı da başlıyor. Okul seçimi öyle stresli bir iş ki, adama kurdeşen döktürüyor.

Düşünün; bebişiniz henüz üç yaşında ve siz ‘ağaç yaşken eğilir’ atasözünü şiar edinerek, çişten henüz kurtulmuş çocuğunuzu bağımsız bir birey olsun diye anaokuluna gönderiyorsunuz. Aslında gönderiyoruz demeliyim, çünkü ben de kızını anaokuluna üç yaşında gönderen hain annelerdenim.

Kolay adapte oluyorlar

Şimdi bir itiraf geliyor; Kimileri bana ‘Nasıl olsa annen evde, Nehir henüz küçük, okula bir yıl sonra gönder’ dedi. Bir yandan haklıydılar. Ama ben biraz da anneme kıyamadığım, onun yorulmasını çok istemediğim, annemi Nehir’in şerrinden kurtarmak için okulu tercih ettim. Bu durumda çocuğuna bakamayıp, sorumluluğu okula atanlardan oluyorum.

Ama inanın düşündüğünüz gibi değil. Bir süre sonra çocuğa yetmiyorsunuz. Çünkü çocuklar oyun arkadaşı istiyor.

Bir saat Barbie’lerle oynayıp, mola talep ettiğinizde de kükreyen bir aslana dönüşüyorlar. Bir apartman dairesinde çocuk büyütmenin sonuçlarının nasıl olacağına dair bir tez çalışmanız yoksa, üç yaşından sonra sosyal bir çevreyle tanışmasında yarar var. Çocuklar ilk sosyal çevreyle anaokulunda tanışıp, tek başına ayakları üzerinde durmayı orada öğreniyor.

Okulun ilk günleri çocuklar için değilse bile anne babalar için kabus. Hele benim gibi yarı paranoyak bir anneyseniz, ürettiğiniz senaryoların haddi hesabı olmuyor. Nehir’in okula alışması için 15 günlüğüne yaz okuluna göndermiştim. Birinci haftanın sonunda öğretmen değişimi olacağını öğrendiğimizde büyük tepki göstererek ‘Olamaz, Nehir size çok alıştı, lütfen gitmeyin’ diyerek öğretmenin tatil iznine posta koymaya bile çalıştım.

Oysa Nehir, üç yılda kaç öğretmen değiştirdi. Nedense biz anne babalar, çocuklarımızın değişiklikler karşısında bocalayacağını, yeni duruma adapte olurken acı çekeceği gibi salakça bir düşünceden kendimizi kurtaramıyoruz. Oysa, çocuklar beş dakika önce tanıştığı biriyle hemen kanka olabiliyor.

Sona geldik

Ama yine de okul seçimi en az meslek ve eş seçimi kadar önemli. Çünkü artık okulların büyük çoğunluğu çocukları ana kucağından alıp, hayatın kollarına bırakıyor. Çocuk anaokulunu, ilkokulu, liseyi hatta üniversiteyi bile aynı kültürün içinde yoğrularak bitiriyor.

Anaokulu konusunda çok şanslıydım. Çocuk doktoru, bakıcı abla gibi konularda yakaladığım şansım anaokulunda da devam etti. Nehir, bu üç yılda büyük gelişim kaydetti. Hem fiziksel, hem de zihinsel olarak basamakları çifter çifter atladı. Üç yıldır İngilizce öğreniyor. Banyoya girdiğinde ‘off ff kömür gibi yanıyorum off’ yerine Kukla Jack’in öğrettiği İngilizce çocuk şarkıları söylüyor.

Ama artık yolun sonuna geldik. Anaokulu bitiyor. Kızım, 30 Mayıs tarihinde kep giyerek ilk mezuniyet sevincini yaşayacak. Şimdi karar zamanı. Onun adına doğru bir seçim yapmam gerekiyor. 8 yıl aynı okula devam edecek. Tempo dergisinde eğitim yazıyorum, okulları tanıyorum, geziyorum. ‘Terzi kendi söküğünü dikemezmiş’ atasözünün doğruluğunu kanıtlarcasına diğer eğitim muhabiri arkadaşlarıma kızımı hangi okula göndermem gerektiğini soruyorum. Doğal olarak onlar da bana afallayarak bakıyorlar.

Benim üç sorunun yanıtını bulmam gerekiyor;

Nehir’i hangi okula göndermeliyim?

Okul seçerken nelere dikkat etmeliyim?

Aslında hangi kriterler çocuğumun gelişimi için daha önemli?

Bu soruların cevapları her aile için değişiklik gösteriyor. Çünkü her anne babanın okuldan beklentileri farklı. Öncelikle beklentimim ne olduğunu belirlemem gerekiyor. Mesela Amerikan sistemi mi, yoksa Fransız kültürünün içinde mi eğitim görmesini istiyorum? Nasıl yani diye soruyorsunuz? Galatasaray İlkokulu’nun kurasında çıkabiliriz.

Ya da LGS’de başarılı bir devlet okuluna kayıt yaptırmak için (ikametgahımız tutmayacak) torpil bulacağım. Belki de gittiği anaokulunun ilköğretim kısmına devam edebilir. Bu konuyu yazarken bile karnıma ağrılar girdi.

Aslında böyle bir vebalin altına kızım için bile girmek istemem. Keşke seçimi kendi yapabilse. Sonradan ‘Beni niye bu okula gönderdin?’ diye karşıma dikilmesini istemiyorum. Ama bu seçim için çok küçük. Bilesiniz, kafam çok karışık.

Anaokulu seçerken bunlara dikkat

Tüm okul binası, bahçesi ve okuldaki mobilyaların çocukların fiziksel gelişim özelliklerine göre düzenlenmiş olması

Okulun temiz ve hijyenik olması

Sağlık odasında eğitimli bir personel olması ve ilkyardım dolabının bulunması

Sınıfların büyüklüğü ve kaç kişilik olduğu

Okulda çocuk için yapılan ne gibi etkinliklerin bulunduğu

Çocuğun sosyal, duygusal, bilişsel gibi gelişimsel alanları için ne gibi aktiviteler yapıldığı

Okulda bulunan rehberlik hizmetlerinin çocuklarla ilgili bilgilerinin danışman, öğretmen ile paylaşılması

Çocuğun gün boyu okulda neler yiyeceği ve bir yemek listesinin veliye gönderilmesi

Okulda bir güvenlik görevlisinin ya da çevre düzeninin çocukların zarar görmeyeceği bir çevreye sahip olması

Onların gelişimsel özelliklerine uygun oyuncakların bulunması

Kayıtlar erken olacak

Bu yıl Milli Eğitim Bakanlığı da devlet okullarında kayıt tarihini haziran ayına çekti. Bu durumda bir an önce karar vermek zorundayız. Bu yıl çocuğu okula başlayacak olanların şansı bol olsun.
Yazarın Tüm Yazıları