Oh la la! İşte Paris’te moda

Moda haftalarının en prestijlisi. Modanın, çağdaş sanatla, tasarımla, müzikle en çok kesiştiği hafta. Tüm dünyanın 6 ay boyunca konuşacağı trendlerin her çeşidinin doğduğu yer sayılan Paris Moda Haftası’ndan sıkı düellolar, ‘en’ler ve parti notları

Haberin Devamı

En telif sorunu yaşayan:
RICCARDO TISCI

Givenchy markasının tasarımcısı Riccardo Tisci, nefes kesen defile yapmasını bilenlerden. Defilesinde yürüyen modeller arasında travesti arkadaşlarına, ikonik modellere rastlamak mümkün. İlk sırada oturanlar arasında Jessica Chastain ve Amanda Seyfried gibi Oscar yorgunu şöhretler vardı. Çingenelerin güçlülüğü ve Viktoryan romantikliğinden ilham alan Riccardo Tisci, referanslarını öylesine lirik bir şekilde birleştirebilmiş ki koleksiyondaki grunge sokak havasıyla nasıl hem rock hem elegan olunurun cevabını veriyordu. Defile sonrası verdiği yemek davetindeyse, koleksiyonda kullandığı Walt Disney Bambi figürü için telif izni almadığı ve davaya girmeden anlaşarak o parçaları koleksiyondan çıkarıp üretmeyeceği kulaktan kulağa dolaşıyordu.

Haberin Devamı

En genci:
KARL LAGERFELD

Evet, 80 yaşına rağmen Paris’in en genci çünkü Chanel için yaptığı koleksiyonlar, her zaman moda haftasının en tazesi, iple çekileni, sürprizlisi ve ihtişamlısı oluyor. Bu sefer de Grand Palais’de dev bir dünyanın etrafında Daft Punk’ın ‘Around The World’ parçası eşliğinde yürüyen yüze yakın model ve dinamik bir koleksiyon Lagerfeld’i moda dünyasının hakimi yapmaya yetti.

En eleştirilen:
HEDI SLIMANE

Markanın başındaki YVES ismini kaldırtarak işe başlayan tasarımcı Hedi Slimane, geçen sezonki tartışmaya açık koleksiyonundan sonra bu sezon eleştirmenleri iyice şoke etti. Öylesine şoke etti ki, bazı hatırı sayılır moda yazarları bile bu ‘California grunge’ koleksiyonu “Bir tokat gibi geldi” şeklinde yorumladılar. Ve fakat Saint Laurent markasının ve birçok markanın sahibi PPR grubun reklamlarını dergilerden çekme gazabından çekindikleri için yorumlar temkinliydi.

Wang mı, Ghesquiere mi?

Balenciaga’nın yeni tasarımcısı Alexander Wang dersine iyi çalışmıştı. Nicolas Ghesquiere gibi tüm eleştirmenlerin yeteneği ve tasarım zekâsı konusunda hemfikir olduğu bir tasarımcıdan sonra işe koyulmak hiç de kolay değildi. Hele ki 1950’lerin efsane tasarımcısı Cristobal Balenciaga’nın ismini taşıyan Fransız bir modaevinin başına geçen New York sokak stili ile meşhur olmuş bir tasarımcıyken. Oldukça konsantre ve Balenciaga’nın özünü oluşturan heykelsi, zarafeti yakalayabilmiş, bir koleksiyon ortaya çıkarmıştı.

Haberin Devamı

En romantiği:
MARC JACOBS

Louis Vuitton için hazırladığı koleksiyonda bu sefer izleyiciler bir otelin içine davet edilmişti. Otel odasından çıkan modellerin melankolik yürüyüşlerine Naomi Watts’lı, Edward Norton’lu ‘The Painted Veil’ (Duvak) filminin dramatik müziği eşlik ediyordu. İç giyimin üzerine giyilen maskülen formlardaki paltolarla romantik ve seksi bir feminenlik ortaya çıkıyordu. Defilenin finalini yakın arkadaşı Kate Moss yaparken, Marc Jacobs da defile sonunda selam vermeye
pijamasıyla çıktı.

Simons mı, Galliano mu?

 John Galliano, ırkçı söylemleri sonrası skandal bir şekilde Dior modaevinin başından ayrılınca yerine Raf Simons geçmişti. Simons, son iki sezondur Christian Dior’un 1950’deki ‘New Look’ siluet devrimini günümüz modernliğiyle öyle güzel harmanladı ki tüm moda kritiklerine koleksiyonlarını beğendirmeyi başardı, Dior’daki Galliano hafızasını hızlı bir şekilde sildi. Sürrealizm ve Pop akımlarının etkisindeki son koleksiyonu da Paris Moda Haftası’nın en iyi defilelerindendi. Ön sırada ise Dior’un yüzü Fransız aktris Marion Cotillard ve ikonik şarkıcı Cher göze çarpıyordu.

Haberin Devamı

EN ÇOK KONUŞULAN DİZİ

Carine Roitfeld’un
CR Fashion Book partisinden

-Partinin teması, derginin temasıyla paralel olarak,  Carine’in son tutkusu olan ‘bale ve dansçılar’dı. Gecenin ortasında Paris Opera baş balerinlerinden Marie-Agnes Gillot ve Vincent Chaillet kısa bir performans sergiledi, davetlilerin tezahüratı eşliğinde Carine de onlarla dans etti; zaten bir süredir bale ve dans dersleri alıyormuş.

-Partide kimler yoktu ki: Adrian Brody, Kate Moss ve kocası Jamie Hince, Kanye West, Karl Lagerfeld, Jessica Chastain, Jessica Alba, Joan Smalls...

-Partinin kralı geçen yıl Vogue Paris Genel Yayın Yönetmenliği koltuğunu bırakarak kendi imparatorluğunu kuran Carine Roitfeld’e aitti. Kendi adıyla çıkardığı ‘CR Fashion Book’ dergisinin ikinci sayı kutlaması için verdiği davet yine moda haftasının en eğlencelisiydi.

Haberin Devamı

-Kate Moss partiye Saint Laurent koleksiyonundan taze çıkmış transparan bir tulumla katıldı.Kocası Jamie Hince ile birlikte gecenin ‘girişini’ yaptı.

-Tüm top modeller ertesi sabah Louis Vuitton defilesinin sabahın 6’sında başlayacak hazırlıklarına rağmen geç saatlere kadar dans ettiler. Hatta Isabeli Fontana bir ara ayakkabılarını fırlatıp çıplak ayakla dans pistindeydi.

- Kanye West birkaç gece önce Givenchy yemeğine Kim Kardashian ile katılmıştı, bu davet de ise yalnız geldi.

- Monica Bellucci’li ‘Irreversible’ (Dönüş Yok) filminin hayran olduğum yönetmeni Gaspar Noé de partideydi.

Kate Moss’un eşi nasıl hayal kırıklığına uğrattı?

‘Equipment’ partisinden

Haberin Devamı

Paris’in ünlü gece kulübü Chez Raspoutine’deki partide The Kills, yani Alison Mosshart ve Kate Moss’un eşi Jamie Hince, DJ setleriyle gecenin müziğini yaptılar. Davetiyenin üzerinde The Kills fotoğrafını gören birçok kişi gecede mini bir konser performansı olacağını düşündü. Fakat mekânda sahne olmadığı görülünce ufak bir hayal kırıklığı yaşandı. DJ seti yapan The Kills, “Madem konser yok dans edelim” diyen grubun bir süre sonra dans pistini boşaltmasına neden oldu.

Yazarın Tüm Yazıları