Öcü pazarlaması ve motordan düşen İzmir

Haberin Devamı

SALI günü, en son yapılan anketin sonuçları açıklandı... İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş, Kruvaziyer Limanı’nda yapılması öngörülen AVM’nin esnafı olumsuz etkilemeyeceğini savunuyordu. Negatif görüş üretmeye abone olmuş bildik bazı meslek kuruluşları ise beklenen yanıtlarını, “Liman AVM’si esnafı olumsuz etkiler. Liman’da İzmir’e hitap edecek alışveriş merkezi olmamalı. Yolcuya yönelik, ‘Duty Free’ olabilir. AVM’ye ancak yolcuya hitap edecekse olumlu bakabiliriz. İzmir halkına yönelik olmamalıdır. İtirazlarımızı yapıyoruz. Kabul edilmezse hukuka başvuracağız” şeklinde duyurdular. “Durumdan vazife çıkartan” hurriyet.com.tr/ege’de okuyucusuna sordu; “Alsancak Limanı’na yapılacak bir AVM, civar esnafı ne yönde etkiler?”


Anket sonuçlarına göre, kamuoyunun yüzde 77’si “olumsuz etkileyeceği”ni düşünüyor. Ankete katılan okuyucularımızın sadece yüzde 23’ü, “olumlu etkiler” diye görüş bildirmiş. Sevgili Deniz Sipahi de “karşıyız demeselerdi şaşardım” diye taze taze bir cümle eklemiş; aynı günkü yazısına. Açıkçası, ben de sonuca şaşırmayanlardanım. Çünkü artık anladım ki, İzmir’in “acemi bir motosiklet sürücüsü”nden farkı yoktur.

Haberin Devamı


Bilmeyenler için hatırlatalım... Motosiklet kullanmayı ciddiye alarak, temel ya da ileri sürüş tekniklerine itibar eden öngörü sahibi sürücülere, daha ilk derste öğretilen birinci kural şudur: “Motosiklet nereye bakarsanız oraya gider!” Karşıya, ufka, ileriye bakarsanız, oraya... Kasise bakarsanız kasise. Arabaya bakarsanız, arabanın tam üstüne... Ardından da şu açıklama eklenir: “Israrla kaldırıma bakarsanız, kaldırıma çıkmanız an meselesidir... Yani -hedefe kilitlenmek- diyebileceğimiz bu basit kuralın, mucizeler yaratabileceği kadar öldürücü olduğunu da unutmayın!”


Kentlerin de yazgısı, bu basit kuralın geometrisiyle şekilleniyor. Bir kez “küçük düşünmeye kilitlendiniz mi”, gideceğiniz, gidebileceğiniz yer (potansiyeliniz varsa bile) asla ufuk çizgisi olamıyor...” Başa güreşecek bütün ayrıcalıklarına rağmen, bütün şehirlerimiz gibi “baktığı yere gitmekte olan İzmir”in, ankete verdiği tepkiyi ve ortaya çıkan sonucu doğru çözümlemek için, iki temel sebebi irdelemek yeter: Birincisi, kamuoyuna anlatıldığı (daha doğrusu -öcü pazarlaması- yapıldığı) şekliyle İzmirlinin projeye sıcak bakmıyor olması (şimdilik) normaldir... İkincisi ise böyle anketleri “güç gösterisi için bir fırsat olarak algılayan hedef kitle”, eş, dost, çoluk, çocuk, usta, çırak demeden aynı yönde oy kullanmayı adetâ bir namus meselesi olarak algılamıştır...

Haberin Devamı


İzmir’in (bazı) kanaat önderleri, “yeni bir resme bakmayı teklif eden herkes”in gözünü bağlamayı marifet sanıyor. Kamuoyunu, “kendi baktıkları yere götürmekte ısrarlı ezik bir mantık”la yönlendiriyorlar. Örneğin şu son projede, “esnaf bundan nasıl kârlı çıkabilir - çıkartılabilir ?” diye soran yok. “Esnafın bu gelişmeden mutlu olması için, şu ayrıntılar önemsenmeli” diyen yok. İşin “nasıl daha iyi yapılabileceğini tarife soyunan” yok. Sadece “nasıl yapılamayacağını, neden yapılmaması gerektiğini” iddia etme huyu var. Bu kötü alışkanlık, asıl yanıt bekleyen soruların sorulmasını engellemeye yetmiyor tabii... “Daha ortada Kruvaziyer Limanı da, AVM de yok. Projenin gündeme gelmesi, dün bir, bugün iki... “Bu kadar biliyordunuz da, yıllardır Kemeraltı esnafının iki yakasını, neden bir araya getiremediniz?” diye sormazlar mı adama. Bu enerjiyi doğru yere harcasanız, belki oranın çehresi değişirdi. İzmir, yanlış yere baktığını motordan düşünce anlayacak galiba; ne diyelim?

Yazarın Tüm Yazıları