O kordona yakında gülüp geçecekler

BİR baraka. Barakanın yarısı bir ülkede, diğer yarısı öteki ülkede. İki ülke aynı kanı taşıyor, ama birbirine düşman.

Barakanın tam ortasında bir masa. Masanın iki ayağı bir ülkede, öteki iki ayağı diğer ülkede. Masanın ortasından bir kordon geçiyor. O kordon iki kardeş, fakat birbirine düşman o iki ülkenin sınırı. Kuzey Kore ile Güney Kore’nin.

Yıllar önce, Güney Kore’ye gittiğimde, Seul’e iki saat uzaklıktaki, Kuzey-Güney Kore sınırında gördüğüm bu manzarayı unutmuyorum. Aralarındaki savaşı ve tarihi bilmeme rağmen, o kordonu, o barakayı, ve o düşmanlığı anlamakta yine de güçlük çekiyorum.

Bugün o kordon artık tarihe karışmak üzere. Daha zamanı var ama, Doğu ve Batı Almanya’yı ayıran Berlin Duvarı’nın yıkılması, iki Almanya’nın birleşmesi gibi.

25 MİLYON DOLAR

Pasifik Okyanusu’nda bir adada, kara para aklayan bir banka var. O bankada 25 milyon dolar gibi, bir ülke için küçük miktardaki para, büyük işler başarıyor.

25 milyon dolar Kuzey Kore’ye ait. Ama, Amerika altı ay önce o parayı, o bankada bloke ediyor. Kuzey Kore, Amerika’nın elli yıldır düşmanı. Üstelik, son yıllarda, araları iyice açık. Kuzey Kore nükleer denemeler yapıyor. Amerika buna karşı. Ayrıca, Amerika Kuzey Kore’yi terörist ülkeler listesine alıyor.

Şimdi ilişkiler tersine dönüyor. Elli yıldır, Kuzey ve Güney olarak ikiye bölünmüş Kore liderleri bir süredir birbirilerini ziyaret ediyor. Yedi yıl önce atılan adım, şimdi ürün vermek üzere.

DERİN UÇURUM

Kuzey ile Güney Kore arasında derin uçurum var.

Güney sanayileşmiş, alıyor başını gidiyor. Kişi başına gelir Güney’de 25 bin, Kuzey’de bin dolar. O sefalete rağmen, nükleer deneme gibi, çok pahalı teknoloji ile halkını avutan Kuzey Kore tam bir diktatörlük. İki ülke arasında ekonomideki uçurum, sağlığa, eğitime, konuta, her şeye yansıyor. Ve şimdi düşmanlık ortadan kalkmak üzere. Amerika’nın baş rolde olduğu bir senaryo ile.

Kuzey-Güney yakınlaşmasında son yumuşama 25 milyon dolar üzerinden. Kuzey’in, nükleer denemelerden vazgeçmesi karşılığında, Amerika 25 milyon dolarlık blokajı kaldırıyor. Kuzey o para için, inim inim inliyor.

Ne var ki, banka kara para akladığı için, Amerika parayı oradan çekemiyor. Çin’e göndermek istiyor. Çin, bu belalı paraya dokunmaktan kaçınıyor, sonunda Beyaz Saray bir Rus bankasını devreye sokuyor, para Rus Bankası üzerinden Kuzey’e gidiyor.

Aynı anda, yine Beyaz Saray, Kuzey Kore ile serbest ticaret anlaşması imzalamak üzere, masaya oturuyor.

Dünyanın öbür ucunda yaşanan bu olay, kendi içine kapanmış Türkiye’nin umurunda değil. Oysa, olay sadece dış politika açısından değil, baştan sona, iç politikada yaşadığımız uzlaşmazlıkların, karmaşanın, gerilimin, düşmanlar arasında bile nasıl giderilmekte olduğunun müthiş bir örneği.

Değişen dünyada, değişen motifler. Türkiye bu motivasyona çok uzak, izlemiyor bile.

Ermeni tasarısının eli kulağında

ANKARA’da umutlar, yerini tedirgin bir bekleyişe bırakıyor.

Başbakan Erdoğan kaç gündür Bush’tan telefon bekliyor. Dün öğle saatlerine kadar, o telefondan haber yok. Amerikan Temsilciler Meclisi’nin Ermeni Soykırım tasarısını kabul etmesi, kesin gibi. Erdoğan tasarıyı önlemek üzere, son bir hamle düşünüyor.

Hatta, bir ara Abdullah Gül Bush’a mektup yazmayı düşünüyor. Ankara’ya, "bu iş bitti, tasarı geçiyor" yolunda haberler gelince, Gül mektuptan vazgeçiyor.

Tasarının iki haftaya kadar kabul edileceği bildirilirken, Türk-ABD ilişkilerinde varolan tatsızlığın iyice artacağına kuşku yok.
Yazarın Tüm Yazıları