O denizcilerin sesini kimse duymadı

İSTANBUL Gerçeği adlı internet sitesinin yönetmeni İmambakır Üküş, Ergenekon ve Balyoz davaları öne çıkarken, bazılarının ise biraz da bilinçli olarak gözden kaçırıldığını anlatan ilginç bir yazı yazmış; ‘askeri casusluk ve fuhuş’ davası...

Haberin Devamı

Birçok denizci subay ‘casusluk’ ve ‘fuhuş’ suçlamasıyla yargılandı; aynı zamanda ‘çocuk’ ve ‘hayvan’ pornosuyla da suçlandılar. “Kimse bu denizcilerin sesini duymadı... Ne kamuoyu, ne Genelkurmay, ne de Deniz Kuvvetleri...” diyen Üküş’ü okuyoruz: “Yakın zamanda bu davalardan birisi sonuçlandı. Herkes ‘casusluk’ ve ‘fuhuş’ suçlamasından beraat etti. Olmayan bir ‘örgüt’ten ceza aldılar...
Kim duydu, kim gördü?
- Yeni denizci subayların yargılandığı bir dava vardı, ‘amirallere suikast’ davası... Sözde bir grup genç denizci bazı ‘amirallere suikast’ yapacakmış...
İşin ilginci bugün o amiraller de tutuklu.
- Yeni denizci subayların yargılandığı bir dava vardı, ÇYDD ile birlikte...
Sözde ÇYDD’nin bulduğu kızları genç teğmenler ‘fuhuş amaçlı’ pazarlıyorlardı!..
- Ve Poyrazköy’de bulunan ‘mühimmatlar’la ilgili açılan dava... O davada da denizci subaylar ve SAS komandoları yargılanıyordu.
- Şimdi bu davalar birleştirildi ve ‘Poyrazköy davası’ olarak adlandırılıyor.
Ali Tatar’ı hatırlıyor musunuz? Hani bu suçlamaları onuruna yediremediği için intihar ederek protesto eden genç denizci... O gün onursuzluğu kabul eden ve teslim olan başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere neredeyse tüm komuta kademesi tutuklu. O gün teslim olanların bugün konuşma hakkı olamıyor ne yazık ki...
Denizcilere cemaat ve iktidarın bu saldırısı ve itibarsızlaştırması neden acaba? Yoksa tutuklu denizcilerin önemli bir kısmının Alevi olması mı?”
Kendi subayına sahip çıkma-yan komutanların şimdi kendileri de tutuklu... Tarihin garip ironisi işte... Dün bu suçlamalara karşı tavır almasını istedikleri amiraller ‘Yapmışsınızdır bir şeyler’ deyip dalga geçerken, şimdi o amiraller Balyoz davasında ceza aldılar.
Ne demeli!

Haberin Devamı

Ne İmar ne de Kıyı Kanunu kaldı!

Yaşamak nefes almak değildir

BİR takım kişilerin yasa tanımazlığını ve de halkın suskunluğunu fırsat bilenlerin gözünü döndürdükleri bir olaya dikkat çekiyor Ülkü Ozan... Dinliyoruz kendisini: “Bostancı İDO iskelesinde İDO işletmesini satın alanlar tarafından iskele çevresi yeniden yasadışı yapılanmaya gidilmiştir. Bu durum Kıyı Kanunu ve İmar Kanunu’na göre tamamen yasadışılık içermektedir. Belediye, İmar ve Kıyı kanunları rafa kaldırılmış durumdadır. Şehircilik ilkeleri yok sayılmaktadır.
İskelenin doğu ve batı yönüne çelik konstrüksiyon olarak iki kafeterya yapılmıştır. Hatta bir kafeteryanın içine de başka bir mekân daha yapılarak kiraya verilmiştir. Bu işyerlerini İDO işletmelerini satın alan ortak girişim şirketi (Tepe-Akfen-Souter-Sera) gerçekleştirmiştir. İBB ile ilgili firmanın yaptığı sözleşmede bu işletme faaliyetlerin ifası amacına Kıyı Kanunu hükümlerine uygun olarak kullanacağı imza altına alınmıştır. Fakat?
Kıyı Kanunun 5. maddesine göre, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan alanlar olup herkesin eşit, serbest ve bedelsiz olarak yararlanmasına açıktır. Kıyılardan yararlanma belli bir süre de olsa yasaklanamaz ve izin alma şartına bağlanamaz. Buralarda özel yararlanma kamu yararı ile sınırlandırılmıştır.
Yeşil alan, park, gezi ve seyir alanımız ticari mekânlara dönüştürülmesinden dolayı, beldede yaşayanlar olarak meşru, şahsi ve güncel menfaatimizin olduğu açıktır. İBB halka hizmet götürmesi gereken bir kamu kuruluşu olmasına rağmen halkın sosyalleşme, dinlenme ve seyir alanlarının işgal edilmesine göz yumarak Kıyı Kanunu’na muhalefet etmesi ayrıca yadırganacak bir durumdur. Belediyenin ilgisizliğinden üzgünüz. Konu ile ilgili sorunların çözümünü ilgili İdari Mahkeme nezdinde arayacağız. Dava bitene kadar atı alan da Üsküdar’ı geçecektir. Olsun.
Yaşamak nefes almak değildir.”

Haberin Devamı

Strese giren hayvanın eti uzun ömürlü olmaz

VETERİNER Hekimler Odası İstanbul Şubesi “Kurban keserken, sağlığımızı kesmeyelim” başlıklı bir uyarı yaptı. Neler mi var?
- Kurban Bayramı sezonunda 2,5–3 milyon baş hayvan (600 bini büyükbaş) satışı ve kesimi yapılıyor. Üreticinin kâr hayali gelecek bayrama kaldı. Yem, sağlık ve diğer giderlerin artışına ithal hayvanlar da eklenince geçen yıla göre düşük kalan kurban fiyatları (canlı kg olarak 13–14 TL), üreticinin yüzünü yine güldürmemiştir.
- Kesim, veteriner hekim kontrolü olmadan yapılmamalı. Hayvanlardan insanlara geçen 250’den fazla hastalık bulunuyor.
- Mezbahalar tam kapasiteyle çalışmıyor, belediyeler bayramı gelir kapısı olarak görüyor? Sağlıklı kurban kesimine elverişli mezbahalar tam kapasiteyle çalıştığında toplam kurban kesim ihtiyacının yaklaşık % 30’unu karşılayabiliyor.
- Kesimde acısız metot uygulanmalıdır. Hayvanlar strese girmeyecek şekilde nakledilmelidirler. Kesimden önce stres faktörlerine maruz kalmış, yorgun hayvanlardan elde edilen etler uzun ömürlü olmayacaktır.

Haberin Devamı

Türkiye’yi göremiyor

- ABD Büyükelçimizin, Kongre Başkanı’na yazdığı mektuba göre yargı ve diğer sistemlerimiz uluslararası kurallara göre yeniden düzenlenmiş. Uluslararası kurallar bizdeki gibi miymiş? Anlaşılan patronunun düdüğünü öttürmüş. Yoksa başka dünyada yaşıyor veya ABD’den bakınca Türkiye’yi göremiyor galiba derler.  Dinçer ÖNAL

BAYRAK

- SEVGİLİ dostlar, sevdiklerinizle güzel bir bayram geçirmenizi diliyoruz. 29 Ekim’de evimize, işyerlerimize bayrağımızı asmayı, bu güzel günü kutlamayı unutmayalım.
Sevgi ve aşkla...
Şanal-Elçi

Yazarın Tüm Yazıları