Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Normalleşirken

BAŞÖRTÜSÜ. Yasak bitti her şey normalleşti mi? Ülke güllük gülistanlık mı oldu?

Haberin Devamı

Bir yandan ülkeyi yıllardır geren bir meselenin hadisesiz bir şekilde sona erdirilmesinin rahatlaması.
Öte yanda ise olduğu yerde durmaya devam eden, hatta yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan anormallikler.

*

NORMAL. Latince, ‘norma’ kelimesinden türemiş bir kelime. Marangoz gönyesi anlamına gelir.
‘Normalis’ kelimesi kurala uygun, ölçülü, standartla uyumlu anlamında kullanılmaya başlanmış.
Toplumda aşırıya, abartıya kaçmayana ‘normal’ denmiş.
Marangozun gönyesine uymayan ise anormal sayılmış; başına Yunanca olumsuzluk eki alan ‘normal’, bir anda kuraldışı anlamına gelen ‘anormale’ dönüşüvermiş.

*

TÜRBAN. Türkiye’de sokağın normali, ancak TBMM ve resmi dairelerin anormaliydi.
Tıpkı AK Parti’de yaşanan zıtlık gibi.
AK Parti’nin seçim mitinglerinde normal sayılırken, söz konusu milletvekili safları olduğunda türban anormal muamele gördü.
Kadın seçmene de kadın siyasetçiye de en büyük ikiyüzlülüklerden biri buradaydı zaten.
Eşi türbanlı milletvekili TBMM’ye taşındı ama söz konusu başı kapalı kadın olunca, meclis genel kuruluna adımını atamadı.

*

BEYLER. Başörtüsü kadının meselesidir.
Tıpkı; kürtaj, sezaryen, doğum kontrolü, dekolte gibi kadına dair mevzulardır.
İnancının gereğidir, takar ya da kendi normali budur takmaz. Erkek dayatmasına, erkek teminatına gerek yoktur.
Kadın, hakları korunmaya muhtaç bir azınlık değildir ki çünkü. Toplumun yarısını temsil eder.
Türkiye İstatistik Kurumu’na göre Türkiye’de ortalama her 100 kız çocuğa karşılık 106 erkek bebek doğar.
Ancak kız bebek ve çocuklar, erkek akranlarına göre sağlık açısından daha dayanıklı olduğu için ilerleyen yıllarda kadın-erkek nüfusu neredeyse eşitlenir.

*

ANORMALLİKLERE gelince.
Mesela türbandı, töreydi, çocuktu ve ev bakımıydı diyerek kadını eve hapsedip sosyal ve siyasi hayattan alıkoymak.
Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen hafta açıkladığı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda ‘kadın olmak için en iyi ülkeler’ sıralamasında 133 ülke arasında 120’nci çıkmak.
BM rakamlarına göre Türkiye’de yılda 91 bin ergen ya da ergenlik çağındaki genç kadının canlarını tehlikeye atma pahasına doğum yapmasına göz yummak.
Bu yetmezmiş gibi. 18-24 yaş gibi daha hayatın çok başındaki insanları, gelecekte ne tür sorunlar yaşanabileceğini hesaplamadan evlilik kredisi gibi programlarla erken evliliğe teşvik etmek.
Kadını kuluçka makinesi gibi görüp bunu kolaylaştırmak için iş hayatında kadının rolünü zorlaştıracak yasal zeminler hazırlamak.
Demem o ki, bazı şeyler normalleşirken, bu ülkede oldu-bittiye getirilmeye çalışılan anormal şeyler de oluyor. Onları da görelim.

Yazarın Tüm Yazıları