Newyork Newyork

Doğan ULUÇ
Haberin Devamı

‘Seni uzaktan sevmek’

DÜNYA Ekonomi Forumu, Eminönü pazarı gibi. Malını satmak isteyen kar-kışa aldırmadan Davos'a toplanmış. Dünya piyasalarına egemen olmak isteyen işadamları, yoksul ülkelerin yararlarını savunmak için danışmanlık peşinde koşan eski politikacılar, spekülatörler, elektronik iletişimden silaha mal pazarlayan uluslararası satıcılar günlerce dizi toplantılarda boy gösterdiler. Basında ‘Türkiye’nin Davos'un yükselen yıldızı' tanımlaması yapıldı.

Geçenlerde AB üyeliği tartışılırken Türkiye'den Avrupa'nın vazgeçilmez ülkesi diye söz ediliyordu. Yerkürenin 200'e yakın ülkesi içinde 250 milyar dolarlık ekonomisiyle 16'ıncı sıradaki Türkiye tanktan, helipkopter, telsiz haberleşmeye dev üretim firmaları gözünde iştah uyandıran bir pazar ülkesi.

Ama hangi Türkiye ?

Şu son Hizbullah vahşetini serinkanlılıkla bir değerlendirin. Tarih boyunca toprakları üzerinden 14 uygarlık geçmiş bir Türkiye. Side'den Nemrut'a arkeolojik kazılarda antik kentler, heykeller, ev eşyaları, değerli takılar, tarih öncesi dönemlerin insan kalıntıları hala çıkmaya devam ediyor. Şimdilerde aynı topraklara kazma vurulduğunda ortaya çıkan kesip-biçilmiş, işkence görmüş bedenler, toplu mezarlar. Bunlar uygarlık çağının ürünleri! Bir tarikat olan Hizbullah cellatları akıl almaz cinayetlerini İslam için işlediklerini söylüyorlar. Oysa İslam dininin böylesine vahşete icazet verdiği hangi kutsal kitapta yazılı. Batıda tarikatlar yok mu? Çok. Peki Hizbullah gaddarlığı? Yok.

Amerika'da da tarikatçılık var ama, kan dökülmeden sürüyor. Ağzı iyi laf eden bir güruh fikren gelişmemiş insanları Tanrı adına sömürüp banka hesaplarını şişiriyor. Aynen Adnan Hoca'cıların din ticareti gibi. Foyalarının meydana çıkacağını anlayan sözde rahip Jones, Guyana ormanlarında bine yakın cahil-cühela cemaatini toplu intihara götürebiliyor. Bir üşütüğün peşine takılan Heaven's Gate tarikatı mensupları da Amerika, Kanada ve İsviçre'de bir kaç gün arayla siyanür içerek canlarına kıydılar. Gene de Allah, Hz. Muhammed, Hz. Ali'nin adını dilden düşürmeyen uygar Batı düşmanı Hizbullah vahşetine başka diyarlarda rastlamak mümkün değil. Kutsal toprakların emanetçisi Suudi Arabistan'ın yönetim kadrosu batı ekonomisiyle içiçe. Banka hesapları, borsa senetleri, çok uluslu şirketleri Cenevre, Londra, Paris'ten New York ve Los Angeles'te göz kamaştıran emlak birikimi astronomik düzeyde. Orta Doğu'dan Endonezya'ya Arap-İslam alemi liderlerinin Hıristiyan Batı'yı kapı komşusu yapan ailelerinin Tiffany, Cartier, Gucci gibi lüks mağaza kapatan alışveriş furyaları dedikodu sayfalarından eksilmiyor. Hizbullah'çılar bu din kardeşlerimiz için acaba ne düşünüyor?

Türkiye, ırkı genelde Türk, dini İslam ama diğer inançlara hoşgörülü bir ülke. Canavar eylemler işleyen Hizbullah'çıların gazetelerdeki resimlerine bakınca kendi kendime soruyorum. Bunlar bizden mi?

Karanlık çağları geride bırakıp yedi yüz yıl önce Rönesans'ı yakalayan Avrupa Türkiye'nin AB üyeliğine övgü duyulması mesajını veriyor. Oysa ortada ağız sulandıran bir pazar ile Hizbullah zihniyetine sahip insanların yaşadığı bir diğerinden siyahla beyaz farklılığında iki Türkiye var. Yüksek işsiz oranı, yetersiz ekonomik koşulları bir kenara bırakın serbest dolaşım başladığında Hizbullahçı ve benzeri tiplerin köyünde kentinde boy göstermesine hangi Avrupa ülkesi razı olacak?

Kendimizi aldatmayalım. Eninde sonunda Avrupa yeni koşullar öne sürüp Türkiye'nin tam üyeliğine yan çizmeye kalkışacak. Sorun uygarlığın gerisinde kalmış ve popülist bir siyasi kanadın kapalı destek verdiği mağara dönemi zihniyetin ülkemizde hala hüküm sürmesi. Çözümü gereken en önemli sorun bu. Peki ya cazip Türk pazarı? Ekonomisi üretiminin satışına bağlı Batı Türkiye'den kolay vazgeçemez. Türkiye'ye övgüler yağdırıp malını pazarlayacak ama, Türk insanını içine almadan. Popüler eski bir şarkıda olduğu gibi.

‘Seni uzaktan sevmek....’

Yazarın Tüm Yazıları