Muharrem Sarıkaya: Neden af?...

Muharrem SARIKAYA
Haberin Devamı

Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, uzun süredir ‘‘genel özel af’’ için yaptığı çalışmaları tamamlayıp önceki gün harekete geçiyor.

Koalisyon ortakları arasında bu konuda bir anlaşma sağlanabilir mi?

DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit, geçen yıl af ile ilgili hazırlığını açıkladığında gösterilen tepkilere bakılırsa, buna verilecek tek bir yanıt var; ‘‘zor’’...

‘‘Hikmet Sami Türk bu konuda başarı sağlayabilir mi?’’ sorusuna verilecek yanıt bu kadar kolay ve kısa değil...

Nedenini açıklamak için de üç kabinedir Türk ile birlikte çalışan arkadaşlarının Bakanlar Kurulu toplantıları sonrasındaki sözlerini dinlemek yeterli.

Bakan arkadaşlarına göre, Bakanlar Kurulu'ndan bir kanun tasarısı geçecekse bu konuda öncelikle Hikmet Sami Hoca ikna edilmeli.

İkna olmadığı, inanmadığı bir konuda Türk'e adım attırmak imkánsız.

Hele, doğruluğuna inanmadığı bir konuda ikna etmeye çalışıldığında, bakan arkadaşlarının başına gelenler de biliniyor...

Kibar, ağır başlı üslubuyla başlayıp, ikna edilmeye çalışıldığı konunun yanlışlığı üzerine dakikalarca yaptığı konuşmalar ile karşı tarafı nasıl püskürttüğünün birçok örneği mevcut.

Türk, tutumunu ‘‘Ben durduğum yere göre hareket ederim’’ diye açıklıyor.

Anasol-D kabinesinde insan haklarından sorumlu devlet bakanlığı yaparken de bunu en açık şekilde gösteriyor.

Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin giderilmesi konusunda alınacak tedbirlerin ilk temelini atıyor.

‘‘Dünyada İnsan Hakları’’ isimli kitabı ile Türkiye'nin insan haklarındaki yerini bir devlet bakanı olarak hiçbir kaygıya yer vermeden açıkça koyuyor.

Türk ile dün ANAP lideri Yılmaz'a tasarı hakkında bilgi verdikten sonra konuşuyoruz.

Koalisyon ortakları MHP lideri Devlet Bahçeli ve ANAP lideri Mesut Yılmaz'a af tasarılarını anlattığını ve ‘‘ilke bazında destek sözü aldığını’’ belirtiyor ve ekliyor:

‘‘Hoş, daha önce de DYP ve FP'den Uluslararası Tahkim konusunda tam destek sözü almıştım.. Ama bu farklı, koalisyon ortaklarımız her konuda uyum içinde...’’

Türk, ‘‘Neden genel af?’’ sorusuna karşılık verirken, iki konuyu ayırma gereği hissediyor:

‘‘Bu genel bir af değil, özel bir af...’’

* * *

Genel affın geniş bir çerçeveyi kapsadığını, oysa getirdikleri tasarıların kapsamının daha dar olduğunu vurguluyor.

12 yıla kadar olan mahkûmiyetlere af öngörüldüğünü, bunun üzerindeki mahkûmiyetlerde ise ‘‘cezanın ertelemesi’’ yoluna gidileceğini bildiriyor.

Ardından ‘‘sınırlı özel affın’’ gerekçesini açıklıyor:

‘‘Cumhuriyet'in kuruluşunun 75'inci yılı dolayısıyla böyle bir özel affı planlamıştık. Ancak araya hükümet değişiklikleri ve seçim girdi, onun için çıkarılamadı. Şimdi bazı düzenlemelerle yeniden gündeme getiriyoruz...’’

Cumhuriyetin 50'nci yıllı dolayısıyla da af çıkarıldığını anımsatıyor.

1974 yılında yine Ecevit hükümetinin çıkardığı affa atıfta bulunuyor.

Türk, affa karşı gelen tepkilere ise şu karşılığı veriyor:

‘‘Cezanın amacı suç işleyenleri topluma kazandırmaktır. Af da insanları topluma yeniden kazandıran bir olaydır. Mahkûmları toplumun üretici bireyleri haline getirmeden başka bir amacımız yok...’’

Türk, tasarıları hazırlarken mağdur insanların vicdanlarını da gözettiklerinin altını çiziyor; bazı suçları af kapsamı dışına çıkardıklarını vurguluyor.

Ecevit hükümeti 25 yıl aradan sonra yeni bir af için kolları sıvıyor.

Ancak, 1974 affını her defasında eleştiren sağ görüşün ağırlıkta olduğu Meclis'ten, ‘‘koalisyon ortakları ilke bazında destek vermiş olsa bile’’ yeni bir affın çıkması ise kolay gözükmüyor.



Yazarın Tüm Yazıları